ABD seçimleri sonrası piyasalar
Yaklaşık 5-6 hafta önce küresel piyasalar risk varlıkları için daha kısa vadeli olarak olumluya dönmüştük. Açıkçası bu o zaman çok popüler bir görüş değildi. Sebeplerimiz arasında ise özetle; küresel risk barometresi olarak aldığımız S&P 500 endeksinin, makul değerleme tahmini seviyemiz olan 3300-3600 bandının alt noktasına gelmiş olması ve fiyatlanmaya başlanan, gergin ve uzun geçmesi beklenen ABD seçim yarışının yerini yavaş yavaş Demokratlardan yana bir sonuca ulaşması öngörülerimiz yer alıyordu.
Wall Street'in Demokratlara daha mesafeli olsa da seçim sonucunun kısa sürede kesinlik kazanmasını algılayacağı ve böylece bütçe harcamalarının hem artıp hem de altyapı yatırımlarına yoğunlaşacağını bekliyorduk. Ayrıca hisselerde önemli sektör rotasyonu ve uzun vadeli faizlerin artması nedeniyle bono faizi eğrilerinin dikleşeceğini de düşünüyorduk.
Nitekim bu yorumlarımız akabinde bu endeks yüzde 10 civarında yükseldi. Bizimki dahil birçok piyasada da benzer yükselişler oldu ve verim eğrileri dikleşti. Tabii bu yükseliş ile yukarıda ifade ettiğimiz bandın üst seviyelerine yaklaşıldı. Biz de temkinli bir duruşun daha makul olacağını düşündük. Gerçekten de S&P 500 endeksi ve hemen ardından benzer şekilde diğer riskli varlıklar da bu seviyelerde zorlanmaya başlayarak gerilemeye başladı.
Geçen haftaki yorumumuzda da özellikle türev piyasalarına baktığımızda bu gerileme ile birlikte seçim sonuçlarına yönelik korunma (hedging) faaliyetlerinin artış yaşadığını gözlemlediğimizi aktardık. Bunda da 2016 seçimlerinde Clinton'ın favori gösterilmesine rağmen Donald Trump'ın başkan seçilmesinin yarattığı şaşkınlığın etkili olduğunu ifade ettik. Ayrıca bu eğilimin ve piyasalardaki baskının seçimlere kadar devam etmesinin olası olduğunu belirttik. Nitekim geçtiğimiz hafta, bizim piyasalar dahil küresel piyasalardaki baskı devam etti ve küresel risk barometresi olarak aldığımız S&P 500 endeksinin, makul değerleme tahmini seviyemiz olan 3300-3600 bandının altına sarktı. Bu ve birazdan aktaracağımız görüşler nedeniyle artık global risk iştahı açısından aşağı yönlü risk getiri potansiyelinin cazip olmadığını ve yukarı yönlü risk getiri potansiyelinin daha cazip hale geldiğini düşünüyoruz.
Görebildiğimiz kadarıyla, Amerika Birleşik Devletleri’ndeki seçim sonuçlarına hangi piyasanın nasıl reaksiyon vereceğine yönelik güçlü bir piyasa konsensüsü yok gibi duruyor. Yine de piyasalarda oluşabilecek seçim sonrası hareketler için birkaç tahminde bulunmak mümkün. ABD seçim sonuçları ve sonrası için piyasalar açısından en kötü senaryo, seçim sonucunun uzun süre netleşmemesi olacaktır. Tekrar sayım çağrıları, seçimlerin mahkemelere taşınması gibi gelişmelerin yaşanması ise piyasalarda baskının daha da artmasına sebep olur diye düşünüyoruz. Bu baskının çapı ve süresi ise bu sürece ve yaşanacak olaylara bağlı gelişecektir.
Onun dışındaki sonuçların olumsuz algılanmayacağını, esas hareketin endeks nezdinde değil sektör ve ülke rotasyonlarında yaşanabileceğini düşünmeye devam ediyoruz. Her iki net seçim sonucu durumunda uzun bono faizlerinin artacağını, verim eğrilerinin dikleşmeye devam edeceğini öngörüyoruz. Özellikle de Demokratların hem başkanlığı hem senatoyu alması durumunda bu dikleşme daha belirgin olacaktır. Joe Biden'ın seçilmesinin ise genel olarak gelişmekte olan ülkeler için daha olumlu piyasa sonuçları doğuracağını düşünüyoruz.
Global risk iştahı ana başlığı altında detayları düşündüğümüzde; her ne kadar Demokratların şirket vergi oranlarını artırma planları olsa da, önümüzdeki senenin başlarında büyük bir bütçe açığı eşliğinde altyapı harcamalarına girişme ihtimalleri son derece yüksek.
Bu durumun özellikle Asya ülkeleri başta olmak üzere gelişmekte olan ülkeler için olumlu olacağını düşünüyoruz. Biden’ın seçim öncesi Çin’e yüklenmiş olmasına rağmen Çin piyasaları, Demokrat zaferinden en olumlu şekilde etkilenebilecek piyasalar arasında yer alıyor.
Gelişmiş ülke endekslerinde de olumlu yansımalar görebiliriz. Fakat oradaki esas fırsatlar endekslerden ziyade sektör rotasyonları ve buna uygun hisse seçimleri ile oluşacaktır. Ülke olarak ise Çin’e önemli makine ihracatı olan Almanya ön plana çıkabilir.
Para birimlerine baktığımızda ise Demokratların net bir seçim galibiyeti alması, bizce dolar açısından hafif olumsuz görülebilir. Tartışmalı bir seçim sonrası dönemi tablosu ortaya çıkarsa; Japon Yeni’nin majörler arasında en iyi performansı göstermesi beklenebilir.
Unutulmaması gereken önemli bir konu ise; kısa vadeli piyasa hareketleri ile orta vadeli trendler arasında oluşabilecek uyum veya uyumsuzluk.
Bu bağlamda Biden ve Demokratların net bir seçim galibiyeti alması; bizim orta vadeli olarak düşündüğümüz küresel çapta enflasyonun artmasına, altın fiyatlarının yükselmeye devam etmesine ve gelişmekte olan ülkelerin gelişmiş ülke piyasalarına nazaran daha iyi performans göstermesine sebep olabilir. Ayrıca dünyada bono faizlerinin, özellikle de uzun vadeli bonoların yükselmesi ve verim eğrilerinin dikleşmesi trendleri ile uyumlu olacağını, bu trendlerin daha da erken başlamasına sebep olacağı ve bunları daha da pekiştirebileceğini düşünüyoruz.