‘Acil İhtiyaç’ diye yola çıktı, 30 yılda 59 ilden 450 bin kişiyi kucakladı
EBRU Nurluoğlu, Saint Benoit Fransız Lisesi'nin ardından Boğaziçi Üniversitesi Sosyoloji Bölümü'nü bitirdikten sonra iletişim, sivil toplum kuruluşları üzerine yüksek lisans ve doktora yaptı.
Öğrencilik günlerinde, 1990’lı yılların başlarında “Acil İhtiyaç Projesi”ni hayata geçirmek üzere kolları sıvadığında ilkokul dönemini anımsadı:
- Yüksek miktarda eşya, giyecek, yiyecek, kitap toplayıp Türkiye’nin en ücra köşelerine ulaştırma yönündeki çabalarım aslında ilkokul yıllarıma uzanıyor.
Boğaziçi Üniversitesi’nde girdiği günlerde şöyle düşündü:
- Belki benim gibi, “hâlâ başkaları için yapabilecek bir şeyler olduğuna inanan birileri vardır”diye aklımdan geçirdim.
O dönemde yazdığı metin aklına geldi:
-
Sizin İhtiyacınız Olmayabilir Ama Onların Var…
Yazdığı metin önceleri yardımcı olduğu aileler kanalıyla, daha sonra elden ele dolaştı, medyanın da yardımıyla hızla yayıldı. Derken 1995’te “Acil İhtiyaç Projesi Vakfı” (AİP Vakfı) resmen kuruldu. Ebru Nurluoğlu, o günlerde “Türkiye’nin En Genç Vakıf Kurucusu ve Başkanı” olarak öne çıktı.
Nurluoğlu, bir yandan AİP Vakfı ile uğraşırken, dünyanın en ücra köşelerindeki yetimhaneleri dolaşırken, diğer taraftan kendi işini yapmaya da koyuldu:
-
Profesyonel koç, konuşmacı ve eğitimciyim. Uzmanlık alanlarım, “iş hayatında liderlik, takım ruhu, verimlilik, kişisel gelişim ve mutluluk” oldu.
Şirketlerin tepe yöneticileri ve ekipleriyle çalışırken araya kitaplar yazmayı da sıkıştırdı:
-
Kendinden Kaçarken Yakaladım Seni-Mutluluk Kılavuzu
-
Denemeyi Demiyorum
-
Vaha
GTC Danışmanlık’ın kurucusu Müge Sevil, bana Ebru Nurluoğlu’nun öyküsünü içeren bir not ve bazı sorulara verdiği yanıtları gönderdi. Nurluoğlu, sivil toplum çalışmalarına yönelmesinin ana fikrini şöyle paylaştı:
- Dünyadaki eşitsizliği, biraz okumuş ya da biraz para kazanan insanların elinde bu adaletsizlik yangınına su serpecek imkanları fark etmek beni sivil toplumcu yaptı.
“Acil İhtiyaç Projesi Vakfı”nın neler yaptığını şöyle özetledi:
-
İstanbul başta olmak üzere Türkiye genelindeki ihtiyaç sahiplerine sağlık, eğitim, ayni yardım(giyecek, ev eşyası, kitap, kırtasiye) gibi hizmetler vermek, ekonomik güçlük içindeki başarılı ve azimli öğrencilerin eğitim hayatlarına katkıda bulunmak.
1993-2023 döneminde AİP Vakfı’nın Türkiye’de verdiği desteklerle ilgili verileri ortaya koydu:
-
59 ilde 450 bin kişiye yardım ulaştırıldı.
-
46 bin 271 öğrencilik kapsayıcı yardımlarda bulunularak eğitim desteği sağlandı.
-
Öğrencilere verilen destekler arasında kırtasiye, bot, mont, kitap, eğitim içeriği, bilgisayar, laptop, telefon yer aldı.
-
21 farklı ilimizde ikamet eden 5 bin 772 öğrenciye burs desteği verildi.
-
Burs ve diğer eğitim desteklerimizden yararlanan öğrenci sayısı 46 bin 271 öğrenciyi buldu.
-
6 Şubat 2023 Pazarcık ve Elbistan depremleri sonrası Kahramanmaraş, Hatay, Adıyaman, Malatya, Gaziantep ve Diyarbakır’da depremzede ailelere yardım gönderdik. 34 bin 343 kişiye yardım ulaştırıldı.
-
“İyilik Merkezi”miz, deprem bölgesine yardımlarını sürdürüyor.
Deprem bölgesine yardımlarla ilgili şu gözlemini aktardı:
- Depremzede illerimize yardımlar hız kesmiş görünüyor. Oysa, yardımların hız kesmeden sürdürülmesi gerekiyor.
Depremzede ailelere yardımları “mikro yaklaşım”la ulaştırdıklarını bildirdi:
- Dileyen bağışçılarımızı deprem bölgesindeki ailelerle eşleştiriyoruz. Böylece “iyilik köprüsü”nü kalıcı hale getirebiliyoruz.
Veriler, Ebru Nurluoğlu’nun “Acil İhtiyaç Projesi”nin 30 yılda önemli yol aldığını gösteriyor…
Ulaşılan başarı, “AİP Vakfı”nin yeni destek ve destekçileri hak ettiğinin işaretini veriyor…
‘Pırlanta Dedektörü’nü kilosu 1300 dolardan ‘yolcu beraberi’ gönderiyor
MÜCEVHER İhracatçıları Birliği’nin Antalya Kaya Palazzo’daki “Jewellery Antalya-Alım Heyeti Organizasyonu”nda, “Jewellery Technology Research” (JTR) standında kabin bagajlarını görünce merak ettim.
JTR kurucu ortakları Mehmet Can Özdemir ve Emre Özdemir’e sordum:
- Standınızdaki kabin bagajlarının sebebi hikmeti nedir?
JTR CEO’su Mehmet Can Özdemir, gülümsedi, söz konusu bagajlardan birini açtı:
- 2023 yılındaki “Jewellery Antalya”da tanıtttığımız “Reveal Diamond Dedector”ü yolcu beraberi rahat taşınır hale getirdik. Bizim yurt dışındaki müşterilerimizin çoğu Türkiye’ye geldiğinde alıp yolcu beraberi şeklinde yanında götürüyor.
Özdemir kardeşlere “Pırlanta Dedektörü”nü hangi ülkelere ihraç ettiklerini sordum, şu yanıt geldi:
- Dubai (Birleşik Arap Emirlikleri), Mısır, Suudi Arabistan, İspanya, Meksika, Almanya ilk aklımıza gelen ülkeler.
“Pırlanta Dedektörü”nün kilo başına ihracat değerini merak ettim, Mehmet Can Özdemir hesapladı:
- Kilo başına ihracat gelirimiz 1300 doları buluyor.
“Pırlanta Dedektörü”nün ne işe yaradığını anımsattı:
- Sentetik pırlanta ile doğalını çıplak gözle ayırt etmek imkansız. Tek tek incelemek de zaman alıyor. Bu dedektörle 5-6 saniyede anlamak mümkün.
Dedektöre 2-3 mini pırlanta poşetini ölçüm için yerleştirdi:
- Bakın sentetik pırlanta ile doğalı ekrandaki görüntüden çok rahat anlaşılıyor.
Şu noktanın altını çizdi:
- Sentetik olan da pırlantadır. Tüketici onu bilerek aldığı, sentetik olduğu açıkça belirtildiği sürece sorun yoktur. Ancak, doğalı, sentetikten 7-8 kat pahalıdır. Dolayısıyla sentetik ile doğalını ayırabilmek önemlidir.
Sahtekarlıkların önüne geçmek için mücevhere özel sertifika-bandrol kullanılması gerektiğini belirtti:
- JTR olarak mücevhere, pırlantaya özel sertifika-barkod geliştirdik. Dedektörden geçirilip incelendikten sonra sertifikadaki barkoda tüm bilgiler yükleniyor. Böylece tüketici aldığı mücevherle ilgili tüm detayları barkodu okutarak görebiliyor.
Mücevhere özel sertifika-bandrolü bir yıldır ürettiklerini bildirdi:
- Şu anda ABD’ye sertifika ihraç eder noktaya ulaştık. Sertifikanın katma değeri “Pırlanta Dedektörü”nden çok daha yüksek.
Geçen yılki “Jewellery Antalya” turundan JTR’nin “Lup” üretimine de girdiğini anımsadım:
- “Lup” işi nasıl gidiyor?
Kısa süre önce Meksika’ya 250 adet “lup” ihraç ettiklerini vurguladı:
- “Lup” işimizden de memnunuz. “Yok satıyor” diyebiliriz.
Ardından bilgisayarını açtı:
- Mücevher üreticisi bize tasarımını gönderiyor. Yapay zeka desteği ile 3 boyutlu bir şekilde ürünü sanal ortamda üretiyoruz. Böylece yurt dışındaki müşteri, ürünü sanal ortamda birebir ürünmüş gibi görüyor, kararını veriyor.
Sanal ortamda ürünü ortaya koymalarının mücevher üreticilerinin tanıtım işini kolaylaştırdığını kaydetti:
- Normalde mücevher üreticisi modeli üretir, öyle pazarlama yapar. Şimdi sanal ürün, gerçek ürün olmadan sipariş alma şansı yaratıyor. Müşteriden siparişi alınca üretmek söz konusu oluyor.
Kuyumcu ailede yetişen Mehmet Can Özdemir ve Emre Özdemir’in kurduğu JTR, mücevher sektörüne dönük geliştirdiği teknolojiyle önemli rol oynuyor…
Katma değerli ihracatla da çıtayı önemli ölçüde yükseltiyor…