ABD'den Türkiye’ye dijital hizmet vergisi misillemesi ve asgari küresel kurumlar vergisi

Numan Emre ERGİN
Numan Emre ERGİN PERSPEKTİF

İnternet ve teknolojideki gelişim dijital ekonominin büyümesine ve küresel teknoloji şirketlerinin doğmasına yol açmıştır. Diğer taraftan bu teknoloji devlerinin yeterince vergilendiril(e)mediği tartışmaları da gündeme gelmiş ve OECD bünyesinde bu şirketlerin vergilendirilmesi yönünde çalışmalar başlamıştır. Belli bir olgunluğa gelen bu çalışmalar Trump yönetimindeki ABD’nin çalışmalardan çekilmesi ve Covid19 pandemisi nedeniyle kesintiye uğramıştı.

OECD bünyesinde dijital ekonominin vergilendirilmesine yönelik çalışmalar devam ederken Fransa, Türkiye, İspanya, Hindistan gibi bazı ülkeler “dijital hizmet vergisi” vb. isimle sanal ortamda sunulan hizmetlerden alınan vergiler uygulamaya başladılar. Bu vergilerin temel hedefi küresel çapta faaliyette bulunan Google, Amazon, Facebook, Apple gibi teknoloji devlerini vergilendirmekti. Hedefteki şirketler ABD merkezli olunca ABD’nin bu tür vergileri uygulayan ülkelere tepkisi sert oldu ve bu vergiyi uygulayan veya uygulamak üzere kanun çıkaran ülkeler nezdinde soruşturmalar açtı. Bu arada, OECD bünyesindeki çalışmaların olgunlaştığını görünce yukarıda bahsettiğim üzere bu çalışmalardan da çekildiğini açıkladı.

Türkiye de 2019 yılı sonunda “dijital hizmet vergisi (DHV)”ni kabul eden ülkelerden biri oldu. Söz konusu verginin detaylarını daha önceki yazılarımda kaleme almıştım, merak edenler için bağlantı adreslerini dipnota bırakıyorum.[1] 2020 yılında bu vergiden 1 milyar TL gelir elde edilmiş olup 2021 yılında da 1,4 milyar TL gelir elde edilmesi beklenmektedir.

ABD Ticaret Temsilciliği (ABD’in Gümrük ve Ticaret Bakanlığı olarak düşünebilirsiniz), 2 Haziran 2020 tarihinde DHV uygulayan veya uygulayacak olan Türkiye ile birlikte Avusturya, Brezilya, Çekya, Hindistan, Endonezya, İtalya, İspanya, İngiltere ve Avrupa Birliği’ne karşı söz konusu verginin ABD şirketlerine karşı ayırımcı olduğu, uluslararası vergilendirme ilkelerine aykırı olduğu ve ABD ticareti ve şirketleri üzerinde olağandışı bir yük getirdiği gerekçesiyle soruşturma açacağını ilan etmiş (Bu konuda yazdığım makaleye aşağıdaki dipnottan ulaşabilirsiniz.[2]) ve 29 Eylül 2020’de bu konuda kapsamlı bir raporlar yayımlamıştı. (ABD benzer bir soruşturmayı bir önceki sene Fransa’ya karşı da açmış ve bazı Fransız ürünlerinin ithalatında ilave vergi alma kararı almıştı.) Bu raporlar üzerine Temsilcilik 6 Ocak 2021’de Türkiye’nin uyguladığı DHV’nin makul olmadığı, ABD ticaretine karşı ayırımcı ve sınırlayıcı olduğu için yaptırıma tabi tutulması gerektiği yönünde görüş açıklamış, 31 Mart 2021’de ise belirlediği 45 adet ürüne %25 oranına kadar gümrük vergisi artışı yapılması gerektiğini belirtmiş ve 3/7 Mayıs 2021 tarihlerinde yapılacak duruşmalarda (adına duruşma (public hearing) dense de bu duruşma mahkemelerce yapılmamaktadır.) değerlendirilmek üzere konuyla ilgili paydaşlardan yazılı görüşleri almıştı. Türkiye’deki ilgili sektör temsilcilerinin ve Ticaret Bakanlığımızın bu aşamada olumsuz bir sonuç çıkmaması için aktif çalıştıklarını biliyorum. Maalesef söz konusu duruşma sonucunda varılan ve 2 Haziran 2021’de ilan edilen sonuç pek de istediğimiz gibi olmadı ve Temsilcilik Avusturya, İngiltere, Hindistan, İtalya, İspanya ve Türkiye’ye yaptırım uygulama kararı aldı. Temsilcilik paylaştığı yaptırım kararında Türkiye’den ithal edilen 32 başlık altındaki ürünlere yönelik %25 oranında ilave vergi uygulanmasına karar verildiğini duyurdu[3]. Yaptırım tutarının Türkiye’nin DHV’den elde edilecek gelirle (yaklaşık 160 milyon Dolar) orantılı olacak şekilde belirlendiği belirtilmiştir. Diğer taraftan Temsilcilik iki ülkenin ikili veya çok taraflı müzakerelerle sorunu çözmelerine imkan tanımak için yaptırım kararının uygulanmasını 29 Kasım 2021 tarihine kadar180 gün ertelemiştir. 2019 yılında yaklaşık olarak 310 milyon Dolar ticaret hacmine sahip olan yaptırıma tabi tutulan ürünler arasında halı, kilim ve diğer yer kaplamaları, bazı tekstil ürünleri, seramik ve porselen ürünleri, mücevher ve değerli madeni taşlar yer almaktadır.

Türkiye’nin kendisine uygulanan bu ek vergilere nasıl tepki vereceği merak konusudur. Ben şahsen DHV’den vazgeçeceğimizi düşünmüyorum. ABD’nin DHV uygulayan ülkelere karşı misilleme yapması kendi şirketlerini koruma açısından anlaşılabilir bir durumdur, ancak ABD’nin küresel ekonominin lideri olarak kabadayılık yaptığı da ortadadır. Bakalım Türkiye bu ek vergilere karşı mütekabiliyet esası gereği bir karşılık verecek mi veya yaptırımdan etkilenecek sektörler için bir adım atacak mı?

Asgari Küresel Kurumlar Vergisi

ABD dijital hizmet vergisi uygulayan ülkelere yaptırım kararlarını açıklarken, diğer tarafta G7 ülkelerinin (ABD, İngiltere, Fransa, Almanya, Kanada, İtalya, Japonya) maliye bakanları ve merkez bankası başkanları IMF, Dünya Bankası, OECD, Eurogrup ve Finansal İstikrar Kurulu başkanlarıyla 4-5 Haziran tarihinde bir araya geldiler ve önemli konularda uzlaşıya vardıklarını açıkladılar.[4] Diğer bir ifadeyle, ağır abiler bir araya gelerek yakın gelecek için kestikleri raconu ilan ettiler. G7’nin aldığı bu kararlar önümüzdeki ay yapılacak olan G20 ülkeleri maliye bakanları ve merkez bankası başkanları toplantısında da görüşülecek.

G7 ülkeleri bir araya gelerek güçlü, sürdürülebilir, dengeli ve kapsayıcı bir küresel ekonomik iyileşme; iklim değişikliği ve bio-çeşitlilik kaybıyla mücadele, düşük gelirli ve kırılgan ülkelere destek ve herkes için güvenli ve müreffeh bir gelecek konularını görüşmüştür. Son başlıkta konuşulan ve uzlaşılan konulardan birisi %15 oranında asgari küresel kurumlar vergisinin benimsenmesi olmuştur.

Peki nedir bu asgari küresel kurumlar vergisi? Özünde başta teknoloji şirketleri olmak üzere çok uluslu şirketlerin düşük oranda efektif vergi yüküne sahip olmalarının önüne geçmek için öngörülen bir tedbir diyebiliriz. Bu tedbir düşük oranda kurumlar vergisi uygulayan vergi cennetlerinin de cazibesini azaltacaktır. ABD, kendi şirketlerinin deniz aşırı ülkelerdeki gelirlerinden vergi almadığından daha yüksek bir oranda asgari küresel vergi alınmasından yana iken İrlenda gibi ülkeler bu tür vergiye sıcak bakmamaktadır. Yeni ABD başkanı Biden’ın açıkladığı yeni vergi planı da asgari küresel vergiyi desteklemektedir.

Asgari küresel kurumlar vergisi, bir şirketin gelirinin hangi ülkede elde edildiğine bakılmaksızın asgari oran üzerinden vergilendirilmesi fikrine dayanmaktadır. Asgari küresel vergiyi benimseyen bir ülkenin mukimi olan bir şirket, daha düşük oranlı bir ülkede gelir elde etmişse, asgari küresel oran ile yurt dışındaki gelire uygulanan düşük vergi oranı arasındaki farka isabet eden vergiyi mukim olduğu ülkeye ödemek durumunda kalacaktır. Dolayısıyla çok uluslu şirketlerin faaliyetlerini düşük vergi oranlı ülkelere kaydırmaları için bir motivasyon kalmayacak. Bu uzlaşının aslında OECD’nin yürüttüğü çalışmalarla (Pillar II) uyumlu olduğunu söyleyebiliriz. Bir sonraki aşama (belki de en çetrefilli kısım) toplanan bu ilave verginin ülkeler arasında nasıl paylaşılacağı hakkında olacak. Eğer asgari küresel kurumlar vergisi konusunda geniş bir uzlaşı sağlanırsa DHV’nin de rafa kaldırılması da söz konusu olacaktır.

Sistemin başarısı sisteme katılan ülke sayısının fazlalığına bağlıdır. Aksi halde, oluşturulması planlanan bu sisteme karşı çok uluslu şirketlerin merkezlerini sisteme dahil olmayan ülkelere kaydırma yönünde harekete geçmeleri sürpriz olmayacaktır.

Sözün özü: Etki tepkiyi doğurur.

[1] https://www.ekonomim.com/kose-yazisi/dijital-hizmet-vergisi/464210

https://www.ekonomim.com/kose-yazisi/dijital-ekonominin-vergilendirilmesinin-ekonomik-gerekceleri/468153

https://www.ekonomim.com/kose-yazisi/dijital-hizmet-vergisine-iliskin-degerlendirmeler/468782

[2] https://www.ekonomim.com/kose-yazisi/abdnin-dijital-hizmet-vergisi-misillemesi-ve-turkiye/471910

[3] https://ustr.gov/sites/default/files/enforcement/301Investigations/Turkey_DST_Action.pdf

[4] https://www.gov.uk/government/publications/g7-finance-ministers-meeting-june-2021-communique/g7-finance-ministers-and-central-bank-governors-communique

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar