40 yıldır DÜNYA sahnesindeki gazete: İhtiyaç bizi var etti, biz de işimizi yaptık

Rüştü BOZKURT
Rüştü BOZKURT BUZDAĞININ DİBİ

DÜNYA kapsayıcı ve katılımcı bir anlayışla bütün paydaşlarının görüşlerini alarak, birikimlerini değerlendirerek var olmanın yol ve yöntemlerini bulmaya yöneldi...

İlk gününden bugüne DÜNYA gazetesinin hem “içinden yaşamış” hem de “mesafeli durmuş” tanıklarından biri olarak gözlemlerimi paylaşacağım. Gözlemlerimi üç ayrı döneme ayırdım: Birincisi, 1960-1980’lı yıllara uzanan yurtiçi ve yurtdışı birikimlerin etkilerine kısaca değineceğim. İkincisi, DÜNYA’nın yelkenine rüzgar dolduran 1980-2000’lı yıllarda olup bitenleri, DÜNYA gazetesine etkileri bağlamında kendi penceremden değerlendireceğim. Üçüncüsü de, 2000’dan bugünü “değişim ve dönüşümlerin” temel dinamikleri hakkında öznel değerlendirmelerimi paylaşacağım.

Kızıl Kraliçe etkisi

Lewiss Caroll’un Alice Harikalar Diyarında adlı romanında Kızıl Kraliçe Alice’nin elinden tutar, hızla koşmaya başlar. Alice bir süre sonra bakar ki, onca koşuşturmaya karşın bir yere gittikleri yok, hep aynı yerdeler. Alice durumu Kızıl Kraliçe’ye sorar. Aldığı yanıt, “Bütün koşuşturmamız, gayretimiz yerimizi korumak için. Bir yere varmak istiyorsan, hızını artırmalısın!”

1961 Anayasası Kızıl Kraliçe etkisi yarattı: Özgürlükler çok seslilik getirdi. Devlet Planlama Teşkilatı( DPT) kaynak yönetmede öngörme ve önlem alma disiplini açısından atılmış önemli adımlardan biriydi. Yasama, yürütme ve yargıda yeni kurumlar oluşturuldu. Hak ve özgürlükler açısından Anayasa Mahkemesi umut ve güveni artırdı; toplumun çeşitli kesimlerinin taleplerini ifade etmelerinin yollarını açtı.

Zamanın ruhu, ülke sorunlarını değişik boyutlarıyla tartışma iklimi yarattı. YÖN Dergisi ve kurucusu Doğan Avcıoğlu’nun Türkiye’nin Düzeni kitabı ekonomi tartışmalarını yaygınlaştırdı, yoğunlaştırdı ve derinleştirdi.

Ali Gevgili’nin ekonomi-odaklı köşe yazıları, ekonominin toplumsal yaşama etkisi hakkında farkındalıkları artırdı. Siyasi yaşamda Türkiye İş Partisi (TİP), siyasi tartışmalar kadar, özellikle bütçe tartışmalarında getirdiği analitik düzey ile ekonomi ile yurttaş etkileşiminin toplumsallaşmasında çok değerli katkılar yaptı. Toplumun çeşitli kesimleri hareketlendi.

Bugünün penceresinden baktığımızda, plan uygulamalarının ciddiye alındığı Cumhuriyet Dönemi’nin 27 yılında sanayimiz ortalama yüzde 9,5 gibi yüksek düzeyde büyüme yarattı; geçmişten ders alarak daha sağlıklı gelecek inşa etmek olan “tarih bilincini” yükseltmek isteyenler not edilen büyüme konusunu değişik açılardan analiz ederek zihinlerini netleştirmeli.

Kapsayıcı kurumlar ve toplumsal hareketlenmeden çıkarları bozulanlar 12 Eylül 1971’de “uyarı” yaptı; ortam yaratılarak 1980 darbesiyle Kızıl Kraliçe Etkisi “durduruldu.” Ülkemiz özelinde bu gelişmeler yaşanırken, Sovyetler Birliği ile Batı’nın teknoloji yarışı özellikle 1974 yılındaki “petrol krizi” etkisiyle ticarileştirme sürecini hızlandırdı; 1969 yılında elektronik programlamanın başlamasıyla da ekonominin örgütlenmesinde “yeni arayışlar” hızını artırdı. Ayrıntısına burada daha fazla giremeyeceğimiz yeni eğilimler ve dönemsel olgular “ekonomi tartışmalarını” toplumların gündeminde ilk sıralara yerleştirdi. Küreselleşme süreci hızlandı; “özelleştirmeleri ve piyasa sistemini” fetiş haline getirenlerin sesleri yükseldi. Bütün bu gelişmeler ülkemizdeki siyasetçileri, bürokrasideki yetkileri, entelektüelleri, medya çalışanlarını ve halkın önemli bir bölümünü de etkiledi. Toplumsal anlamdaki bu yeni arayış bir ihtisas gazetesi olarak DÜNYA’nın yayınlanmasının arka planını oluşturdu.

DÜNYA gazetesinin ekonomi-odaklı ihtisas gazetesine dönüştürülmesinin arka planında 1970’lı yılların sonlarında Hürriyet gazetesi yöneticilerinin tartışmaları var. Ekonominin toplumsal tartışma gündeminde ön sıralara tırmanışını gözleyen Hürriyet gazetesi yöneticileri, İhsan Altınel’den alınan siyasi gazete içerikli DÜNYA’yı yeni bir içerikle yayınlanma arayışını hızlandırdı. Nezih Demirkent’in desteklediği araştırmaları ağırlıklı olarak Cahit Düzel üstlendi. Fikir iyice olgunlaştığı aşamada Nezih Demirkent Hürriyet Genel Yayın Müdürlüğü görevini bıraktı.

Neo-liberal yeniden yapılanma

Hürriyet’ deki tartışmalar “ekonomi-odaklı ihtisas gazetesi” yayınlama fikrini olgunlaştırmıştı ama ne yapılacağı konusunda net bir program yoktu. Nezih Demirkent gazeteyi hızla ekonomi-odaklı hale getirdi. Neo-liberal yeniden yapılanma sürecinin aşağıda özetle değinilen eğilimlerinin rüzgarından yararlandı: Sovyetler Birliği ve oluşturduğu blok teknoloji ve ekonomik refah yarışını yitiriyordu; sistemin gerilemesi neo- liberal yeniden yapılanmayı dünya gündeminin ilk sıralarına taşıdı.

Özellikle 1969’daki elektronik programlamanın kullanmaya başlanması Endüstri 3.0’ın başlangıcı oldu, ekonomideki örgütlenmelerin bağlantı, iletişim ve işbirlikleri yapısı hızla dönüşmeye başladı.

ABD’de Reagan ve İngiltere’de Thatcher’in her şeyi özelleştirme politikaları yaygın bir ideolojik algı yarattı; bütün ülkelerde taraftarları oluştu; ülkemizde de Özal oluşumun liderliğini üstlendi.

Yeni yapılanma, “ucuz-emek odaklı üretim alanlarının” gelişmekte olan ülkelere, ülkelerinde gelişmiş bölgelerinden daha geri kalmış bölgelerine göçünü, yeni bir üretim hiyerarşi oluşmasını hızlandırdı.

Türkiye’de Cumhuriyet Dönemi’nin ilk yıllarında başlayan “ithal ikameci üretim politikaları” terkedildi; ihracatı özendiren yeni teşvik politikaları, ithal-ikameci yapıdaki iş yerlerini küresel rekabete açtı; bu açılım sorunları artırdığı gibi yeni üretim yapılanması ihtiyacını da beraber getirdi.

Son çözümlemede, birçok ülkede olduğu gibi ülkemizde de “geçim örgütlenmesinin yeniden yapılanması” toplumun bütün kesimlerini etkilemişti. Küçük ve orta ölçek işyerlerinin Anadolu’ya yayılması DÜNYA gazetesi için çok önemli potansiyeller oluşturdu. Bir ihtisas gazetesi olarak DÜNYA gazetesi, herkese eşit mesafede durdu; bir büyük grubu temsil etmedi. Bölge temsilcileri ile ülkenin derinliklerinde bütün iş dünyasına dokundu. Abone- tabanlı olması nedeniyle herkesin elinin menziline ulaştırıldı. İş insanlarıyla yapılan toplantılarla interaktif gazetecilik yapıldı. Haberlerle iş dünyasına dokunma kadar, sektör ekleri ile alan sorunları derli toplu paylaşıldı. Böylece, iş dünyasının sesi olduğu gibi, özellikle küçük ve orta ölçekli işletmelerin (KOBİ) sözcüsü de oldu. Siyasi irade, bürokrasi, iş dünyası ve iş insanlarına eşit mesafede durması, DÜNYA gazetesini itibarlı bir yayın organı haline getirdi.

Yeni bir dünya kuruluyor

İnsanlık tarihinde her zaman yeni oluşumlar yaşanır; yeni dünyalar kurulur; bireyler, topluluklar ve toplumlar da o dünya içinde hak ettikleri yeri alır.

Dünya genelinde bilim ve teknolojik alanındaki gelişmeler 2000’lı yıllarda geçim örgütlenmesinde alt üst oluşlar yaratıyor; yeni bir dünyanın oluşumu hızlanıyor. Kurulan yeni dünyanın birkaç belirleyici özelliğini paylaşarak, DÜNYA gazetesinin geleceğin inşasında nasıl konumlanmak istediğine değinelim:

Neo-Liberal yeniden yapılanma, ekonomide gelir eşitsizlikleri yarattı; internet ekonomisinin verimlilikler üzerindeki etkileri sorgulanmaya başlandı. Tarihin sonu gelmediğini herkes yaşayarak öğrendi.

Çin başta olmak üzere yeni ekonomik güç merkezlerinin oluşması, neo-liberal anlayışın şampiyonlarını ilkelerinden uzaklaştırdı; “korumacılık eğilimlerinin” güç kazandı.

Özellikle 5G gibi mobil iletişimdeki yeni bağlantı, iletişim ve işbirlikleri potansiyellerinin “rekabet gücünü” etkileme olasılıkları, uluslararası planda ve ülke ekonomilerinde yeniden yapılandırılma ihtiyacını artırdı; sorunları ve çözüm arayışları yeni gündemler oluşturdu.

Medyada yazılı iletişim kadar görsel iletişim ve sosyal medya kanları da yeni yapı ve işlevlerin neler olması gerektiğini sorgulama ihtiyacı da arttı.

Yapay zeka gelişmeleri ve otonom uygulamaların ekonomide ilk kez teknolojinin insanın yerini almasının önünü açtı; işsizlikten toplam kaynak verimliliğine, rekabet gücü yaratmadan birikim yeteneklerini korumaya bir dizi yeni ekonomik yaklaşım ihtiyacını tartışma gündemine taşıdı.

DÜNYA gazetesi, küresel ölçekte değişen ekonomik koşulları dikkate alarak, 2000’lı yıllarda güçlenen eğilimlere göre yeniden yapılanma sorunlarıyla yüzleşti: Geçmişten bugüne gelen ve geçerli olan değerlerini koruyarak geleceğini inşa etmeye yöneldi. Yeni ihtiyaçların gerektirdiği donanımlara sahip olmayı, okuyucunun işini kolaylaştırmaya yönelik yetkinliklerini sorguladı. Yeni içerikler, yeni bağlantılar, yeni işbirlikleri oluşturma stratejisini benimsedi. Kapsayıcı ve katılımcı bir anlayışla bütün paydaşlarının görüşlerini alarak, birikimlerini değerlendirerek var olmanın yol ve yöntemlerini bulmaya yöneldi… Anibal’ın sözleri rehber oldu: Yeni koşullarda, ya yeni bir yol bulacağız, ya da yeni bir yol açacağız!

DÜNYA gazetesi kurulmakta olan yeni dünyada bütün paydaşlarıyla birlikte yeni çözümler ararken, “Aklın olduğu yerde çare tükenmez” ilkesine inanıyor.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar