24 Aralık’a daha çok var!

Alaattin AKTAŞ
Alaattin AKTAŞ EKO ANALİZ

✔ Merkez Bankası'nın faiz tavanı yüzde 15, fiili faiz ise yüzde 14.97. Yani Merkez'in elinde kala kala 0.03 puanlık bir marj kaldı.

✔ Döviz artmaya devam ederse buna karşı elde ne tank var, ne top; Merkez Bankası küçücük bir çakıya sahip!

✔ Bir sonraki PPK toplantısı 24 Aralık'ta. Ya bu tarihe kadar idare edilecek ya olağanüstü bir toplantıyla faiz artırılacak ya da politika faizinin tanımı değişecek.

Merkez Bankası 19 Kasım’daki Para Politikası Kurulu toplantısında elbette esnetilemez olmayan ama en azından bir süreliğine kendisini bağlayan bir karar aldı. Fonlama, artık politika faizi olan haftalık repo ihalesi üstünden yapılacaktı ve bu fonlama kanalının faizi de yüzde 15 olarak belirlenmişti.

İyi güzeldi de, hep vurguladığımız gibi fiili faizi gösteren ortalama fonlama maliyeti zaten 19 Kasım’da yüzde 14.87 düzeyindeydi.

Yani Merkez Bankası “Ben fiilen uygulanmakta olan ve yüzde 14.87 düzeyinde bulunan faizi yüzde 15’e çıkardım” demiş oluyordu.

Bir yanda “Ben piyasayı yüzde 15 faizle fonlayacağım” sözü, diğer yanda 0.13 puanlık bir hareket alanı...

Üstelik bu hareket alanı öyle birkaç gün sonra genişletilebilecek bir alan da değil ki.

Para Politikası Kurulu’nun bir sonraki toplantısı 24 Aralık’ta. Yani neredeyse bir ay var.

Ortalama yüzde 14.97’ye çıktı

Üstelik 19 Kasım’da yüzde 14.87 düzeyinde olan ortalama fonlama maliyeti de geride kaldı. Oran, 24 Kasım itibarıyla yüzde 14.97’ye çıktı. Yani yüzde 15’e gelindi gelinecek.

Mevcut durumda politika faizi yüzde 15, aynı şekilde gecelik borç verme faizi de. Ancak gecelik borç verme faizi yarından itibaren yüzde 16.50 olacak. Yine mevcut durumda geç likidite penceresi faizi de yüzde 19.50.

Ne var ki yeni bir kararla 19 Kasım’daki “Piyasayı haftalık repo yoluyla fonlayacağım” kararı değiştirilmediği takdirde 24 Aralık’a kadar yüzde 15’in üstüne çıkılamayacak.

Faizin artırılacağının işareti verildiğinde hızla gerileyen, faiz kararı açıklandıktan sonra bir miktar daha düşen döviz kuru yeniden artışa geçti. İşte dolar yeniden 8, euro da 9.50 dolayına gelmiş durumda.

Can alıcı soru şu; dövizdeki artış giderek hızlanırsa Merkez Bankası ne yapacak?

Merkez Bankası 19 Kasım’da hiç olmazsa kendine biraz alan yaratsa, marj bıraksaydı bu sıkıntılı sürece girilmezdi. Daha önce de yazmıştık; politika faizi çok değil, yüzde 15.25 ya da yüzde 15.50 olarak belirlenmiş olsaydı ne kaybedilirdi ki...

DÖVİZ ARTIYOR ALGISI DA OLUŞUNCA...

Dövizin seyrini tek başına arz ya da talebin boyutu belirlemiyor. O algı yok mu algı!

Faizin artacağının anlaşılması ve doların 7.60’lara düşmesiyle birlikte çevremde elindeki döviz cinsi tasarrufunu bozdurup bu süreçte yüksek seyredecek faizden yararlanmak için TL mevduata yönelenler olmuştu. Dolar 8.50’yi aştığında elindeki dövizi satmayanlar, 7.60’a inildiğinde satışa geçmişti. Çünkü beklenti dövizin bir süre artmayacağı, hatta belki daha da düşeceği yönünde oluşmaya başlamıştı.

Ama bu beklenti başladığıyla kaldı!

Siyasette çok kısa süreli esen ılımlı rüzgarlar birden sert poyraza döndü. Döviz kuruna dönük endişelerin yeniden artmasında bu da bir etkendi tabii ki.

Ekonomik temelli etken ise hiç kuşku yok ki faiz artışının daha önce de ısrarla vurguladığımız gibi yalnızca 0.13 puan olduğu gerçeğiydi ve o marj da birkaç gün içinde kullanılmıştı.

Şimdi dövize yeniden talep oluşuyor, Merkez Bankası’nın elinde ise bu talebe karşı koyabileceği bir silah yok. Ne satılabilecek dövizden söz edilebilir, ne artırılabilecek faizden.

Merkez Bankası’nın bir anlamda köşeye sıkıştığını piyasalar ve vatandaş görmüyor olabilir mi?

Daha birkaç hafta önce “Döviz geriler, en azından bir süre artmaz” şeklinde oluşan algı anında ters yüz oldu ve şimdi dövizin yeniden artış göstereceği kanısı ağır basmaya başladı. Sonuç ortada...

AYNI OPERASYON NİYE FARKLI SONUÇ VERSİN Kİ!

Dün yazdık; özetleyerek tekrardan zarar gelmez. Bunları sık sık tekrarlamalı ki belki gün gelir ders almaya başlarız.

Hem konu yalnızca Merkez Bankası’nın faizde aynı şeyleri deniyor olması da değil. Hemen her konuda birkaç yıl arayla aynı politikaları izleyip aynı operasyonları yapıyor ama her seferinde farklı sonuçlar elde edeceğimizi umuyoruz.

Merkez Bankası 1 Haziran 2018’den geçerli olmak üzere yüzde 8 düzeyindeki haftalık repo ihale faizini fonlama maliyeti olan yüzde 16.50’ye eşitlemeye ve artık politika faizinin haftalık repo olmasına karar verdi. Görünür faiz yüzde 8’den yüzde 16.50’ye çıkarılmıştı ama fiili faizdeki artış sıfırdı.

19 Kasım 2020’ye geldik; bu sefer de görünür faiz yüzde 10.25’ten yüzde 15’e çıkarıldı, ne var ki fiili faiz yüzde 14.87 olduğu için gerçek artış yalnızca 0.13 puan oldu.

2018’de yüzde 16.50 yetersiz kalınca politika faizi iki hamlede yüzde 24’e yükseltilmişti ve dövizdeki artış ancak o zaman durdurulabilmişti.

Peki şimdi ne olacak?

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar