24 Ocak kararları 40 yaşında
İktisat tarihini öğrenmek sizin sadece geçmişi bilmenizi sağlamaz, aynı zamanda bugünü doğru analiz etmenizi, geleceği de öngörmenizi sağlar. Son yıllarda iktisat eğitiminde iktisat tarihi dersleri seçili hale getirildi. Birçok iktisat bölümünde iktisat tarihi anabilim dalında öğretim üyesi bile yok. Üniversite yönetimleri çoğunlukla (rektöründen bölüm başkanına) artık liyakate göre değil, ahbap, çavuş ya da siyasal kimliğe göre atandığı için akademik kaygılar, eğitim kalitesi gibi konular göz ardı edilmekte. Sonuç da iktisat bölümleri boş kalmakta, mezun öğrenciler de işsizlik oranı ciddi boyutlara yükselmekte. İktisat eğitimde hava bu olunca Türkiye Cumhuriyeti tarihini 2002 de başlatanlara karşı duyarsız kalınabilmekte, uygulanan iktisat politikaları da sanki uzaydan gönderilmiş gibi sunulabilmekte.
Cumhuriyet dönemi iktisat tarihinde keskin dönüşlerin yaşandığı yıllar oldu. 24 Ocak 1980 kararları da böyle bir keskin dönüşün tarihidir. Kararların alındığı dönemde Başbakan Süleyman Demirel’di, Adalet Partisi azınlık hükümeti, Başbakanlık ve Devlet Planlama Teşkilatı (DPT) Müsteşarı Turgut Özal’ın çizdiği rotada bu kararları aldı. Kararlar sertti, öyle de olmak zorundaydı, çünkü halk çay, şeker, tüp kuyruklarında saatler geçiriyordu. Hatırlıyorum 1980 yılının şubat ayında Ankara’da Milli Kütüphane’de dönem ödevimi eldiven ve palto ile hazırlamıştım, çünkü yakıt olmadığı için kalorifer yanmıyordu.
24 Ocak kararları, özünde ekonomiyi rekabete açmayı hedefleyen, bunun için fiyatların piyasada belirlenmesini sağlamaya yönelik yapısal dönüşüm amaçlı kararlardı. Fiyat serbestliği sadece mal fiyatlarını değil, emek fiyatını (ücret) ve paranın fiyatını (faiz) da kapsıyordu. Yapısal dönüşümün altında iki teorik yaklaşım yatmaktaydı. Bunlar ihracata yönelik büyüme ve finansal serbestleşmeydi.
24 Ocak kararlarının uygulanmasına büyük bir devalüasyon ile başlandı. Kararlarla 1 dolar 47,10 TL’den 70 TL’ye yükseltildi. Kamu İktisadi Teşekküllerinin (KİT) ürettikleri ürünlerin fiyatları artırılarak, şok bir tedavi yöntemi izlendi. Bundan dolayı da yıl sonunda enflasyon oranı yüzde 107,2’ye ulaştı. Bu acı reçetenin sonrasında çay da, şeker de bulunur hale geldi.
24 Ocak 1980 kararlarının altında ideolojik ve kuramsal temeller vardı. Kuramsal temelin adı monetarizm, ideolojik tercihte liberalizmdi. Bu temelden hareketle kararlar, pragmatik çözümler üretmesi nedeniyle ekonomide hızla sonuç aldı. Uygulama basitti; sorunu belirle ve çözüm üret. Bu yapılırken ortaya çıkabilecek karşı çıkışlar 12 Eylül darbesi ile bertaraf edildi. İşçi sendikaları kapatıldığı için 24 Ocak kararları ile birlikte sosyal devletin yıkılmasına yönelik uygulamalar kolayca yapılabildi. Ülke rekabete açılırken kurallar göz ardı edildiği için kararların hemen sonrasında “banker krizi” yaşandı.
2001 krizi sonrası alınan kararlar aslında 24 Ocak kararlarının devamı, onun yapamadıklarını yapmaya yöneliktir. O tarihte başlayıp sonrasında çeşitli açılımlarla devam eden finansal serbestleşme adeta bu gün yaşadığımız krizi satın almamıza da neden oldu.
40 yılını dolduran kararların günahı çok. Ancak ülkeyi ihracata yönelik büyüme modeline geçirmesi, rekabeti telaffuz edilir hale getirmesi, AB ile gümrük birliğinin yolunu açması da sevapları olarak sayılabilir. Önerim bugünü anlamak için geçmişi anlamak gerektiği anlayışı ile okuma yapılması.