8 Kasım’da enflasyon tahmininde revizyon olabilir
2024 enflasyonunun hangi düzeyde gerçekleşeceği artık üç aşağı beş yukarı belli sayılır. Yıla her ne kadar orta vadeli programda yazılan yüzde 33’lük hedefle başlanmış, Merkez Bankası önce yüzde 36’lık, ardından yüzde 38’lik tahminler belirlemişse de öyle anlaşılıyor ki yıllık oran yüzde 40’ın altına indirilemeyecek.
Son dört ayda olağanüstü olumsuzluklar yaşandığı takdirde çok daha farklı oranlar görülebilir elbette.
Mevcut koşullarda Merkez Bankası’nın tahmininin üst sınırı olan yüzde 42 makul bir oran olarak nitelenebilir.
Hem zaten son dönemde en yetkili ağızlar da “Nokta tahmine değil, tahmin aralığına bakmak gerekir” diyerek yüzde 42’yi normalleştirmek istiyor.
Kaldı ki, Merkez Bankası da ekim ayı sonunda açıklanacakken 8 Kasım’a ertelenen enflasyon raporu kapsamında yüzde 38’lik tahminini muhtemelen revize edecek.
On aylık artış yüzde 37 olacak
İlk yedi aydaki toplam fiyat artışı yüzde 28.76 düzeyinde. Ağustos ve eylülde aylık yüzde 2.5, ekimde yüzde 1.5 dolayında tahmin edilen oranlarla on aylık artış yüzde 37’ye ulaşacak ve Merkez Bankası 8 Kasım’da açıklayacağı enflasyon raporunu hazırlanırken elinde bu veri bulunacak.
Enflasyon raporunu açıklama tarihinin 31 Ekim’den 8 Kasım’a alınması tabii ki elde daha çok veri bulunması amacından kaynaklanmıyorsa da gerçek bu; Merkez Bankası önünü daha iyi görebilir durumda olacak.
8 Kasım’da enflasyon raporu açıklanırken on aylık artışın yüzde 37 olduğu, hatta 37.0-37.5 arası olduğu (benim tahminim) görüldüğü halde yıllık tahmin yüzde 38’de bırakılır mı?
Bu hiç gerçekçi olmaz ve Merkez Bankası tahminini muhtemelen yüzde 41 ya da 42’ye çıkarır.
Önemi de kalmadı
Aslında artık yıl sonu gerçekleşmesi 38 olmuş, 40 ya da 42, pek de önemi kalmadı. Zaten 40’lı oranlar sürpriz değildi ki...
Enflasyonun aylık bazda nasıl seyredeceği, buna göre yıllık oranın hangi düzeyde oluşacağı aylar öncesinden belliydi. Bu köşede (28 Mart 2024) henüz iki aylık veriler mevcutken örneğin temmuz sonundaki yıllık oranın yüzde 61.67’ye ineceği tahmininde bulunmuştum. Temmuz sonundaki gerçekleşme de yüzde 61.78 oldu. Aradaki fark yalnızca 0.11 puan.
Yıl sonu tahminim de önceki yazılarımda da belirttiğim gibi yüzde 41-42 arasında.
Yıllık hesaplamadan çıkacak 2023’ün aylık oranları belli olduğuna ve bunların yerine girecek bu yılın oranları da iyi kötü tahmin edildiğine göre yıllık bazda tahmin yapmakta tabii ki bir zorluk yok, zaten bu tahmini herkes yapıyor.
Gerçi TÜİK’in açıklama günlerine işaret edilerek çok önceden “Dezenflasyon şu gün başlayacak” diye adeta müjde verilmişti ya, olsun; siyaseten o kadar da olacaktı, ne diyelim... Benzer açıklamalar halen yapılıyor. Yıllık enflasyonun ağustos sonunda yüzde 50’ye doğru gerileyeceği ifade ediliyor.
Şimdi de faiz falı açılıyor
Merkez Bankası sürekli olarak bir faiz indirimi için yıllık değil aylık enflasyonun seyrinin gözetileceğini söylüyorsa da bir süre sonra mutlaka yıllık orandaki gerileme bir faiz indirimi baskısı yaratacak. Peki yıllık oran nasıl seyredecek ve hangi aşamada bir faiz indirimi söz konusu olabilecek, gelin ona bakalım.
Yıllık enflasyon ağustos sonunda yaklaşık olarak yüzde 52’ye, eylül sonunda yüzde 49’a, ekim sonunda ise yüzde 46’ya inecek.
Her ne kadar faizi, bu faizin uygulanacağı dönem için öngörülen enflasyona göre belirlemek gerekirse de Türkiye enflasyon tutturma özürlü olduğu için pratikte geride kalan enflasyonun dikkate alınması yönündeki alışkanlık devam ediyor. Bu yüzden de aslında öngörülen enflasyonun tutacağına inanılsa çoktan indirilmesi gereken faiz halen yüzde 50’de duruyor. Dolayısıyla yıllık enflasyon yüzde 50’nin epeyce altına inmeden politika faizinde bir indirime gidilmesi “ekonomik” olarak beklenmiyor.
Ancak hep vurgulandığı gibi siyaseten bir karar alınırsa her an her şey olabilir, o gerçeği unutmamak gerek.
Eylül sonunda oluşacak yüzde 49 dolayındaki yıllık enflasyon faizin kıl payı altında kalmış olacak. Enflasyon 49’a indi diye faiz hemen aşağı çekilir mi, sanmıyorum. Bu sanki yangından mal kaçırırcasına gerçekleştirilmiş bir operasyon gibi yorumlanır ve enflasyondaki her düşüşle birlikte diğer koşullar göz önünde bulundurulmadan faiz indirimine gidileceği yönünde bir algı oluşur.
Bu yüzden de yıllık enflasyonla faiz arasındaki farkın biraz açılması beklenir. Örneğin ekim sonunda enflasyon 46’ya inerse ve kasım ayındaki gidişata ilişkin veriler de Merkez Bankası’nca olumlu görülürse kasımda bir indirim olabilir. Zaten finans çevreleri de faiz indirimi için ağırlıkla kasım ayına işaret ediyor.
Dolayısıyla 21 Kasım’daki Para Politikası Kurulu toplantısı önemli. 21 Kasım, faizin indirilmeye başlandığı tarih olabilir.
Ama tutup “Faizi 5 puan, 5 puan artırmıştık, yine aynı şekilde indirelim” şeklinde bir yanlışa düşülürse kasıma kadar beklemenin avantajı bir anda kaybolur gider.