2050’ye kadar ‘yeşil dönüşüm’ için küresel finansman ihtiyacı 110 trilyon dolar

Neslihan GÖKDEMİR AĞAR
Neslihan GÖKDEMİR AĞAR Enerjide İnovasyon

Avrupa Birliği’nin yanı sıra, Japonya ve Güney Kore'nin "yeşil yeni düzen" kavramını temel ekonomik büyüme paradigması olarak benimsediğine dikkat çekilen uluslararası değerlendirmelerde, ABD ve Çin'in de bu eksende önemli adımlar attığı gözleniyor. Küresel ölçekte enerji dönüşümü için 2050'ye kadar 110 trilyon dolar yatırım ihtiyacı bulunuyor. Yapılan araştırmalar, bu yatırımların yüzde 50'den fazlasının 2021-2030 döneminde gerçekleştirilmesi görüşünde.

Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu’nda Türkiye'nin Paris Anlaşması'na taraf olacağını açıklamasının ardından; anlaşma, 6 Ekim 2021'de TBMM'de onaylandı. Anlaşmanın onaylanmasına ilişkin karar, 7 Ekim'de Resmi Gazete'de yayımlanırken, Türkiye'nin Paris Anlaşması'na ilişkin onayı, 11 Ekim 2021'de BM Sekretaryası'na bildirildi. Böylece, onayın sekretaryaya bildirilmesinden sonra Türkiye anlaşmaya taraf olan 192'inci ülke oldu. Bu elbette tarihi bir süreçti.

Uluslararası Enerji Ajansı Başkanı Fatih Birol, Paris Anlaşması'nın Türkiye'de yürürlüğe girmesinin son derece önemli bir adım olduğunu belirterek, şöyle demişti: "Bu adımın Türkiye’nin temiz enerji konusunda daha güçlü ve seri adımlar atmasına vesile olmasını temenni ediyorum. Biz de Uluslararası Enerji Ajansı olarak Türkiye’nin attığı bu adımları ve Paris Anlaşması’nı yürürlüğe koymasını destekliyoruz."

Küresel emisyonların 2030'a kadar en az yüzde 50 azaltılmasının hedeflendiği Paris Anlaşması ile 2050'de ‘net sıfır’ emisyon ekonomisine ulaşılması amaçlanıyor. Bu kapsamda, ülkelerin emisyonlarını azaltmak için atacakları adımlara yönelik ulusal katkı beyanlarını 5 yılda bir güncellemeleri bekleniyor.

Paris Anlaşması'nın kabulünün 5'inci yılında ise ülkelerin bir kısmının güncellediği ulusal katkı beyanlarına göre, emisyonların 2030'a kadar yaklaşık yüzde 13 artması bekleniyor. Bu kapsamda, iklim değişikliğiyle mücadelenin başarıya ulaşabilmesi için anlaşma kapsamındaki taahhütlerin acilen eyleme dönüşmesine ihtiyaç bulunuyor.

Küresel finansman ihtiyacı çok büyük

Uluslararası kaynaklarda, Türkiye'nin enerji dönüşümü için 2030 yılına kadar ihtiyaç duyacağı finansmanın, aynı dönemde yaratılabilecek küresel kaynakların ancak yüzde 0,5'i seviyesinde olduğu belirtiliyor. Türkiye’nin enerji dönüşümüyle, düşük karbonlu ve yüksek katma değerli üretime yönelerek, ihtiyaç duyduğu kaynaklara erişmesi hedefleniyor. Bu stratejinin uygulanabilmesi için hedeflerle uyumlu, orta-uzun vadeli, uygun maliyetli finansman sağlayacak etkin bir yeşil finansman stratejisine ihtiyaç bulunuyor. Diğer yandan yenilenebilir enerjiyi, enerji verimliliğini ve yeni teknolojileri, sanayi, ulaştırma ve binalardaki enerji tüketimiyle bir bütün olarak değerlendiren, bunu finansman kullanıcılarının ihtiyaçlarına uygun yatırım kaynaklarıyla eşleştiren finansman mekanizmalarının ve modellerinin geliştirilmesinin de önemi büyük.

2050'ye kadar 110 trilyon dolar yatırım ihtiyacı bulunuyor

Avrupa Birliği’nin yanı sıra, Japonya ve Güney Kore'nin "yeşil yeni düzen" kavramını temel ekonomik büyüme paradigması olarak benimsediğine dikkat çekilen uluslararası değerlendirmelerde, ABD ve Çin'in de bu eksende önemli adımlar attığına dikkat çekiliyor. Küresel ölçekte enerji dönüşümü için 2050'ye kadar 110 trilyon dolar yatırım ihtiyacının bulunması dikkat çekici. Yapılan araştırmalar, bu yatırımların yüzde 50'den fazlasının 2021-2030 döneminde yapılması gerektiği görüşünde. Geçtiğimiz 20 yıl içinde yenilenebilir enerjinin elektrik üretimi içindeki payı ise yüzde 25’ten yüzde 42’ye ulaştığı kaydediliyor.

Yeşil dönüşümün orta-yüksek teknoloji düzeyindeki sektörlerde üretim, ihracat ve istihdam üzerinde olumlu etkiler yapması; makine, otomotiv, beyaz eşya, eğitim, sağlık, profesyonel hizmetler gibi sektörlerde ise kayda değer istihdam artışı gerçekleşmesi bekleniyor. Enerji sektöründe 2018-2030 döneminde yenilenebilir enerji alanında büyük oranda yeni istihdam yaratılabileceği; enerji verimliliği, elektrifikasyon ve dijitalleşme ile birlikte farklı alanlarda istihdam potansiyelinin de bulunduğu işaret ediliyor.

Tanımlanan dönüşümün gerçekleştirilmesi için Türkiye’nin enerji sektöründeki mevcut yatırım düzeyini iki katına çıkarması bekleniyor. Yeni yatırımların ekonomik ve teknolojik gelişme için fırsat sağlarken finansman gereksinimini de arttırması bekleniyor.

Paris Anlaşması’na taraf olmakla, 2030 ve 2050 yıllarına yönelik emisyon azaltımı taahhüdünde bulunmak, yurtiçinde karbon emisyonlarının fiyatlandırılarak karbon salınımını vergilendirmek Türkiye’nin giderek yaygınlık kazanan uluslararası yeşil dönüşüme dahil olmasını da sağlaması açısından önemli. Bu sayede, AB’nin ithal ürünlere uygulamaya başlayacağı karbon vergisinin etkilerinin hafifleyerek en büyük ihracat pazarımızdaki konumumuzu korumak ve dönüşüm için daha yüksek uluslararası finansman olanaklarına erişmenin mümkün olması olası…

Bir ulusun kaderi, enerjide küresel çatışma ve belirsizlik alanlarını büyütmeye devam ediyor. Dünya sahnesinde, enerjide ‘büyük dönüşüm’ ve iklim değişikliği derken, artık bir ‘enerji savaşı’nın içinden geçiyoruz. Acaba bütün bu gelişmeler, devasa değişim ve çelişkileri de tetikleyecek mi?     

* Yazı, 30 Eylül 2022 tarihinde yayınlanan DÜNYA ENERJİ eki için kaleme alınmıştır.                                                                                                             

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar