ABD’ye yılda 100 bin tüfek satan Türk şirketi, iki fabrika temeli atacak         

Sadi ÖZDEMİR
Sadi ÖZDEMİR EKONOMİDE SAĞDUYU

Kadim müttefikler Türkiye ve ABD’nin arası uzun süredir çok iyi olmasa da ticaret ve yatırımlarda hızlı tırmanış devam ediyor. Bu olumlu tabloda iki tarafın aklıselim siyasetçilerinin ‘ekonomik ilişkileri, siyasi sorunlardan ayrı tutma’ çabasının etkisi büyük. Bu sayede yılın ilk 5 ayında Türkiye’nin ABD’ye ihracatı yüzde 30,9 artarak 7,1 milyar dolara, ABD’nin Türkiye’ye ihracatı ise yüzde 33 artarak 6,2 milyar dolara yükseldi. Türkiye’nin son yıllarda dünya çapında başarı öyküsüne dönüşen ‘savunma ve havacılık sanayi atılımları’ da iki ülke arasındaki ticarete olumlu katkı yapıyor. 2021’de dünya geneline, 3,2 milyar dolarlık savunma ve havacılık sanayi ürünü ihraç eden ülkemiz, bu satışın yüzde 30’unu ABD pazarına yaptı. Türkiye, savunmada birkaç çok önemli havacılık ürünündeki başarısıyla gündemde ama tüfek ve tabanca üreten Türk firmaları da küresel pazarda ciddi paylar kapıyor. Çekmeköy ve Dudullu’daki iki fabrikasında av, piyade ve keskin nişancı tüfekleri, tabancalar üreten, yüzde 90’ını da ihraç eden Ata Silah Sanayi A.Ş ve Armsan, iki fabrika temeli atacak. Peki, bu yatırımların ABD ile ilgisi ne? Ata Silah Sanayi A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Yavuz Yollu, ABD’ye kendi markalarıyla yılda yaklaşık 100 bin tüfek ihracatı yaptıklarını belirtiyor. Yollu, ABD’nin tüfek ithalatında Türkiye’nin uzun yıllardır ‘birinci ülke’ konumunda olduğunu vurguluyor. Tabii ki Türk firmaları sadece ABD pazarına bağımlı değil. Yollu, “Biz, 70’den fazla ülkeye tüfek ve tabanca ihraç ediyoruz, Avrupa pazarında da çok iyiyiz” diyor.                         

Neden 50 milyon dolarlık yatırım yapıyoruz?

Yavuz Yollu neden yeni yatırım yapacaklarını da şöyle özetliyor: “Daha da büyüyüp gelişmemiz, kapasite artırmamız gerekiyor. Çünkü sipariş yağıyor, karşılamakta zorlanıyoruz. En büyük sıkıntı yer bulmaktı ama sıkıntıyı aştık. TÜBİTAK Marmara Teknokent’te iki fabrika yatırımı için yerimizi aldık. Biri Ata Silah olarak 40 bin, yanında da Armsan için 25 bin metrekare kapalı alana sahip iki fabrikanın temelini yakında atacağız. Ata için 30 milyon dolarlık, Armsan için 20 milyon dolarlık yatırımlar olacak. 800 kişilik istihdamımız da iki katına çıkabilecek. Önce dünyayı gördük, sonra kendi ürünlerimizi geliştirdik. 60’dan fazla patentimiz var, patentli tam tüfek de var, mekanizmalar da.”

İlk ‘çifte kırma ve poze’yi üreten efsane Celal Usta

Yavuz Yollu, babası merhum Celal Yollu’nun çocukken de zanaatkâr olduğunu belirtiyor ve şöyle konuşuyor: “Babam 12-13 yaşlarında gramafon ve benzeri ev aletlerini tamir edermiş. Bir gün halamın eşi, kırma av tüfeği bozulunca Kayseri’de bir silah ustasına tamire bırakmış ama tüfek geri gelememiş. Eniştesi babama ‘Celal git bak, adamı sıkıştır da benim tüfeği yapsın’ demiş. Babam birkaç kez gitmiş ama usta oyalamış ve o da ustayı izlemiş. Sonra ‘bu tüfeği kendim tamir ederim’ demiş, almış ve tamir etmiş. Böylece silah tamiri ve üretimine merakı başlamış. Yanına amcamı da almış ve tüfek tamirleri yapmaya, tek kırma av tüfekleri üretmeye başlamış. Askerden geldikten sonra Kayseri’ye taşınmış. Türkiye’de üretilmeyen çifte kırma av tüfeğini ilk kez 1967’de üretmiş. Düzce’den ortaklık teklifi almış, 1970’de Düzce’ye yerleşmiş. 1973’te de Avsan firmasını bir başka ortakla kurmuş. Avsan’da ülkemizde üretilmeyen poze ve süper poze (üst üste iki namlu) av tüfeğini ilk kez üretmiş.”

Mısır’da ‘pompalı’ ihalesi kazandık İtalyan Beratta ortaklık için geldi

Yavuz Yollu, babasının üretim mücadelesinde iki önemli askeri darbenin olumsuz etkileri olduğunu söylüyor ve şunları aktarıyor: “12 Eylül 1980 Askeri Darbesi, av tüfeği üreticilerine yeni düzenlemeler getirmiş ve üreticiler kepenk kapatmak zorunda kalmıştı. Babam, 1984’te ortağından ayrılıp tek başına devam etti. 1990’da başka ortakla İstanbul’da Vursan’ı kurdu. Türkiye’de ilk yarı otomatik av tüfeği üretimini bu firma çatısı altında yaptı. Bu da sektör için bir dönüm noktasıdır. Modelin adı 92A’ydı ve ithaller 12 bin liraya satılırken, biz 2 bin liraya piyasaya vermiştik. 1995’e kadar bu üründe tek üretici olduk. 1997’de bu defa da 28 Şubat Darbesi sektörü olumsuz etkiledi. 28 Şubat kararlarındaki 18 maddeden biri yarı otomatik tüfeklerin kısıtlanmasıyla ilgiliydi. Çünkü o dönemde, Refah Partisi tabanının bu tüfeklerle silahlandığına inanıyor ve bu durum tehlikeli bulunuyordu. Tüfeklerin toplanacağı da söylenince satışlar bir anda durdu. Biz de tabanca üretimini düşündük ve babam CY16’yı yaptı, üretimine başladık. Vursan markası ile MKE’ye verdik. MKE’nin ihaleyle tüfek parçaları aldığını duyduk ve G3 Piyade Tüfeği parçaları üretmeye başladık. O sıralarda, Mısır polisinin 6 bin adetlik pompalı tüfek ihalesini kazandık ve üretip teslim ettik, ilk ihracatımızı da yapmış olduk. Bu başarı Beratta’dan bize ortaklık teklifi getirdi. 28 Şubat’a büyüme yatırımlarımız için borçlanmış şekilde yakalanmıştık, mali yapımız bozulmuştu. Beratta’ya, Vursan’ın yüzde 51’ini sattık. Ortaklık 2 yıl sürdü, ailece ayrıldık, Ata Silah olarak yola devam ettik. Armsan’ı da kurduk. Şu an Ata Silah’ta 480, Armsan’da 300 kişilik istihdamımız var. Ata Silah 27 milyon dolarlık, Armsan 23 milyon dolarlık ihracat yapıyor.”

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar