ABD’ye ve Avrupa’ya giden 12 bin akademisyen var, ‘vatan haini’ değil ‘fırsat’ olarak görün
FARUK Eczacıbaşı’nın başkanlığını yürüttüğü Türkiye Bilişim Vakfı yönetimi, bir süre önce şu soruyu gündemine aldı:
- Yıllardır “Beyin Göçü” diye damgaladığımız bir sorun kendi içinde fırsatlar barındırabilir mi?
2020 yılında “Türkiye Bilim Raporu”nu yayınlayan Chicago Üniversitesi iktisat Profesörü Ufuk Akçiğit ile bağlantı kuruldu. Prof. Akçiğit, çok önemli sonuçlar, öneriler içeren raporu hazırladı:
-
Türkiye Akademik Diaspora Raporu…
Prof. Akçiğit, hazırladıkları raporun sonuçlarını Faruk Eczacıbaşı’nın ev sahipliğinde gerçekleşen bir buluşmada açıkladı.
Faruk Eczacıbaşı, raporla ilgili şu yorumu yaptı:
-
Prof. Ufuk Akçiğit’in araştırması özellikle akademik dünyanın içine kapanmasının getirebileceği uzun dönemli tehlikeleri dile getiriyor.
-
Oysa, büyük bir tehlike olarak algılanan “beyin göçü”, uzun dönemli doğru politikalarla geleceğe yönelik “beyin gücü” oluşturulması yolunda fırsatlar barındırabilir.
Prof. Akçiğit, önce verimliliğin tanımına işaret etti:
- Verimlilik, ülkelerin ellerindeki sermaye ve iş gücü ile daha fazla katma değer üretebilmesidir.
Bu konuda şu mesajı verdi:
- Türkiye, verimlilikte gelişmiş ülkelerin oldukça gerisinde kaldığı için orta gelir tuzağına saplanmış durumdadır. Çözüm, bilimsel araştırmalar ve uygulamalı Ar-Ge yatırımları ile ortaya çıkacak teknolojik atılımlarla mümkündür.
Araştırmayı yaparken sordukları bazı soruları sıraladı:
-
Türkiye’den beyin göçü artıyor mu?
-
Beyin göçünün akademik performansa etkisi nedir?
-
Beyin göçünün Türkiye’ye faydası olabilir mi?
Türkiye’de kişi başına milli gelirin 1960’ların başından beri ABD’nin yüzde 20’leri düzeyinde olduğuna dikkat çekti:
- 1960’ta Türkiye’nin gerisinde olan Singapur, Güney Kore, Litvanya, Polonya, Şili, Çin 2020’lerde Türkiye’yi geçti. Singapur ABD’yi de geçti. Güney Kore, ABD’nin yüzde 50’sine ulaştı. Söz konusu ülkeler sermaye yanında verimlilik de artırarak bu düzeye ulaştı.
Verimliliği geliştirecek beşeri sermayeyi yetiştirmenin zor olduğunun altını çizdi:
- Toplumdaki tüm yeteneklere çocukluklarında fırsat eşitliği sağlanması, kendini ispatlayan yetenekleri de büyürken doğru eğitimlerden geçirip bu sermayeyi oluşturmamız gerekir.
Yüksek lisans ve doktora öğrencilerinin tez konularıyla ilgili karşılaştırma yaptı:
- ABD’deki araştırma tez konuları 1985’ten itibaren bilgisayar mühendisliği, elektrik mühendisliği gibi teknik alanlar öne çıktı. Türkiye’de bu alanlar işletme, ziraat, tarih, psikoloji, din gibi alanların arkasında kaldı.
Bu dönemde Türkiye’nin odağını hızla yaygınlaşan teknolojilere vermemesinin fırsat kaybı olduğunu vurgulayıp, yüksek öğretimdeki kaynak israfı üzerinde durdu:
- Türkiye’de yüksek öğretime ciddi bir kaynak ayrılıyor. Ancak, bu kaynaklar verimli kullanılmadığı için bilimsel çıktıya yol açamıyor.
Benzeri durumun Ar-Ge harcamalarında görüldüğünü kaydetti:
- Türkiye, Ar-Ge’nin milli gelire oranı konusunda en gerilerde, ancak özel sektör Ar-Ge’sine kamunun destek oranı açısından en önlerdedir. Yani, Türkiye’de Ar-Ge için gerekli teşvikler veriliyor, ancak yeterince olumlu sonuç alınamıyor.
Türkiye’nin “beyin göçü” ile en verimli araştırmacılarını kaybettiğini, tersine beyin göçü ile yurt dışındaki Türkiye menşeli araştırmacılar arasından genelde daha verimsiz olanların geri kazanıldığını bildirip, şu değerlendirmeyi aktardı:
-
Gidenler: Yurt dışına taşınan araştırmacılar Türkiye’nin en verimli araştırmacıları arasındadır. Taşınmanın araştırmacının akademik verimliliğine doğrudan pozitif etkisi vardır. Yurt dışına taşınan araştırmacı, kariyerine Türkiye’de devam eden eş yazarları üzerinden bilim yayılımı yaparak Türkiye bilim ekosistemine dolaylı bir pozitif etki yaratıyor.
-
Kalanlar: Bulgularımıza göre birlikte çalıştığı eş yazarı yurt dışına giden bir araştırmacı eğer eş yazarı ile bağlantıda kalırsa verimliliğinde bir artış gözleniyor. Eş yazarı yurt dışına taşındıktan sonar bağlantıda kalmayan araştırmacılarda, eş yazarın yurt dışına taşınmasının verimliliğe etkisi olmuyor.
-
Dönenler: Yurt dışından Türkiye’ye dönen araştırmacılar, yurt dışındaki araştırmacılar arasında ortalama daha verimsiz olanlardır. Bu araştırmacıların geri dönme yıllarından önceki akademik yayınlarında düşüş gözlemleniyor.
Prof. Ufuk Akçiğit, sunumu sırasında sıklıkla şu çağrıyı yaptı:
- Yurt dışına giden akademisyenler “vatan haini” gözüyle bakmayın. Onlardan yararlanmak için hep bağlantıda olun.
Araştırmanın veri setinde Türkiye’den ABD ve Avrupa ülkelerine giden 12 bin akademisyenin yer aldığını aktarıp ekledi:
- Türkiye’de asıl sorun araştırmacıların, akademisyenlerin önünün açılmamasıdır.
ABD ve Avrupa ülkelerindeki 12 bin başarılı akademisyenimiz, araştırmacımız Türkiye için gerçekten de “büyük fırsat” değil mi?
Üniversitelerde bağımsız düşünce ortamı sağlanmalı
CHICAGO Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Ufuk Akçiğit, “Türkiye Akademik Diaspora Raporu”nda politika önerilerini de ortaya koyarken teknik beşeri sermayenin güçlendirilmesi için yapılması gerekenleri şöyle sıraladı:
-
Eğitimde ve bilimde her türlü ayrımcılığın önüne geçilmeli.
-
Üniversitelerde araştırmacıların yeni fikirler üretebilecekleri bağımsız düşünce ortamı sağlanmalı.
-
Üniversitelerin verimlilikleri gözden geçirilmeli, araştırma kaynakları iyileştirmeli.
-
Araştırmalarda nicelik yerine niteliğe odaklanılarak üniversitelerdeki araştırma kalitesi yükseltilmeli.
Gidenlerin gitme nedeni belirlensin
PROF. Ufuk Akçiğit, beyin göçü ve uluslararası beşeri sermaye konusunda yapılması gerekenleri şöyle özetledi:
-
Gidenlerin gitme nedenleri belirlenmeli, araştırmacıların kalmaları için elverişli ortam sağlanmalıdır.
-
Kariyerinin tamamını yurt dışında geçiren alanında uzman Türkiye menşeli araştırmacılar, laboratuvar destekleri, very işbirlikleri, araştırma fonları ve veri bazlı politika çalışmaları ile Türkiye araştırma ortamına katkı sağlamaya teşvik edilmeli.
-
Kalanlar, araştırma ve konferans fonları veya işbirliği projeleri ile yurt dışındaki Türkiye menşeli araştırmacılarla bağlantı kurmaya teşvik edilmeli.
Ar-Ge teşvikleri en çok hak eden şirketlere verilmeli
PROF. Ufuk Akçiğit, Ar-Ge destekleri konusunda yapılması gerekenlerle ilgili şu önerileri ortaya koydu:
-
Verilen teşviklerin etki analizleri yapılmalı, verimli olmayan destek programları kapatılıp elde edilen kaynaklar daha verimli programlara aktarılmalı.
-
Ar-Ge teşviklerine ve diğer yatırım kaynaklarına, performans gözönünde bulundurularak en çok hake den şirketlerin ulaşması sağlanmalı. Bilhassa hızlı büyüyen firmalar, teşviklerden daha çok yararlandırılmalı.
-
Teşvikler araştırma ve teknolojinin merkezi kurumlar olan üniversiteler üzerinden verilmeli.
-
Teşviklerde niceliğe değil niteliğe odaklanmalı.