AB vizyonu ve Ortadoğu açılımı

Zeynep GÜRCANLI
Zeynep GÜRCANLI Yedi Düvel

Türkiye 2000'li yılların başında bir yandan ilerleyen Avrupa Birliği üyelik süreci, diğer yandan Ankara'nın Arap-İsrail, Afganistan-Pakistan ve Balkanlar'daki gerilimlerdeki arabulucuk girişimleri ile uluslararası alanda en dikkat çekici ülkelerden biriydi.            

AK Parti hükümeti son seçimlerden sonra diplomasideki o parlak günlere dönüş yapmak istediğinin işaretlerini veriyor.          

Hükümet üyelerinin Türkiye'nin Avrupa Birliği üyelik sürecinden bahsetmeye yeniden başlamaları bunun ilk işareti. Diğer işaret ise, önümüzdeki hafta içinde gerçekleşecek Filistin Devlet Başkanı Abbas ve İsrail Başbakanı Netenyahu ziyaretleri; Belli ki Ukrayna- Rusya tahıl anlaşmasını uzatmayı başaramayan Ankara, şansını bu kez Filistin- İsrail meselesinde denemeye hazırlanıyor.        

Ne var ki, ne uluslararası konjonktür, ne de Türkiye'nin bölgesindeki ülkelerin iç dinamikleri 20 yıl öncesi gibi değil;            

İSRAİL AYAKTA

İsrail Başbakanı Netenyahu arkasında ciddi bir iç kargaşa ve kaos bırakarak gelecek Türkiye'ye. İsrail tarihinin en sağcı hükümetinin Filistinliler'e yaşam hakkı tanımayan uygulamalarına şimdi de ülkedeki hukukun üstünlüğünü hiçe sayan adımlar eklendi. Ülkedeki yüksek yargı organları üzerine "hükümet gölgesini" düşürecek yasa tasarı ülke çapınca protesto ediliyor.               

Göstericiler arasında İsrail gizli servisi Mossad elemanları, yedek subaylar, kamu görevlileri de var. İsrail basını, Mossad Başkanı'ndan genelkurmay başkanına kadar çok ismin Netenyahu'ya, tasarının yarattığı kaos ortamının ülke güvenliğini etkilediğine ilişkin mektup yazdıklarını duyurdu. Bir nevi "muhtıra" gibi mektuplar bunlar.          

Filistin de durum pek farklı değil; Kontrolündeki Batı Şeria'da güvenliği adım adım İsrail'e bırakmak zorunda kalan, Gazze ile bağlantısı tamamen kopmuş, yıllardır seçim bile yapmaktan aciz durumdaki Abbas yönetimine uluslararası alanda "şaka" gibi bakılıyor. Böyle bir yönetimin Filistin davasında söz söyleme hakkı bile tartışılır durumda.        

Netenyahu ziyaretinden ikinci beklenti ise, İsrail doğalgazının Türkiye üzerinden Avrupa'ya ulaştırılması planının yeniden hayat bulması.         

Ancak bu konuda da, bizzat Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın kullanmaktan çok hoşlandığı deyimle, "atı alan Üsküdar'ı geçmiş" durumda; Geçen yıl Avrupa Birliği, Mısır ve İsrail arasında imzalanan doğalgaz anlaşması, İsrail gazının Mısır üzerinden pazarlanmasının önünü açtı. Ankara son bir hamleyle bu gidişatı tersine çevrilebilir mi? Zor görünüyor.          

AB İŞİ DE ZOR GİBİ...

AB sürecinde de işler pek iyi değil; Avrupa Parlamentosu'ndaki son raporda Türkiye için tam üyelik dışı formüllerden bahsediliyor. Gümrük Birliği'nin genişletilmesi ve Türk vatandaşlarına Avrupa vizesinin kolaylaştırılması ise doğrudan Ankara'nın tek taraflı atacağı adımlara bağlı; Terörle mücadele yasasını kökten değiştirir, ifade özgürlüğünü genişler, bir de üstüne Kıbrıs Rum Yönetimi'ni tanıma yolunda adımlar atılırsa, bunlar -o da belki- gerçekleşir.        

Ancak AK Parti hükümeti bu adımları atabilir mi? Göreceğiz.      

NOT; Türkiye'nin "tapusu" niteliğindeki Lozan Antlaşması'nın 100. yıldönümü kutlu olsun ! Türkiye Cumhuriyeti nice yüzyıllar yaşasın...

 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
İki kritik tarih 21 Ekim 2024