ABD Suriye’de petrol işinden çekiliyor

Zeynep GÜRCANLI
Zeynep GÜRCANLI Yedi Düvel

ABD’de yönetim değişikliği ile birlikte, Suriye politikası da yenileniyor. Yeni Başkan Joe Biden, ABD’yi Suriye’nin petrol politikasından çekecek kritik bir adım attı; Selefi Donald Trump döneminde Fırat’ın doğusunda bir Amerikan şirketine verilen petrol iznini iptal etti.

ABD’nin Suriye’de petrol işine girmesi Trump döneminde yaşanmıştı. Suriye’ye yönelik yaptırımlar kapsamında Amerikan şirketlerine, petrol işi dahil, pek çok konuda bu ülkeyle iş yapmayı yasaklayan Trump, 2020 yılında Maryland eyaletinden Delta Crescent adlı bir şirket için özel bir izin çıkartmıştı. Hatta Trump, Suriye’de kalan az sayıda Amerikan askerinin görevinin de Amerikan şirketinin petrol arama ve çıkartma sürecinin korunması olduğunu resmen açıklamıştı.

Kurucuları eski bir özel kuvvetler mensubu ile eski bir Amerikan Büyükelçisi olan şirket, bir yıl boyunca ABD’nin Suriye’ye yönelik yaptırım ve yasaklarından muaf tutulmuş, şirkete Suriye’deki yerel bir petrol şirketine “danışmanlık yapmak ve yardımcı olmak” için izin tanınmıştı.

Biden yönetimi, Delta Crescent’in süresi önceki hafta dolan bu iznini yenilemedi. Böylece Delta Crescent de Suriye topraklarında petrol işi yapmak konusunda “yasaklı” hale geldi.

RUS WAGNER’İN BİR BENZERİ Mİ?

Delta Crescent şirketi kurulur kurulmaz, Suriye’de PKK terör örgütünün uzantısı PYD-YPG kontrolündeki bölgedeki Jazeera Petrol şirketi ile “yardım ve danışmanlık” anlaşması imzalamıştı. Hemen ardından da Trump yönetiminin bu Amerikan şirketini yaptırımlardan muaf tutması, “ABD’nin bölgede Rus paralı askerlerinin şirketi Wagner’e benzer bir yapı kurmak için altyapı oluşturması” olarak yorumlanmıştı.

Nitekim Trump’ın açıklaması çerçevesinde “Suriye’deki petrol kuyularını korumak için kalan” Amerikan askerleri de, PYD-YPG’den özel bir birliği “petrol sahalarının korunması” adı altında özel eğitimden geçirmeye başlamıştı. Bu özel birliğe “Kritik Petrol Altyapısı Takımı” (Critical Petroleum Infrastructure Team) adı verilmişti.

BİDEN PETROL İŞİNDEN NEDEN VAZGEÇTİ?

Biden’ın Delta Crescent’in Suriye’de petrol çıkarma ve işletme iznini uzatmamasının ardındaki neden henüz net değil. Ancak Amerikan ve Kuzey Irak basınına yansıyan haberlerde, gerekçenin Biden yönetiminin “ABD petrol için Suriye’de” algısını ortadan kaldırma isteği olabileceği yorumları yapılıyor.

Ayrıca Amerikan şirketinin Suriye’nin kuzeydoğusunda, PYD-YPG kontrolündeki bölgede çıkardığı petrolün, Suriye dışına satılmak yerine, Esad kontrolündeki bölgelere gittiği, bunun da Biden yönetiminin Esad’ı sıkıştırma politikasına ters olduğu için Washington’un bu işten vazgeçmeye karar verdiği de ifade ediliyor.

ASIL GEREKÇE RUSYA İLE SINIR KAPISI PAZARLIĞI MI?

Ancak konuşulanlar arasındaki en akla yakın gerekçe, Suriye üzerinde Rusya ile ABD arasındaki diplomatik pazarlıklarla açıklanıyor. Biden yönetiminin, Suriye’nin PYD-YPG kontrolündeki bölgesi ile Irak arasında bulunan El Yarubiye sınır kapısının BM Güvenlik Konseyi kararıyla “uluslararası insani yardıma açılması” karşılığında, bölge petrolünü işletme hakkını Rus şirketlerine bırakmayı masaya koyduğu yazılıp çiziliyor.

Ambargo altında bulunan ve iç savaşın getirdiği ağır ekonomik krizi yaşayan Suriye’ye uluslararası yardımların ülkenin hangi bölgesinden girdiği, kimlerin bu yardımdan daha çok yararlanacağı konusu kritik önem taşıyor. Suriye’ye uluslararası yardımların hangi rotalardan/gümrük kapılarından gireceği ise BM Güvenlik Konseyi kararlarıyla belirleniyor.

Halen Suriye’ye uluslararası yardımlar Esad kontrolü altındaki bölgeler ile Türkiye sınırından İdlib’e açılan Bab El Hawa sınır kapısından yapılıyor. Dolayısıyla ABD’nin koruma altına almış olduğu PYD-YPG kontrolündeki bölgeye doğrudan uluslararası yardım ulaştırılacak bir giriş kapısı/yardım rotası bulunmuyor.

Amerikalılar da bunu değiştirmeye çalışıyorlar. BM Güvenlik Konseyi’nin Suriye’ye uluslararası yardım yapılmasına ilişkin izin verdiği ve rota belirlediği kararın süresi 10 Temmuz’da sona eriyor. Rusya’nın konunun ele alınacağı BM Güvenlik Konseyi toplantısında veto kartını açmaması için, Biden yönetiminin Moskova’ya böyle bir “pazarlık imkanı” sunduğu ifade ediliyor.

ABD’NİN BM BÜYÜKELÇİSİ DE BU YÜZDEN TÜRKİYE’YE GELDİ

Nitekim ABD’nin BM nezdindeki Büyükelçisi Linda Thomas-Greenfield de bu konu için geçen hafta Türkiye’deydi. Thomas Greenfield sadece Türk yetkililerle değil, Türkiye’deki BM temsilciliği ve Suriyelilerle de temaslarda bulundu. Ayrıca Türkiye-Suriye sınırına giderek, incelemeler de yaptı.

ABD’nin Suriye’de izlediği üçayaklı politika açısından, uluslararası yardımların devam etmesi önem taşıyor. Washington yönetimi bir yandan Fırat’ın doğusundaki PYD-YPG yönetiminin sürmesini isterken, diğer yandan Fırat’ın batısında TSK destekli Suriyeli silahlı gruplar tarafından kontrol edilen İdlib bölgesinin de Rusya-Esad rejiminin eline geçmesini engellemeye çalışıyor.

Bu açıdan Fırat’ın kuzeybatısında AKP hükümeti ile aynı yönde politika izleyen ABD yönetimi, Fırat’ın kuzeydoğusunda ise Türkiye’yle tam anlamıyla ters düşüp, Ankara’nın terör örgütü olarak kabul ettiği PYD-YPG’ye destek veriyor.

ABD’nin Suriye politikasının üçüncü ayağını oluşturan Esad’ı kontrol altında tutma/mümkünse yönetimden devirme amacı da Ankara’nın politikaları ile uyum içinde bulunuyor.

Biden yönetimi, Suriye’ye yapılan uluslararası yardımları bu amaçlarını yerine getirecek/kolaylaştıracak unsurlar olarak görüyor. Türkiye ve ABD’nin Suriye’deki bu karışık ilişkisi, Ankara-Washington arasındaki temaslarda hep masada bulunuyor.

Dolayısıyla, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ABD Başkanı Joe Biden’la 14 Haziran’da NATO zirvesinde yapacağı ilk ikili görüşmede bu konuların da masada “pazarlık” unsuru olarak yer alacağı kesin gibi.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
İki kritik tarih 21 Ekim 2024