2050’de ‘Net Sıfır’ olmanın maliyeti 2030’a kadar yılda 10 milyar dolar
Türkiye’nin bu hafta, Mısır’da devam eden COP27 İklim Zirvesi’nde Ulusal Katkı Beyanı’nı açıklaması bekleniyor. Bu açıklamanın hemen öncesinde Sabancı Üniversitesi İstanbul Politikalar Merkezi çok önemli bir rapor yayımladı.
Türkiye’nin 2050 yılında net sıfır emisyona ulaşabilmesi için 2020- 2030 yılları arasında yapması gereken yatırımları hesaplayan “Türkiye’nin Karbonsuzlaşma Yol Haritası: Sektörel Fayda Maliyet Analizi” raporu bugün COP27’de tanıtılacak.
Rapor, Türkiye’nin 2050 yılında net sıfır olabilmek için gerçekleştirmesi gereken dönüşümün toplam maliyetinin 2030 yılına kadar enerji, ulaşım, binalar, sanayi ve diğer üretici sektörlerde 101 milyar dolar olduğunu ortaya koyuyor. Bu da yılda yaklaşık 10 milyar dolarlık bir maliyet anlamına geliyor.
Emisyonlar yüzde 32, sağlık maliyetleri 42 milyar dolar düşüyor
Türkiye’nin en güncel sera gazı emisyon verisi (2020) kullanılarak çalışılan net sıfır senaryosuna göre, bütün sektörlerde yapılması gereken yatırımlar 171 milyar doları bulurken, aynı yatırımlar özellikle fosil yakıt tüketiminin düşmesi sonucunda 70 milyar dolar kazanç yaratıyor.
Fosil yakıtların kullanımındaki düşüş sağlık maliyetlerinde de 42,1 milyar dolar ek bir azalma getiriyor. Bu dönüşüm sayesinde 1 milyar 350 milyon ton CO2 (karbondioksit) emisyonunun önüne geçiliyor ve Türkiye’nin toplam CO2 emisyonları 2030’da 2018 seviyesinin yüzde 32 altına düşüyor.
Hesaplara göre iklim kriziyle mücadele için gerekli dönüşüm için en önemli sektör olan elektrik sektöründe yapılması gereken yatırım 2030’a kadar 36,5 milyar doları bulurken, kömür ve doğal gaz tüketiminin azalması sayesinde bu maliyet 29 milyara düşüyor.
Ulaşım sektöründe ise demiryoluna ve elektrikli araçlara geçiş için gerekli maliyet 12,5 milyar dolar iken petrol tüketiminin azalması sonucunda elde edilecek tasarruf sayesinde maliyet 2 milyar dolara kadar düşüyor. En büyük maliyet kalemi ise enerjiyi verimli kullanan binalara olan ihtiyaç nedeniyle kentsel dönüşümün de dahil edildiği binalar. Ancak binalarda da 100 milyara yaklaşan maliyet, fosil yakıt tüketiminin azalması sayesinde 41 milyar dolar azalıyor. Sanayi ve diğer üretici sektörler için gerekli dönüşümün maliyeti de yine yakıt tüketiminin azalması sayesinde 21 milyar dolarda kalıyor.
Geciktikçe maliyet artıyor
Raporun editörü, İstanbul Politikalar Merkezi İklim Değişikliği Çalışmaları Koordinatörü Ümit Şahin şunları söyledi: “Türkiye 2053’te net sıfır hedefine ulaşmak istiyorsa şimdiden harekete geçmek zorunda. Geciktikçe bu hesapladığımız maliyet her gün daha da artacak. Sonuç olarak elde ettiğimiz rakam, on yıllık dönüşüm maliyetinin Türkiye’nin milli gelirinin yaklaşık yüzde 1’ine denk geldiğini gösterdi” diyor.
Çalışmada tüm sektörlerin ayrı ayrı ele alındığını ve detaylı bir maliyet analizi yapıldığını belirten Şahin, “Gerek Avrupa ile ticaretimize devam edebilmek, gerekse Paris anlaşmasının şartlarını yerine getirmek için Türkiye emisyonlarını iddialı bir şekilde azaltmak ve net sıfıra ulaşmak zorunda. Bunun için Türkiye’nin güncel ulusal katkı beyanında emisyonlarını en kısa zamanda tepe noktasına çıkaracağını ve azaltmaya başlayacağını ilan etmesi gerekiyor. Çalıştığımız net sıfır senaryosu Türkiye’nin 2030’a kadar CO2 emisyonlarını 2018 seviyesine göre yüzde 32 azaltmasını ve 1 milyar 350 milyon ton karbondioksit (CO2) emisyonunun engellenmesini sağlıyor. Türkiye’nin yıllık sera gazı emisyonunun 520 milyon ton olduğunu düşünürsek bu önemli bir miktar” yorumlarını yapıyor.
Net-Sıfır senaryosu gereklilikleri
Rapordaki Net-Sıfır senaryosuna göre, Türkiye’de aşağıdakilerin hayata geçmesi gerekiyor:
- Toplam 28 GW ek güneş enerjisi, 23 GW ek rüzgar enerjisi.
- 2020-2023 arasında devreye alınan 1,32 GW’lık santral dışında sisteme yeni kömürlü termik santrallerin devreye alınmaması ve mevcut kömürlü santrallerin 2035’e kadar devreden çıkması.
- Deniz üstü rüzgar santrallerinin ve yoğunlaştırılmış güneş enerjisi teknolojilerinin 2026 yılından itibaren sisteme entegre edilmeye başlanması.
- 5,67 GW’lık depolama teknolojilerinin sisteme entegre olması. Uluslararası enterkoneksiyon hat kapasitesinde artış (3,35 GW)