Açın pencereleri, açın kombileri sonuna kadar!

Emrah LAFÇI
Emrah LAFÇI Ekonominin Doğası

Desem de siz yine de ihtiyatlı olsanız iyi olur. Zira doğalgaza Nisan’dan geçerli olmak üzere çok büyük bir ZAM geldi. Şöyle ki; konutlarda kullanılan doğalgazın birim fiyatında yüzde 35, elektrik üretimi için kullanılan doğalgazın birim fiyatında yüzde 44,30, elektrik üretimi dışında kullanılan doğalgazın birim fiyatında ise yüzde 50 artış oldu. Önümüz yaz, zaten bundan sonra ısınmaya pek para vermeyiz, sıkıntı yok diye düşünüyorsanız yanılıyorsunuz. Birincisi bu işin kışı da var ve o zamana kadar daha ne kadar zam gelir şimdiden kestirmek zor. Çünkü hem enerji fiyatlarındaki artış devam ediyor, hem de dolar TL karşısında yükselmeye devam ediyor ve muhtemelen de edecek. İkincisi sanayide ve elektrik üretiminde kullanılan doğalgaza gelecek zammın kullandığımız birçok ürünün fiyatını artıracağını öngörmek için sanıyorum ekonomist olmaya gerek yok.

2021 yılında dünya gaz fiyatlarında ciddi bir yükseliş olmasına rağmen bu bize olması gerektiği kadar yansımamıştı. Elektrikte de aynı durum geçerli. Yansısa kim bilir ne olurdu? dediğinizi duyar gibiyim. Fakat 2022 yılbaşı itibariyle bu alanda ipin ucu bırakıldı. Enerji fiyatlarındaki sübvansiyon gevşetildi ve yeni yıl itibariyle faturalara her baktığımızda gözlerimize inanamaz olduk. Bunun tek sorumlusu dünya enerji fiyatlarındaki artış mı peki ? Cevap « Hayır ». Enerjide ithalat bağımlılığımız yüksek olduğu için, kurdaki her artış maalesef enerji fiyatlarında artış olarak karşımıza çıkıyor. Özellikle 2021 son çeyreğinde kerameti kendinden menkul politikalar uygulamamız sonucu paramız pul olduğundan enerji maliyetlerimiz de TL cinsinden çok yükseldi. Kamu üzerinden sübvanse edilebilecek boyutları aştı. Hükümet de seçimlere oldukça yaklaştığımız bir yılda, oy kaybettireceği aşikar olmasına rağmen elektrik ve gaz fiyatlarına yüklü zamlar yapmak zorunda kaldı. Hala da kalıyor gördüğünüz gibi. Yani işin bir kısmı dünya enerji fiyatlarıyken önemli bir kısmı da « garabet » diye niteleyebileceğimiz ekonomi politikalarından kaynaklandı. Hatta direkt olarak alakalı görünmese bile « Kur Korumalı Mevduat » sisteminin de enerji fiyatları üzerinde etkileri var. Çünkü bildiğiniz gibi, bu sistemde vade süresince kur faizden daha fazla yükselirse aradaki farkı hazine karşılıyor. Hazine kaynakları da sonsuz olmadığına göre bir önceliklendirme yapılması gerekiyor. İşte KKM üzerinden tasarruf sahiplerine aradaki fark ödendiği için, enerji sübvanse etmeye kaynak kalmamış oluyor. Ekonomi politikası yürütmek bir tercih meselesidir en nihayetinde. Aldığınız kararlar toplumun belli kesimlerine yararken belli kesimleri de bundan zarar görür. Düşük faizle kredi kullandırma takıntısı devam ettiği için, enflasyonun çok altında oranlarla kredi kullanma yetileri olanlara kıyak yapılırken, buradan oluşan maliyet de işte yukarıda anlattığım mekanizmalarla biz vatandaşların sırtına yüklenmiş oluyor.

Göz göre göre böyle bir yoksullaştırıcı politikayı hiçbir demokratik ülkede uygulayamazsınız. Hem halk buna izin vermez, hem de düzenleyici ve denetleyici diğer kurumlar önleyici bazı önlemler alır. Ama malesef özellikle içinde bulunduğumuz sürekli istikrarsızlık ve yoksulluk yaratan cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi birçok demokratik kurum ve geleneği yerle bir ettiği için koca bir ülke olarak bu politikaları izlemek zorunda kalıyoruz.

Güya kalıcı cari fazla vereceğiz diye çıktığımız yolda koşar adım 3 haneli enflasyona doğru yaklaşıyoruz. Diğer taraftan bırakın cari fazla vermeyi Türkiye ilk 2 ayda yaklaşık 18 milyar dolar dış ticaret açığı verdi. Dikkat ederseniz bu dahiyane fikirleri bulan ve uygulayan Bakan Nebati özellikle bu tarz kötü verilerin geldiği ya da zam haberlerinin olduğu günlerde sırra kadem basıyor. Başladığımız yerden bitirelim; « algı yönetimi vatandaşın faturayı eline aldığı ana kadar sürer. »

 

 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Halkımızın durumu yok 02 Temmuz 2022