ABD'de hukuk savaşları ve F-16'lar
ABD karışık. Beyaz Saray'da oturan Demokrat Biden yönetimi ile Temsilciler Meclisi'nde çoğunluğu elde tutan Cumhuriyetçiler arasındaki itiş-kakış, ülkeyi "ekonomik kapanmaya" götürüyor. Bütçe üzerinde çıkan anlaşmazlık saatler içinde çözülmezse, ABD 1 Ekim'de "kepenk kapatacak".
ABD'nin iç siyasetinde, giderek Amerikan yargısının da "aktör" haline gelmesi, ayrıca üzerinde durulmaya değer. Cumhuriyetçi bir önceki Amerikan Başkanı Trump hakkında açılan, cinsel tacizden, devletin gizli bilgi belgelerini kaçırmaya kadar varan bir dizi davanın sonuçları, Trump'un bir sonraki seçimde aday olup olamamasını bile etkileyebilecek. Ancak şunu da eklemek gerek; hakkında dava açıldıkça, destekçileri Trump'ın etrafında daha bir kenetleniyor. Yapılan tüm anketlerde Cumhuriyetçi aday adayları arasında Trump'ın çok açık ara önde olduğu ortaya çıkıyor. Hatta kimi anketler, Trump ile Biden arasındaki bir Başkanlık seçimini de -bugünün şartlarında- Trump'ın kazanacağını gösteriyor.
Cumhuriyetçiler de mevcut Demokrat Başkan Biden hakkında, oğlu Hunter üzerinden getirilen iddiaların adli soruşturmaya dönmesi için var güçleriyle çalışıyorlar.
Türkiye'yi nasıl etkiler?
Bir başka örnek ABD Senatosu Dış İlişkiler Komisyonu'nun Başkanı Demokrat Senatör Menendez'in hakkında başlayan adli rüşvet soruşturması. Hakkında federal savcının kanıtlarıyla ortaya koyduğu iddianame nedeniyle Menendez'in koltuğunu terk etmesi, belki de en çok Ankara'da iyimserlik yarattı. Çünkü Menendez, Türkiye'ye F-16 satışına en yüksek sesle karşı koyan, bizzat engelleyen isim olarak görülüyordu.
Ancak Ankara'daki bu iyimserliğin, Menendez'in halefi Demokrat Senatör Ben Cardin'in açıklamalarıyla biraz gölgelendiğini de söylemek gerek. Cardin, NATO'nun İsveç'i de kapsayacak şekilde genişleme konusunun, F-16 satışı için "tek şart olmadığının" ipuçlarını şu sözlerle verdi; "Bu konuyla ilgili yönetimle görüşmeliyim çünkü bu sadece tek bir konuyu değil, birçok konuyu içeriyor..."
Bu "birçok konunun" neler olduğuna ilişkin Amerikalı siyasetçiler daha önce ipuçları vermişti; Türkiye ile Yunanistan arasındaki iyi ilişkiler şartlardan biri. Bazı Amerikalı senatörler işi, Türkiye'ye satılacak F-16'ların "Yunanistan'a karşı kullanılmamasına" kadar getirmeye kalkmışlardı. Eğer bu şart koşulur ve kabul edilirse, bir nevi "egemenlik devri" anlamına gelir, unutulmamalı.
Yine Amerikalı Kongre üyeleri tarafından dillendirilen bir başka şart ise Türkiye'de demokrasi ve hukuk devleti ilkelerindeki erozyonun tersine çevrilmesiydi. Ancak Washington'un diğer "müttefiklerine" de koyduğu bu yöndeki şartların, "Amerikan ulusal çıkarları" söz konusu olduğunda nasıl eriyip gittiğine tüm dünya pek çok kez şahit oldu. Suudi Arabistan en somut örnek; Kaşıkçı cinayeti nedeniyle bizzat Başkan Biden'in "parya devlet" olarak bahsettiği Suudi Arabistan Rusya-Çin cephesine meyledince, hem istediği Amerikan silahlarını aldı, hem de bizzat Biden'ın ülkeyi ziyaretini sağladı.
İsveç'in NATO üyeliği iki hafta içinde TBMM'de görüşülecek
Senatör Cardin'in açıklamalarından İsveç'in NATO üyeliği konusunun Ekim ayının ilk yarısında "halledilmesi" konusunda söz verilmiş olduğu da ortaya çıktı. Amerikalı Senatör, "Çarşamba günü NATO büyükelçileri toplantısında İsveç’in NATO üyeliğini Türk yetkililerle görüştüm, onlar bana onayın gelecek ayın ilk yarısında verileceğini söyledi" dedi.
Belli ki TBMM'nin 1 Ekim'de başlayacak yeni yasama yılında ilk önemli gündemi İsveç'in NATO üyeliği olacak.