2025 model küresel ekonomi

Erhan ASLANOĞLU
Erhan ASLANOĞLU Ekonomi ve Piyasalar

Genel olarak Aralık ayı her alanda bir sonraki yılın nasıl geçeceğine dair tahminlerle doludur. Ekonomiye ilişkin tahminler de bol bol paylaşıldı. Yılın ilk gününde sevgili Emre Alkin hocamızın deyimiyle 2025 tahminlerimizi kısaca “paylaşmasak olmazdı”. Bugün küresel ekonomiye, haftaya da Türkiye ekonomisine dair görüşlerimi paylaşacağım.

Küresel ekonomi açısından 2025 yılının gidişatında en önemli belirleyenlerden birisi Trump’ın ikinci döneminde izleyeceği politikalar olacak. Korumacılığın artacağı ve buna bağlı olarak küresel büyüme hızının baskı altına gireceği bir döneme giriyoruz. Baskı yılın ikinci yarısında daha çok hissedilecektir. Küresel büyümede bir baskı beklememize rağmen bunun çok büyük boyutta olacağını düşünmemek de gerekiyor. Yüzde 3’ün biraz üzerinde büyümesi beklenen küresel ekonominin bu oranın % 0,2-0,3 altında bir büyüme ile yılı kapatması beklenebilir.

ABD’nin ticaret savaşında etkilenecek ülkelere bakacak olursak, Çin bir yana, diğerleri bir yana diye düşünmekte fayda var. Trump’ın Çin’e karşı tarife ve tarife dışı her türlü engeli arttıracağı bir yıl bizi bekliyor. Dışarıdan gelecek büyüme baskısı Çin’de para ve maliye politikası desteklerini arttıracaktır. Konut sektöründe ciddi sıkıntı yaşayan, tüketici güveni düşmüş ve işsizliği artmış Çin’in iç talebini kısa sürede toparlayabilmesini çok olası görmüyoruz.

Kesinlikle aynı boyutta olmasa da ABD’nin AB’ye karşı başlatacağı olası ticaret savaşı da bölgenin büyüme hızını daha da aşağı çekmeye aday görünüyor. Yavaşlamanın 2025 yılının ikinci yarısı ve 2026 yılında daha fazla hissedileceğini, bu gelişmenin ülkemizin ihracatına yansımalarının da bu dönemlerde daha fazla olacağını düşünüyoruz. Bununla birlikte, içeride hayat pahalılığı ve rekabet gücünde yaşadığımız kayıp nedeniyle AB’nin yavaşlamasının ya da büyümesinin bize olan etkisinin daha sınırlı olduğu bir dönemde olduğumuzu da vurgulamak gerekiyor. Ekonomik performansımız açısından içeride yapılması gerekenlerin dışarıdaki gelişmelerden daha önemli olduğu bir süreçte olduğumuz kanaatindeyiz.

Küresel ekonomide ayrışma artacak

Dünya ekonomisinde büyümenin hafif baskı altında olacağı fakat ayrışmanın da arttığı bir dönem bizi bekliyor. Trump‘ın içeride faizleri indirmesi ile ABD büyümesi daha hızlanırken, AB ve Çin yavaşlama eğiliminde olacaktır. Genel anlamda büyümedeki yavaşlamayla baskı altına girecek emtia fiyatları özellikle Latin Amerika ülkelerinde büyüme oranını olumsuz etkilemeye aday görünüyor. Hindistan, Birleşik Arap Emirlikleri, Suudi Arabistan, Ürdün üzerinden İsrail’e uzanarak planlanan deniz yolu - demir yolu bağlantılı yeni ticaret yolunun inşa süreci söz konusu ülkelerin büyümesini olumlu yönde etkilemeye devam edecektir. Artan korumacılıkla globalleşmenin ivme kaybettiği, bölgeselleşmenin öne çıktığı bir dünyaya daha fazla yaklaşıyoruz. Küresel ekonomide büyüme hikâyelerinde yakınsama değil ayrışmayı beklemek daha gerçekçi görünüyor. Özellikle ihracatçılar açısından büyüme hikâyesi olan bölge ve ülkeleri düşünerek strateji geliştirmek daha faydalı olabilir görünüyor.

 

Küresel enflasyon bitti

2025 yılında G20 ülkelerinde beklenen ortalama enflasyon %3,3. Türkiye ve Arjantin çıkarıldığında bu ortalama %2.2 olarak bekleniyor. Özetle dünya ekonomisinde enflasyon sorunu ortalamada pek kalmışa benzemiyor. Jeopolitik riskler gibi arz yönlü şoklar ortaya çıkmadıkça enflasyonda yukarı yönlü bir hareket beklememek lazım. Gelişmiş ülkelerde sadece ABD enflasyonu bir miktar yukarıya gidebilir. Geçtiğimiz yılın son çeyreğinde, Fed’in pek de anlam veremediğimiz hızlandırılmış faiz indirimleri ABD’de zaten canlı olan iç talebi daha da canlandırdı. Trump’ın vergi indirimleri de buna eklenince ABD’de talep baskısı muhtemelen daha fazla hissedilecektir. Artan bütçe açıklar da buna eklenince %2’lere doğru giden ABD enflasyonu zaten yukarı dönmeye başlamış durumda. Önümüzdeki yıl bir miktar daha yukarı gitmesi ve % 3-4 bandına oturması olası görünüyor. Bu durumda % 4’ün biraz üzerinde olan Fed’in politika faizini indirmesi çok kolay olmayacaktır. ABD 10 yıllık tahvil faizleri % 4-5 bandında seyretmeye devam edecektir. Her ne kadar Euro’yu çok zayıflatma niyeti olmasa da Avrupa Merkez Bankası’nın olası faiz indirimleri ile getiri farkı artan ABD doları 2025 yılında görece güçlü kalmayı büyük ihtimalle sürdürecektir. Güçlü dolar genel anlamda sanayi emtiaları için baskı demektir, hisse senedi piyasaları için stres anlamına gelir.

Sevdiklerinizle, sağlıkla ve gönlünüzce bir yıl diliyorum.

 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Bu sefer farklı 06 Kasım 2024