AB'ye uyum, yüksek enflasyonla kayıt dışılığa panzehir olur mu?

Sadi ÖZDEMİR
Sadi ÖZDEMİR EKONOMİDE SAĞDUYU

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) Eylül Ayı enflasyonunu yüzde 2,97 açıkladı. Bir önceki yılın aynı ayına göre değişim (yıllık enflasyon) yüzde 49,86 oldu. Enflasyonda bir miktar yavaşlama olduğu görülse de hem Merkez Bankası Başkanı Fatih Karahan’ın hem de Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek başta olmak üzere tüm ekonomi yönetiminin moralleri bozuldu. Çünkü Eylül Ayı enflasyonunun sıfır ya da eksi çıkması (düşmesi) sürpriz olmayacaktı. Peki, maliyetlerdeki artışlar (maliyet enflasyonu) yavaşlamışken (ÜFE yıllık yüzde 33,09) TÜFE neden ısrarla yüksek seyrini koruyor?

Bazı iş insanlarına göre yüksek enflasyonun en temel sebeplerinden biri piyasa ekonomisini istismar eden kayıt dışılık ve bundan yararlanan ‘fahiş fiyat zamcılarının’ bitmek bilmeyen fazla mesaisidir. Solmaz Gümrük Müşavirliği’nin kurucusu Asım Barlın ile sohbet ediyoruz.

Barlın, zor yıllarda İstanbul Gümrük Müşavirleri Derneği Başkanlığı yapmış, Avrupa Birliği ile Gümrük Birliği sürecinde ‘bir bilen olarak’ çok önemli görev ifa etmiş bir isim. Gümrüklerin duayeni olarak meslektaşlarından ayrıca büyük saygı görüyor. “Bence hem yüksek enflasyondan hem yüksek kayıt dışılıktan hem de yüksek dış ticaret açığından kurtulmak mümkün” deyince şaşırdım ve sevindim. “Gerçekten bunun pratik bir yolu varsa anlatın” dedim. Asım Barlın şöyle konuştu: 

“20 yıl önce Almanya’da gümrük teşkilatı ile ilgili bir araştırma yapmıştık. O zaman 35 bin elemanı vardı. Şaşırmıştık, bu rakam çok yüksekti. Türkiye’nin gümrüklerinde 9 bin 600 çalışanı vardı. Araştırınca gördük ki daha o yıllarda Almanya’da piyasa denetim ve gözetimi çok etkin uygulanıyordu ve bu da gümrük teşkilatı tarafından yapılıyordu. Dünyada insan gözüyle görülen her eşyanın bir gümrük tarife istatistik pozisyon numarası vardır ve bir eşyanın içine küçük bir katkı, kimyasal yapısını, menşeini hatta değerini değiştirir. Dolayısıyla iç veya dış kaynaklı bir eşyayı incelerseniz, fiyatın nasıl oluştuğunu net görürsünüz. Berlin’de bir pazara gittiniz ve domates alıyorsunuz. Türk menşeili domates 10 lira, Suriye 15 lira, İran 20 lira, Yunanistan 8 lira olsun. Serbest pazar ve serbest rekabet var. Türk domatesini almaya karar verdiniz. Piyasa denetim ve gözetim elemanı da vatandaş gibi işini yaparken pazara gider ve domatesi satın alır, laboratuvarda inceletir. Gıda kodeksine uygun mu? İnsanlara zararlı bir şey var mı? Hepsine bakar. Domates zehirli veya gıda nizamnamesine aykırı çıktıysa ürün ithal olduğu için hemen gümrük teşkilatında ithalatçının ismini girer, gümrük evrakına ulaşır. Bu işlemleri kimse bilmez, problemi yakalar. İki yıl önce Almanya Tedarik Zinciri Yasası çıktı ve Avrupa Birliği’nin (AB) diğer ülkeleri de benzer adımlar atacak.

Veri paylaşımı yasası da yeni yürürlüğe girdi. İlk yasa belli ciroların üzerindeki şirketler için ürünün geldiği ülke için de sorumluluk yüklüyor, ikincisi ise tedarik verilerinin paylaşılabilmesini kolaylaştırıyor. Şimdi Alman denetim elemanının, domatesi Türkiye’den gönderenin tüm bilgilerine de ulaşması gerekiyor. Onun da kayıtlarına girilecek, faturalarına kadar incelenecek. Gönderen üreticiyse domatesin yetiştirilmesiyle ilgili girdilerine ulaşılacak. Türkiye ihracat yapacaksa bütün bunları kabul edecek. Alman piyasa denetim elemanı senin domatesi yetiştirmek için girdilerindeki tuhaflıkların gerekçelerini soracak, az olanı da çok olanı da soracak. Vergi, kârlılık ve kayıt dışı ne kadar? Tarladaki işçilere sen 50 lira yevmiye yazmışsın ama komşu üretici 150 lira yazmışsa bu tuhaflık ortaya çıkacak. Fırsatçı, fahiş fiyat zamları belli olacak.

Devlet, anlamsız oranlarda destek veriyorsa bunu da devlete söyleyecek. Bu, fahiş fiyat artışlarını, ülkemizdeki yüksek kayıt dışılığı ve vergisini veren, kanunlara uyan üreticinin, tüccarın karşılaştığı haksız rekabeti büyük ölçüde önleyecek. Türkiye, gerçekçi bir uyum sağlarsa bundan birçok açıdan yararlanır, AB ile de uyumlu hale geliriz. Türkiye’nin dış ticaretinin yüzde 50’si AB ile ve bunu göz ardı edemeyiz. GSMH’miz 1 trilyon doları aştı, dış ticaretimiz 662 milyar dolar civarında. Yani ülkemizde herkesin işinin yarısından fazlası dış ticarete dayalıdır. Bir an önce ilgili kanunları çıkarmalı, piyasa denetim ve gözetim sistemimizi aktifleştirmeli, ekiplerimizi ilgili kurumsal yapılarda oluşturmalıyız. Bu bizim ekonomimiz için çok gerekli bir adımdır.”

Yüksek dış ticaret açığımız nasıl düşer?

Asım Barlın, yerli üretimi artırarak ülkemizin yüksek dış ticaret açığını azaltmak için de ‘gümrük verilerinin’ önemli katkı sağlayacağını düşünüyor ve şunları söylüyor: “Mesela ihracatında iddialı olduğumuz ‘otomotivde yedek parçaları yerlileştirelim’ kararı alacağız. Buna göre teşvik mekanizması kurulacak, sektör temsilcileriyle buluşup devletin katkıları anlatılacak. Rekabet hukukuna uygun teşvikler verilecek bunun için süre de konulacak. 21 fasılda, ihracatımızı eşyalar bazında verileriyle inceleyelim. Bütün girdileri Türkiye’de karşılanabilenler ile karşılanamayan sektörleri görelim. Rekabet gücümüzü, rakipsiz olduğumuz alanları bulalım ve önce oralara odaklanalım. Yabancı girdiye mahkûm olduğumuz sektörler için de o yabancı ülkeye odaklanarak, oraya sermaye aktaralım. O üründe oraya üretici olarak gidelim ve hakim olalım. Bunu da devlet desteği ile yapalım. Eximbank bu amaçlar için kullanılabilir.”

 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar