ABD enflasyonu ve bize yansımaları

Dr. Tolga DAĞLAROĞLU
Dr. Tolga DAĞLAROĞLU Ekonomik Günce

ABD geçen hafta açıklanan Nisan enflasyonu beklentilerin çok üzerinde geldi. Çekirdek enflasyon aylık bazda %0.9 gelerek 1981 yılından beri en sert yükselişi gösterdi. Aslında bu durum anketlerden de öngörülebiliyordu ABD’de Ulusal Bağımsız İşletmeler Konfederasyonu (National Federation of Independent Business) olarak çevirebileceğimiz kurumun üyeleri arasında yapılan ankete katılan katılımcıların %36 Nisan ayında ürünlerine zam yaptıklarını beyan etmiş bu oranda 1981 yılından bu yana en yüksek oran olarak karşımıza çıktı.

Gelin bu yazıda yüksek çıkan enflasyonun kısaca nedenlerine bakalım ve daha sonra ki yazıda da Fed’in beklenenden önce para politikasında sıkılaşmaya gitmesinin ve bunun Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelere etkisine bakmaya çalışalım. Enflasyonun beklentilerin üzerinde gelmesinin ilki, baz etkisi geçtiğimiz yaz ABD’de tam kapanma nedeniyle deflasyonist bir süreçten geçmişti dolaysıyla bu durum enflasyonun önemli ölçüde artmasına neden oldu.

İkincisi arz yönlü sıkıntılar özellikle belirli sektörlerde hızlı bir biçimde üretim artışı yaşanamıyor. Özellikle imalat sanayinde ve ithalatta yaşanan sorunlar fiyatları arttırıcı bir rol oynadığı görülmektedir. Üçüncü faktör ise işgücü talebindeki artıştır. Örneğin FED’in Hanehalkı Ekonomik ve Karar Verme Anketine göre eşlerin %22’si çocuklarına bakmak eğitimde yaşanan aksaklıklar nedeniyle çalışmadığı ya da daha az çalıştığını ortaya koymuştur. Bu oran siyahi annelerde %36 Hispanik annelerde %30’dur. Nisan istihdam verileri de işgücü arzındaki bu durumu ortaya koymaktadır. Özel sektörde ortalama saatlik kazançlar 20 cent yükselerek 25.45 $ çıkması bunun bir göstergesidir. Dördüncü faktör benzinin pompa fiyatındaki artıştır. Colonial Boru hattının siber saldırıya maruz kalması bazı bölgelerde perakende fiyatların artmasına neden olmasıdır. Sonuncu faktör ABD hükümeti tarafından gönderilen harcama çeklerinin ve pandemi döneminde artan tasarrufların harcamaya dönüşmesidir.

Fed’in ikinci ismi Richard Clarida enflasyondaki bu artışın geçici faktörlerden kaynaklandığını Fed’in Ağustos 2020 yılında uygulamaya koyduğu Ortalama Esnek Enflasyon Hedeflemesi stratejisinde enflasyonun 2022 ve 2023 uzun vadeli hedef olan %2’nin kalabileceğinin altını geçen hafta yaptığı konuşmada altını çizmiş ve Fed’in ekonomiyi destekleyici durumunun istihdamın Şubat 2020 seviyesine gelinceye değişmeyeceği sadece istihdam tarafında pandemi öncesine göre işsizliğin %2.5 üzerinde olmasının da Fed’in duruşunda bir değişikliğe neden olmayacağı enflasyonun yüzde 2 seviyesinin üzerinde kalıcı olması durumunda Fed’in para politikasında sıkılaşmaya gideceğinin altını çizmiştir. Fed yetkililerinden Christopher Waller ise para politikasının “Şüpheci Thomas” yaklaşımı olduğunu altını çizmiş enflasyonu gördüğümüz zaman inanırız sözüyle güvercin duruşun devam edeceği sinyalini vermiştir.

Peki finansal piyasalar nasıl düşünüyor diye baktığımızda orada da kafaların karışık olduğunu görüyoruz EPFR verileri Nisan’ın üçüncü haftasından itibaren Enflasyon Korumalı Hazine Kağıtlarına (TIPS) dayalı yatırım fonlarına 12 milyar $ girişin olduğu yatırımcıların kendilerini enflasyondan korunmak için bu enstrümanlara yatırım yaptıklarını gösteriyor. Yine geçtiğimiz günlerde ileriye yönelik enflasyon göstergelerinden 5 yıl vadeli başa baş TIPS ile aynı vadede gösterge hazine tahvili arasındaki getiri fark son 15 yıldaki en yüksek düzeyi olan %2,76’a çıktı.

Buna karşılık piyasaların yakından takip ettiği göstergelerde uzun dönem enflasyon beklentilerinin %2 civarında çapalandığını gösteriyor. Örneğin 5 yıl vadeli başa baş enflasyon verisi %2,5’lar civarındadır. Yine piyasaları yakından takip ettiği 5Y5Y ileriye dönük enflasyon beklenti oranlarını TÜFE ve Kişisel Tüketim Harcamaları ile arasındaki farkı aldığımızda %yüzde 2’ler düzeyinde olduğunu görüyoruz.

·        

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar