5,3 milyon nüfusu ve 458 milyar dolar ihracatı ile Singapur
Bu hafta dünyanın en küçük fakat en zengin, en güvenli lakin en yasakçı ülkelerinden biri olan Singapur’u masaya yatıracağız. 5,3 milyon nüfusu ile Türkiye’nin yaklaşık iki katı ihracatı yapabilen, bölgesinin ticaret merkezi konumundaki küçük bir ada ve şehir devleti olan Singapur, inanıyorum ki tüm okuyucularımızın ilgisini çekecek.
Her zamanki gibi öncelikle ülkenin sosyal göstergelerine bakalım. 5,3 milyon nüfusa sahip Singapur dünyanın en küçük ülkelerinden biri. Nüfusun %76’sını Çinliler, %15’ini Malaylar, %7,4’ünü de Hintliler oluşturmakta. Devletin tüm yeni doğum teşviklerine karşı nüfus artış oranı %1,1’lerde ve hala hedeflenen seviyenin çok altında. Ülkede İngilizce, Malay, Mandarin ve Tamil olmak üzere dört resmi dil konuşulmakta.
Kısa seyahatlerde Türkiye’den vize istemiyor
Türk Hava Yolları ile İstanbul’dan Singapur’a haftanın her günü yaklaşık 10.5 saatlik direk uçuşla ulaşabilirsiniz. Singapur ile aramızda beş saatlik zaman farkı var ve Singapur Türk vatandaşları için bir aydan kısa seyahatlerde ülkeye girişte vize istememekte. Bu zamana kadar yaptığımız ziyaretlerde güvenlikle ilgili hiçbir problem yaşamadık. Yukarıda da söylediğim gibi dünyanın en güvenli ülkelerinden biri. Ülkede uygulanan yasakları gitmeden önce incelemenizi öneririm. Ülkede uygulanan yasakları okuduğunuzda eminim sizde şaşıracaksınız. Mesela Singapur’a giderken yanınıza sakın sakız almayın. Aksi takdirde başınız ağrıyacaktır. Ülkede sakız çiğnemek, yere tükürmek, çevreyi kirletmek, sigara içmek, çiçek kopartmak, kuş beslemek, evli çiftlerin iki evinin olması, yabancıların ev alması, evde çıplak dolaşmak, korna çalmak ve bağırmak yasak. Bu yasaklara uymayanlara da ciddi cezalar uygulandığı söyleniyor.
1965 yılında tam bağımsız cumhuriyet statüsüne kavuştu
Kısaca yakın tarihine bakacak olursak; Singapur 1819’dan itibaren İngiliz sömürgesi altına girmiş ve bu süreçte İngiltere, Çin ve Hindistan arasında önemli bir liman kenti olmuş. Uzun seneler İngiliz himayesi altında olan Singapur İkinci Dünya Savaşı sonrası Japonya’nın kontrolüne geçmiş. 1963 yılında ise İngilizlerin etkisiyle Malezya Konfederasyonu’na katılmış. Singapur’un efsanevi lideri Lee Kuan Yew ülkesini Malezya Konfederasyonu’ndan çıkarmış ve Singapur’u 9 Ağustos 1965 yılında tam bağımsız cumhuriyet statüsüne kavuşturmuş.
Bu kısa tarihini anlatmamın nedeni Singapur’un kültürel ve ekonomik gelişiminin nedenlerini daha iyi anlatabilmek. Ülkenin 19. yüzyılın başından bu yana deniz ticaretinde kazanmış olduğu deneyim, coğrafi konumu, doğal limanı sayesinde Singapur bugün Uzakdoğu’nun en büyük deniz ticaret merkezlerinden birisi haline gelmiş.
Japonya ile birlikte dünyanın en güçlü pasaportuna sahipler
Singapur vatandaşlarına “dünyanın en avantajlı’’ pasaportunu sağlayan ülkelerden biri. Singapur vatandaşları 170’den fazla ülkeye vizesiz seyahat edebiliyor. Avrupa Birliği ülkeleri, ABD, Kanada gibi vize işlemleri çok meşakkatli ülkelere dahi vizesiz ya da kapıda vize uygulaması ile girebiliyorlar.
Önemli bir ticaret merkezi konumunda
Singapur bugün bölgesi için önemli bir ticaret ve finans merkezi konumunda. Ülke ekonomisinin gelişmişliğini sadece ülkenin transit ihracat kabiliyetine bağlamak Singapur için haksızlık olabilir. Singapur ekonomisinin %73,5’ini hizmetler sektörü, %26,5’ini sanayi sektörü oluşturmakta. Ülke sanayisinde elektronik, petrokimya, biyomedikal, hassas mühendislik ve ulaşım mühendisliği sırası ile başı çekmekte.
Singapur’un herhangi maden kaynağı bulunmuyor. Tüm enerji ihtiyacı da ithalata dayalı. Hatta su ihtiyacını bile büyük ölçüde Malezya’dan karşılamakta ve tarımda da dışa bağımlı.
Singapur’un en önemli özelliği Asya-Pasifik bölgesinde ve özellikle Güney Doğu Asya’da önemli bir ticaret merkezi konumunda olması. ABD ve AB gibi dünyanın gelişmiş ekonomilerinin yanında, bölgesinde Japonya, Malezya, Endonezya, Çin, Hindistan, Tayvan gibi ülkelerle de güçlü ekonomik ve ticari bağları Singapur’u bölgesinde önemli bir ticari ülke konumuna getirmiş. Bu nedenle ihracatçılarımızın Singapur’u alım gücü yüksek bir pazar olmasının yanında, çevre ülkelere de açılabilecekleri bir geçiş kapısı olarak düşünmeleri gerekir.
Singapur Dış Ticareti ve Serbest Ticaret Anlaşmaları
Singapur dış ticaret politikaları bakımından incelendiğinde dünyadaki en liberal ülkelerden biri. Uluslararası ticarette önemli bir faktör olan pazara giriş engelleri bakımından Singapur dünyadaki en serbest ülkeler arasında yer alıyor. Bunun yanında ‘’Economic Intelligence Unit’’ tarafından dünyada ticaret yapabilecek en uygun ülkeler arasında sayılan Singapur’un ABD, Avusturalya, Çin, Kosta Rika, Hindistan, Japonya, Ürdün, Yeni Zelanda, G. Kore, Panama, Peru, Sri Lanka, Avrupa Birliği, İngiltere, Bahreyn, Kuveyt, Umman, Katar, Sudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri ve ülkemizle serbest ticaret anlaşmaları bulunmakta.
Tarihsel ve bölgesel konumunun yanında yapmış olduğu serbest ticaret anlaşmaları Singapur’un bölgesindeki ticari konumunu ve re-export kabiliyetini güçlendirmekte. Yapmış olduğu ithalatın yaklaşık yarısını; yani yaklaşık Türkiye ihracatına yakınını re-export etmekte.
2021 yılı verilerine baktığımızda Singapur’un 457,8 milyar dolar ihracat ve 407 milyar dolar ithalatla yaklaşık 865 milyar dolar dış ticaret hacmine ulaştığını görüyoruz. Ülkenin dış ticaret fazlası da yaklaşık 51 Milyar Dolar seviyelerinde.
Ülkenin ihracat kalemlerine baktığımızda en fazla ihracat yapılan ürünler elektronik entegre devreler, işlenmiş petrol ürünleri, yarı iletken diskler, ham ve yarı işlenmiş altın, telefon cihazları, turbojetler ve diğer gaz türbinleri, otomatik bilgi işlem makineleri ve bunlara ait birimler olmuş. İhracatında en büyük ticari partneri Çin Halk Cumhuriyeti olurken, sırasıyla Hong Kong, Malezya, ABD, Endonezya, Tayvan, G. Kore, Japonya, Vietnam ve Tayland diğer en fazla ihracat yaptığı ülkeler olarak sıralanmış.
Singapur’un ithalat kalemlerine baktığımızda da hemen hemen aynı ürünleri görüyoruz. Bunun en büyük nedeni, yukarıda da söylediğim gibi ithal ettiği ürünlerin büyük bir kısmını tekrar ihraç etmesi.
Türkiye-Singapur arasında ticari ilişki
Singapur Asya-Pasifik bölgesinde dış ticaret fazlası verdiğimiz ender ülkelerden biri. İki ülke arasındaki ticaret hacmi 2021 yılında 1,3 milyar dolar seviyesine ulaşmış durumda. 2021 yılında ihracatımız %158 oranında artarak 888,5 milyon dolara, ithalatımız ise yaklaşık %32 artarak 395 milyon dolara ulaşmış.
İhracatımızda başlıca ürün grupları demir ve çelik, mineral yakıtlar ve yağlar, mücevherci eşyası olurken, ithalatımızda ana kalemler plastikler ve mamulleri, eczacılık ürünleri ve makinalar, mekanik cihazlar ve aletler, optik, fotoğraf, ölçü, tıbbı alet ve cihazlar, elektrikli makine ve cihazlar olmuş.
Pazar dinamikleri
Asya ülkeleri genel olarak bizim ağırlıklı ticaret yaptığımız Avrupa, Orta Doğu ve Afrika ülkelerinden farklı bir pazar. Burada uzun vadeli iş yapmak için yerel kültüre vakıf olmak, bunun yanında yerel bilgi birikimi ve yerel alışkanlıkları şirketlerimize katmak çok önemli. Söylediğim hususun kolay olmayacağını biliyorum, fakat eğer bu pazarda uzun vadede iyi işler yapmak istiyorsak bu pazarlarda kendi ofislerimizi açmak durumunda kalacağız.
Ülke nüfusuna baktığımızda sırasıyla Çin, Malaya, Hint kökenli ve ticari konumundan dolayı çok sayıda expatın yaşadığını göz önünde bulundurmamız gerekir. Singapur pazarı nüfus olarak az fakat alım gücü ve ticaret hacmi olarak büyük bir pazar. Özellikle tüketim ürünlerinde ithalata dayalı bir yapısı var. Hemen hemen tüm tüketim ürünlerinde gümrük vergisi yüzde sıfır olarak uygulanmakta ve bu nedenle ülkede Avrupalı ve Amerikalı birçok markayı raflarda görebilirsiniz. Ürünlerin raf fiyatlarının çok pahalı olması sizi yanıltmasın, rekabetçi ve fiyat odaklı bir pazar. Singapur iç pazarı için modern pazarın (organize perakende) geleneksel pazardan daha etkili olduğunu söyleyebilirim.
İş Kültürü
Bir Asya ülkesi olmasına rağmen, iş yapış şekilleri ve ciddiyetleri Avrupalı ülkeler gibi. İş görüşmeleri açık ve iş odaklı bir yaklaşım ile yapılmakta. Karşılıklı saygı ve güven ortamının tesis edilmesi orta-uzun vadeli ticari ilişki için çok önemli. Görüşmeniz öncesi muhakkak randevu almanızı ve toplantı zamanına dikkat etmenizi şiddetle öneririm. Abartılı hediyelerden uzak durmanızı ve kurumsal firmalarda muhataplarınıza hediye götürmemenizi tavsiye ederim. İngilizce ülkenin resmi dili olduğundan görüşmelerde yanınızda tercüman bulundurmanıza gerek yoktur.
Kısa bir analiz
Resmin bütününü görmeye çalışmadan, bir-iki tikelden tüme varılarak yapılan analizlere ve bu analizler neticesinde dayandırılan ‘’onlar çok başarılı, aslında biz başarılı değiliz’’ gibi temelsiz tespitlere katılmadığımı belirtmek isterim. Tabi ki her ülkenin tarihsel gelişimi, coğrafi pozisyonu, çevre ülkelerle geliştirdiği ekonomi-politik ilişkileri ve hatta sanat, edebiyat, felsefe gibi konulardaki kültürel gelişimin o ülkenin ekonomisini ve gelişmişliğini belirleyen farklı etkenlerin göz önünde bulundurulması taraftarıyım. Bu sayede resmin bütünü görebilir, tez ve antitezlerle iyi bir senteze varabiliriz.
Nüfus olarak on altıda birimiz, yüzölçümü olarak yüzde birimiz olan Singapur neredeyse iki katımız tutarında ihracat yapıyor. En önemli nedeni yukarıda da belirttiğim gibi bölgesinin Hong Kong ile birlikte ticaret merkezi konumunda olması. Dünyaya baktığımızda; Latin Amerika’da Panama, Avrupa’da Hollanda, Orta Doğu’da Dubai, Uzak Doğu’da Singapur ve Hong Kong bölgelerinin ticaret merkezleri olduğunu görürüz. Bu konumları sayesinde, dünyanın farklı bölgelerinden ithal ettikleri ürünleri çevre ülkelere ihraç edip, ülke ekonomilerine önemli katkıda bulunabiliyorlar.
Peki, 58 ülkeye 4 saatlik uçuş mesafesinde olan ve yine 58 ülkeye kara nakliyesi kabiliyeti olan ülkemiz neden re-export enstrümanını kullanamıyor? Avrupa, Orta Asya, Orta Doğu ve Kuzey Afrika bölgeleri için ticaret merkezi konumunda olma imkânı olan, üç tarafı denizlerle çevrili olan ülkemiz transit ihracatta neden başarılı olamıyor?
Hâlbuki 21. Yüzyılda dünya gözümüzün önünde laboratuvar gibi çalışıyor. Hollanda, Singapur, Dubai (BAE), Panama, Hong Kong re-export konusunda nasıl bu kadar başarılı olmuş, bunu farklı disiplinlerin yardımıyla öğrenebilir, ülke olarak transit ihracatta nasıl yeni bir hikâye yazabiliriz bunun yolunu belirleyebiliriz.
Ben burada üzülerek taşı yine kendi mahallemin penceresine, yani iş dünyasına ve sivil toplum kuruluşlarına atacağım. Ne yazık ki genelde STK’lar günceli gündemi yapan bir anlayışla işlerini yapmaya çalışıyor. Bölgemizde o kadar kriz ve kaos yaşıyoruz ki belki bunun bir tezahürü. Aynı sarmalın etrafında dönen konular; kur, faiz, enflasyon, işsizlik… Fakat tüm bu süreçlere rağmen STK’larımızın bir yandan da ısrarla kavram, bilgi ve rapor üretmeleri gerekir. Her ortamda söylüyorum Ticaret Bakanlığı’nın hazırlamış olduğu ülke ve sektör raporlarının çok daha iyi ve nitelikli olduğunu düşünüyorum. Hâlbuki ihracatçı birliklerimizin çok daha iyi ve kaliteli raporlar hazırlaması gerekir.
Hülasa, şirketlerin sivil toplum örgütlerinde bulunan temsilcilerinden bu yönde isteklerini iletmeleri, üyesi oldukları STK’ları zorlamaları bu yolda atılacak ilk adımlardan biri. Üye firmaların artık sadece çalıştaylara, firma ziyaretlerine, sosyal medya paylaşımları ile yetinmemeleri, daha nitelikli çalışmaları istemeleri gerekiyor. İhracatçı birliklerimizden de ülke ve sektör raporlarının yanında, Türkiye ihracatını etkileyebilecek konularda da bilgi üretmelerini, önümüzdeki risk ve fırsatları belirlemeleri ve bu yönde orta-uzun vadede planlar yapmalarını bekliyoruz. Kuşak yol projesi, RCEP Anlaşması, Transit ihracat, Türkiye’nin ihracat stratejisi gibi konularda bilgi üretilmesi, kavramlar oluşturması, kamu ve üniversitelerle işbirliği yapması Türkiye ihracatının rotası için çok ama çok önemli.
Neler Yapılmalı
- Türkiye ihracatının Asya-Pasifik stratejisi oluşturulmalı ve bir ekosistem içinde ve programlı olarak bölgeye ve ülkelere yaklaşılmalı.
- Bu stratejinin ilk ayağı bilgi üretimi. İhracatçı birliklerimiz nitelikli ülke ve sektör raporları hazırlamalı. Pazarın trendleri, alışkanlıkları, potansiyeli, mevcut rakipleri ile alakalı pazar araştırma raporlarının hazırlanması ve firmalarla paylaşılması önemli.
- Bunun yanında Asya-Pasifik bölgesi özelinde RCEP anlaşması ve Kuşak Yol Projesi üzerine raporlar hazırlanmalı ülkemiz ihracatının önündeki risk ve fırsatlar zamanında ortaya konulmalı.
- Singapur fuar konusunda bölgesinin önemli bir ülkesi. Bu ülkede milli katılım organizasyonları ile fuarlara katılmak ve fuarla eş zamanlı satın alma heyetleri organize etmek firmalarımız için önemli bir adım olacaktır.
- Bunun yanında Ticaret Bakanlığımızın destekleriyle Singapur’a yönelik yapılacak URGE projeleri ile pazarlama aktiviteleri desteklenebilir.
- Bütün bu çalışmaların yanında firmaların bu ülke ve bölgeye bireysel ziyaret yapmaları teşvik edilmeli. Bu seyahatlerle ilgili Ticaret Bakanlığımızın önemli destekleri bulunuyor.
- TİM ve ihracatçı birlikleri özel nitelikli satın alma programlarıyla ülkedeki büyük zincirleri ülkemize getirip, ihracatçımız ile buluşturulmalı.
- Bir kişi olan Ticari Müşavirlik kadrosu artırılmalı ve yerel personellerle bu kadrolar güçlendirilmeli. Hatta belki bu konuda özel sektör de destek olmalı ve yapılar daha da güçlendirilmeli.