2025 yılında ne yapmak lazım?
2024 yılı sektörel olarak farklılık gösterse de genelde üretim ve ihracatta zor bir yıl oldu. Her ne kadar ‘’kur’’ konusu çok konuşulsa da 2024 yılının zor olmasının sadece tek bir nedeni yoktu.
Evet, yıllardır ağızlarda sakız gibi çiğnenen ‘’kur, enflasyon, faiz sarmalımız’’ 2024 yılında biz üretici ve ihracatçıyı fazlasıyla etkiledi. Özellikle kur politikası ihracat ayağında, faiz ise yatırımlar ayağında biz sanayicileri belki de hiç olmadığı kadar etkileyen bir sorun oldu. 2024 yılının diğer bir majör sorunuysa gerek yurt içinde gerekse yurt dışındaki talebin düşmesiydi.
Bana sorarsanız, güzel ülkemizde ‘’sonuçları’’ konuşmaktan dolayı ‘’süreçleri’’ konuşamama hastalığı var. Gelin bu hafta kısaca bizi bu sonuçlara götüren süreçlere bir bakmaya çalışalım.
Verimlilikle rekabetçi olamayan ülkeler kur, faiz, enflasyon enstrümanlarıyla rekabetçi olmaya çalışırlar. Bana sorarsanız Türk sanayisinin ve ihracatının en önemli sorunu ‘’rekabetçilik’’ tir. Bu sorunun en temel nedeni ise ‘’verimlilik’’.
Gelişmiş tüm ekonomilerde KOBİ’lerin özel bir yeri vardır. Türkiye’de de işletmelerin yaklaşık %99’u KOBİ’dir ve toplam istihdamın yaklaşık %77’sini sağlamaktadır. Sadece bu iki veri bile ülke ekonomimizde KOBİ’lerin önemini göstermektedir.
KOBİ’lerimiz başta olmak üzere şirketlerimizin temelde sorunları aslında birbirine benzer. Burada amacım ‘’reçete budur’’ demek değil. Bir sanayici ve ihracatçı olarak kendi küçük penceremden gördüğüm sorunları ve çözümleri kısaca paylaşmak.
1- Sanayicinin fabrika yeri sorunu çözülmesi
Bugün üretici KOBİ’lerimizin büyük kısmı katlı binalarda, verimsiz, yangın ve deprem riski ile üretim yapmakta. İşin açıkçası büyük kısmı da kiracıdır ve ülkemizde kısıtlı sanayi arsaları ranttan dolayı çok pahalıdır.
Yapılan çalışmalarda ülkemizde sanayi arsalarının yüz ölçümüne oranı Binde 3 iken, sanayisi gelişmiş Fransa ve Almanya’da bu oranın %3,5- 4,5 arasında olduğunu görüyoruz.
ABD’de sanayi arsaları metrekare bazında 10 dolar, Frankfurt’ta 21 Euro, Berlin’de7 Euro civarında ve uzun vadeli ödeme koşulları ile alınabiliyor. Aldığınız arsaya fabrika binanızı yaparken de 10 yıl vadeli, 0 faizli kredi kullanabiliyorsunuz.
Buna karşın İstanbul’da metrekare fiyatları peşin olarak Kıraç’ta 750 dolar, Silivri’de 540 dolar ve Çorlu’da yaklaşık olarak 300 dolar civarlarında.
Sanayi arsalarının ranta kapatılması ve üreticilerimizin kendi fabrikalarının olması, kümelenme gibi faktörler önemli.
Üreticilerimize kendi yerlerinde verimli üretim yapabilecekleri arsaların tahsis edilmesi ve uygun kredilerle ranta mahal vermeden üretim tesislerini yapabilmeleri Türk sanayisinin problemlilerinin ilk düğmelerinden biridir.
Anadolu’da tarıma elverişsiz alanların sektörel OSB’lere açılması, bunların limanlara demiryolu ile bağlanması, bu bölgelerde, bu sektörler için kaliteli insan kaynağının yetiştirilmesi için altyapının oluşturulması Türk sanayisinin geleceği için önemli bir adım olacaktır.
2- Lojistik verimlilik ve maliyetler
Türk sanayisi ve ihracatçısı olarak güçlendirmemiz gereken kaslardan diğeriyse “lojistiktir’’. Lojistik imkân ve kabiliyetlerimizin geliştirilmesi ve aynı zamanda maliyetlerin düşürülmesinin sadece ihracatımız için değil üretimde rekabetçiliğimiz için de çok önemli olduğunu unutmamamız gerekir.
Kara ve havayollarında görece iyi olsak da demiryolu ve özellikle deniz yolunda kendimizi güçlendirmemiz gerekiyor. Türk Hava Yolları’yla sağladığımız başarıyı uluslararası ticarette deniz yolu ve demiryolu ile de başarabilirsek üretim ve ihracatımızda önemli bir adım olacaktır.
3- Otomasyon
Bir diğer önemli konu Türkiye sanayisinin endüstri 2,5’ten önce 3.0’a sonra 4.0’a geçmesi. Aslında söylemek istediğim sanayimizin otomasyon kaslarını güçlendirmesi.
Üretimde kas gücünün yerini mümkün olduğunca azaltmak, verimlilik ve rekabetçiliğimiz açısından önemli olacaktır.
4- Dijital kasların güçlendirilmesi
Kendi küçük penceremden gördüğümü sandığım şeylerden biri de Türk sanayisinin dijital kaslarının zayıf olduğu. Muhasebe modülleri hariç birçok firmada ERP ya da CRM programları kullanılmıyor. Verinin nakit kadar önemli olduğu bir zamanda firmalarımız ve çalışanları veri ile çalışmıyor.
Verimlilik için olmazsa olmaz unsurların başında da verinin geldiğini unutmamamız gerekiyor.
5- Uzun vadeli satış sorunu
Ülkemizde şirketlerin büyük kısmı öz sermaye problemiyle doğarlar. Bir de özellikle yurt içi satışlarda uzun vadeli ödemeler yapıldığından en ufak bir krizde nakit akışı sorunlarıyla karşı karşıya kalınır.
Yurt içi vadelerin AB’de olduğu gibi üreticiler lehine kısaltılması çözülmesi gereken sorunların başında gelmekte.
6- Finansmana erişim ve finansmanın kalitesi
Gelecekle ilgili konuşmak çok doğru olmasa da ilk yarısı kolay geçmeyecek gibi gözüküyor. Elimizde de kısıtlı kaynakların olduğunun farkındayız. Bu kısıtlı kaynakların üretimi ve yatırımı destekleyecek şekilde kurgulanması bu küresel krizi en az hasarla atlamamızı sağlayacaktır.
Hep söylüyorum dünya gözümüzün önünde laboratuvar gibi çalışıyor. Avrupalı meslektaşlarımızla yaptığımız sohbetlerde bugün içinden geçtikleri krizin bir nedenini de kendi ülkelerinin üretimden görece uzaklaşmaya bağlıyorlar.
Onlara göre geç başladığımız sanayi ve ihracatta dönüşümü yakalamamız, küresel ticarette verimli, kaliteli ve rekabetçi olmamız gerekiyor. Bunu yapabilmemiz için de özellikle iş dünyası sivil toplum örgütlerinin sonuçlar yerine süreçleri gündem yapması ve bu konuda daha fazla kamuoyu oluşturmaları gerekiyor.