40’ıncı yılında DÜNYA’nın enerjisi
DÜNYA 40. Kuruluş Yıldönümü nedeniyle 2 Mart 2020’de yayınladığı özel sayı ekonomi aktörlerinin yoğun ilgisiyle karşılaştı. Duygulandık, gurur duyduk. Benim de meslek hayatımın en uzun bölümü DÜNYA’da geçmiş. 2001-2008 dönemindeki yedi yıllık çalışmanın üzerine, 2012’den bu yana geçen sekiz yılı da eklediğimizde tam 15 yıl ediyor.
DÜNYA Yayın Grubu’nda ilk kez 2001 yazında ekonomik krizin tam ortasında işe başlamıştım. Beni çağıran kişi, bugünkü köşe yazarlarımızdan İsmet Özkul idi. İlk görevim Dünya Online Haber Müdürlüğüydü.
İlk işe girişim, gazeteyle yaptığım üçüncü denemenin sonucuydu. İlk iş görüşmemi Para Dergisi’nden ayrıldığımda, 1997 yılında Osman Arolat ile yapmıştım. Aslında randevuyu aldıktan sonra başka bir iş bulmuş, buna rağmen yüz yüze tanışıp teşekkür etmek üzere gitmiştim, Globus DÜNYA Basınevi binasına, Osman Abi’nin yanına.
Tesadüf ki, o tarihte DÜNYA’dan erken davranıp beni işe alanlar da hiç yabancımız değiller. Biri bugünkü Genel Yayın Yönetmenimiz Ömer Türkdönmez (O dönemde Hürriyet Dergi Grubu’ndaki Ekonomist’in Genel Yayın Müdürüydü), diğeri ise şu sıralarda okurlarımıza büyük bir gururla duyurduğumuz Ansiklopedik Ekonomi ve İş Dünyası Sözlüğü’nü hazırlayan Faruk Türkoğlu (Yanılmıyorsam o dönemde Ekonomist ve Capital dergilerinin koordinatörüydü) idi.
İkinci iş görüşmemde karşımdaki kişi, DÜNYA’nın kurucusu Nezih Demirkent idi. Yıl 1999 ya da 2000 yılı olmalı. Gazeteler ekonomi sayfalarını ana gazetenin dışına çıkarmaya başlamıştı. DÜNYA da böyle bir şey yapmalı mıydı? Bunu konuşmuştuk kendisiyle. ‘Bir yurt dışı seyahatim var, gidip döneyim, sana haber verelim’ dedi. Bir süre sonra telefonda Nezih Bey’in asistanı projeyi askıya aldıkları bilgisini de içeren teşekkür mesajını iletti.
Bugün olduğu gibi, grupta işe başladığım yıllarda da “Burası bir okul ve ekonomi muhabirliği/gazeteciliği yapan isimlerin çoğu DÜNYA çıkışlıdır” sözünü çok duyardım. Ama ben 1990 yılında ANKA Ajansı adlı başka bir okulda, Nezih Demirkent’in arkadaşı, Cumhuriyet’in 1970’lerdeki efsanevi yayın yönetmeni Oktay Kurtböke’nin yanında işe başlamıştım. Hatta ikisi o sıralarda TGC’de yöneticiydi yanlış hatırlamıyorsam. Ardından beş yıllık ekonomi dergileri ve üç buçuk yıllık Akşam Gazetesi tecrübelerini yaşamış, DÜNYA’ya öyle gelmiştim. Yani ben ‘öğrenip de geldim’ diyebiliyordum kendi kendime.
Ama bugün baktığımda durum farklı. Çünkü DÜNYA Grubu’nda geçirdiğim 15 yıl, meslek hayatımın yarısından fazlası ediyor. Yani buraya geldiğimde çıkınımdaki bazı bilgileri DÜNYA’daki çalışmalarımda kullandım elbette. Ama DÜNYA’daki çalışma sürem boyunca öğrendiklerim, tüm öğrendiklerim içinde çok ağırlıklı bir yer tutuyor artık. Bu yüzden artık kendime tam bir DÜNYALI dememde sakınca yok herhalde.
DÜNYA’da halen devam eden ikinci dönemim, Aralık 2012’de enerji sayfası ile başlamıştı. O tarihlerde neden bir enerji sayfası açmamız gerektiğini anlatırken, “Enerji sektörü serbestleşiyor, kendisi dönüşürken diğer sektörleri de dönüştürecek, çünkü enerji sabit bir maliyet kalemi olmaktan çıkıp, iyi yönetilmesi gereken bir maliyet kalemine dönüşüyor” diyordum. Ve o dönemki yayın yönetmenimiz, şimdiki Yönetim Kurulu Başkanımız Hakan Güldağ da hatırlayacaktır belki, “Buna öncülük etmek DÜNYA’ya yakışır. Göreceksiniz, en geç iki yıl sonra başka gazeteler de enerji sayfaları, köşeleri açacak” demiştim. O kadar beklemeye gerek kalmadı, beş-altı ay sonra birkaç gazetede daha meslektaşlarımızın enerji sayfaları açtıklarını gördük.
Evet DÜNYA bir okul, bir öncü. Ve enerji sayfası ile bu öncülüğe katkı yapmış olmak da ayrı bir keyif. DÜNYA’nın enerjisi herkese yeter!