2025’e girerken dünyamız…
Prof. Dr. Fevzi YILMAZ
2024’ün son ayında televizyonlarda bize, telefon operatörlerini ilgilendiren bir reklam filmi izletildi. Bu, “Hızın Kralı” reklam filminde başrolü üslenen Ata Demirer mükemmel bir iş çıkarmış. Filimde, müziği en yüksek kalitede dinleyen, sesin ve sözün her detayını duyup mest olan Audiophil askerler savaşmaktan vaz geçiyorlar. Filimde sesin tınısını, etkileyiciliğini ve hızını sağlayan özel ekipman muhtemelen teknolojinin geldiği noktayı verse gerek. Diğer yandan, günümüzde süren savaşlar da bu reklam filminde verildiği gibi kolayca durdurulabilseydi, sanatın gücü filimdeki gibi olabilseydi. Bugün uygarlıkta sınır tanımayan ve şaşırtan gelişme hızı, medeniyette, insanlıkta ve insanı yaşatmakta karşılık bulmuyor maalesef.
Sınır tanımayan ve şaşırtan teknolojik gelişmelerin etkisini detaylandıralım: Günümüzde şirket hüviyetine sahip organizasyonlar; icatçı olmak, iyi pazar payı almak, iş ilişkilerini geliştirmek, başka hünerler kazanmak, sosyal sorumluluğa sahip olmak zorundadır. İcatçı şirketler ve insanlar pazarlanabilir yeni ürün ve servisleri geliştirirler. İcatçı şirketler çevredeki herhangi bir değişime hızla ayak uydururlar.
Bu asrın ilk çeyreğinde icatçı şirketleri, ürünleri ve servisleri 30 ayrı alt grup altında inceleme bir tarz olmuştur. İnsanlara, dezavantajlılara ve çevreye yararın da öne çıktığı akıllı ve yenilikçi sistemlerin tematik alanları aşağıda verilmiştir: 1. Evde sağlık, 2. Sürdürülebilirlik, 3. Ev eşyası, 4. Sağlık hizmeti, 5. Tüketici elektroniği, 6. Yapay zeka, 7. Havacılık 8. Sosyal eşya, 9. Zayıflama, 10. Deneysel, 11. Ebeveynlik, 12. Robotlar, 13. Otomotiv, 14. Yiyecek ve içecek, 15.Eğitim, 16. Güzellik, 17. Yeşil enerji, 18. Uygulamalar ve yazılım, 19. Erişebilirlik, 20. Eğlence ve oyun, 21.Ev dışı, 22. Ulaştırma, 23. Finans, 24. Bağlanma ve iletişim, 25.Tasarım, 26. İmalat ve malzeme, 27. Oyuncak ve oyun, 28.Moda, 29. Kripto ve blok zinciri, 30. Eve ait. TIME Dergisi onlarca yıldır her yılın sonunda 200 seçilmiş örnek icadı okuyucularıyla paylaşmaktadır. Liste başlıkları ile bağlantılı inovasyon ödülü alan buluşlar bize “Daha iyi bir dünyada mutlu huzurlu yaşam için çaba içinde olmamız” mesajını vermektedir. Yaşamı kolaylaştıran akıllı sistemler, insan arkadaş ürünler, endüstriyel simbiyoz ve döngüsel ekonomi adımları övgü alan örneklerdir.
Geçen asrın son çeyreğinde yukarıda verilen ayrıntılı tasnif yapılmadığı gibi şirketler 6 ayrı alt grup altında sadece ekonomik parametrelerle inceleniyorlardı. Bunlar: 1- Yüksek teknoloji şirketleri, 2- Tüketim eşyaları üretenler, 3- Genel endüstri ürünleri üretenler, 4- Servis şirketleri, 5- Proje yönetim şirketleri ve 6- Yeraltı zenginlikleriyle ilgili şirketler. O yıllarda organizasyonlarda; geleneksel askeri bakış ve yüzeysellik hakimdi. Değer geliştirme yerine ön görme, fırsatları konuşma yerine sıkışıklığı aşma, yeni olayları keşif yerine eski eylemleri savunma, karşı görüşler yerine ise durağanlık, şüphecilik ve inanç öne çıkartılırdı. İhtiyar dünyanın üstündeki canlıların kaderi ve kederi büyük ölçüde göz ardı edilmişti.
Medeniyet ve insanlık bağlamında “Hızın Kralı” reklam filminin savaşı durduran nitelemesine gelince, harita tamamen kararmaktadır: Teknoloji güdümlü yaşam kalitesinde görülenin tam tersi bir durum vardır. Bugün, zengin ulusların yıllardır batı değerleri diye öne çıkardıkları şeylerin ters yüz edildiğini gören çoğu gelişmekte olan ülkelerdeki insanlar öfke ve üzüntü travması yaşıyorlar. Batılıların uygarız diye pazarladıkları ve yaldızladıkları sözcükler haritasını bir hatırlayalım: Bu sözcükler haritası yalnız batı değerlerini vermiyor, diğer ülkelerdeki aşağılanma sözcükleri ile de negatif karşılıklarını veriyor. Sözcükler haritasını, ünlü yazar John Atkinson içine mizah ta katılarak kendi sitesinde yayınlamıştır. Bu etkileyici harita Karton başlığı ile 7 sene önce farklı formatla prestiji yüksek olan TIME Dergisinde de (27 Şubat-6 Mart 2017 Sayısı) yayınlanmıştı. Kartonda batı değerleri (biz) adeta kutsanıyor ve bunların karşılıkları (onlar) sevimsiz sözcük ve benzetmelerle anılıyor. Birkaç Örnek: BİZ: Barış Gücü ONLAR: Savaş kışkırtıcısı BİZ: Hükümet ONLAR: Tiran BİZ: Yurtseverler ONLAR: Radikaller BİZ: İnançlı ONLAR: Ekstrimist. Ötekileştirmeyi, BİZ ve ONLAR değerlendirmesini yaşananlara bakalım, vicdanımıza danışalım ve kime yakışır karar verelim.
12. YY’dan sonra Avrupa ve Amerika (Batılı sömürgeciler), AFRASYA (Afrika ve Asya) ülkelerini kolonileştirdiler. Emperyal güçler kaynak ve zenginlik aktarımı sırasında, a)Yöre insanını aşağılayarak ırgat-köle davranışı gösterdiler ve b)Yöreye geri dönülmez ekolojik hasar (doğallıktan sapma) verdiler. Egemenlerin enerji obur, malzeme obur ve çevre obur faaliyetleri/yaşamları günümüzde de sürmektedir. Büyük ölçüde, AFRASYA ve Güney Amerika’da yeni aktörlerle sömürü devam etmektedir. Emperyal güçler yeni asırda yenikolonizasyon ile dünyayı sömürmeyi ve yönetmeyi sürdürmektedir. Vekâlet savaşları yaptırmak ve yerli işbirlikçilerle iç kargaşa yaratmak veya yandaşlarla yönetimi ele geçirmek en çok tercih edilen tarzdır. Bazı coğrafyalardaki uluslar kukla rejim veya yönetim tarzı ile emperyal güçlerin uydusu yapılmışlardır. Bazı ülkelerin tekrar dizaynı bugün de gündemdedir. Daha yumuşak geçişler de vardır. O da emperyal güçlerin Dünya Bankası (WB), Uluslararası Para Fonu (IMF), Gıda İlaç Dairesi (FDA) ve Dünya sağlık Örgüt (WHO) gibi gölge kuruluşlarıyla yoksulluğu önleme adına farkettirmeden sömürüyü sürdürmeleridir. Kuruluşların gölgelemelerine küresel şirketler de eşlik ediyorlar ve yerküre kaynaklarının yağmalanması emperyal güçler tarafından sürdürülüyor. Paralel olarak ülkeler ve yönetimler de zorla veya neokolonizasyon yöntemleri ile dizayn ediliyor. Birinci Dünya Savaşı sırasında (1916) yapılan İngiltere ve Fransa arasındaki Sykes-Picot Anlaşmasını ve cetvelle çizilen Orta Doğu haritasını gözümüzün önüne getirelim. İkinci Dünya Savaşı sonrasında (1945), beş galip ulusun kontrolündeki BM Güvenlik Konseyinin haksız dünya düzenini korumaları ve iki kutuplu (Batı Bloku ve Doğu Bloku) dünya jeopolitiğinin Berlin Duvarının yıkılması (1989) ile tek kutupluluğa dönüşmesi geçen asrın yeni yüzyıla sarkan izleridir. Küresel sistem sorgulanmalıdır, zaten bozuktu, daha da bozulmaktadır. Bütün kutsalları görmezden gelen, hunharca davranan bazı ülkeler ve yerel gruplar dünyayı kaosa ve yıkıma sürüklemektedir. Kibirli zengin devletlere uydu olan bir kısım devletler ve diğer uluslar ise sessiz ve suskun. Bazı coğrafyalarda insan kıyımı ve zulmü yapılıyor, çocuklar, kadınlar ve yaşlılar öldürülüyor. Egemenler hırs ve iştahla büyük hedefe/hedeflere kitlenmiş durumdalar. Hep modern ve batılı diye öne sürülen ülkeler, diğer coğrafyalarda (geri kalmış yörelerde) ekstrimist, radikal ve tiran gibi davranıyorlar. Bazı kibirli batılılar, daha çok çocuk ve kadın öldürülsün ve soykırım yapılsın dercesine zalimlere silah ve mühimmat veriyor, kalkan oluyor.
Kuzey Avrupa ve Kuzey Amerika ülkeleri adeta kutsadıkları batı değerlerini ne kadar aşındırdıklarını görmüyorlar mı? Teknoloji ve inovasyon ile yaşamlarını renklendirirken, ötekileştirdiklerinin yaşam haklarını çiğniyorlar ve kendi insanlıklarını öldürüyorlar.
Egemenler bunları yaparken adeta kutsadıkları batı değerlerini ne kadar aşındıklarını görmüyorlar, ama kendi insanlıklarını öldürüyorlar.