2024’te Eurovision birincisi kim olacak?
Ankara’dan arayan bir “araştırma şirketi” siyasi eğilimimi belirlemek istedi. Önce benim telefonum çaldı; ben açınca karşı taraf çaldı. Bir hanım açtı; sesinden genç olduğunu anladım. Şirket adı söyledi, anlamadım. Yerel seçimlerle ilgili eğilim araştırması yaptığını söyledi; bir çağrı merkezinde çalıştığını arkadan gelen seslerden anladım. Önceki seçimlerde kime oy verdiğimden başladık; gelecek yerel seçimde adaylarını belirlemeye çalışan bir partiye öneri yapma noktasında bitirdik. Bazı aday adları saydılar; bu olursa, oy verir misiniz diye sordular. Cumhurbaşkanlığı seçiminde liderlerinin hareketleri ile seçim sonucunu etkileyen iki siyasi parti liderinin ittifak kurması durumunda onların adayına oy verip vermeyeceğimi sordular. En son da “seçimi kim kazanır” diye sordular. Ben de “Tahmin etmek mümkün değil” dedim.
Eğlenmediğimiz ve aslında hiçbir anlam taşımayan bir muhabbet oldu. Ben daha önce Söğütlüçeşme’de AVM projesini, viyadük inşaatı diye yutturan tavra göre oy kullanacağımı yazmıştım. “Çocukken orada oynardık” gibi, Pal Sokağı Çocukları tadında bir anım yok ama trenle dedemi ziyarete giderken Söğütlüçeşme istasyonunun etrafında yeşillik olduğunu hatırlıyorum. Bir de çeşme vardı galiba. Çelik konstrüksiyonların arasından gördüğüm kadarıyla ağaç adına bir şey bırakılmamış, çeşme zaten kalmamıştı. Yakınlarda şu anda otoparkın olduğu yer ben çocukken lunaparktı; sonra pazar yeri oldu. Daha önce bizim sokakta kurulan pazar oraya taşındı Sonra muhtelif yerlere halk pazarları açıldı.
Bu büyüme ve kurumsallaşma, giriş kattaki evimizin penceresinden alışveriş yapabildiğimiz pazarcı esnafının yerini hiç tanımadığımız kişilerin alması sonucunu doğurdu. Yıllar sonra bir arkadaşım “Camel sweatshirtler çok ucuzmuş” diye götürene kadar pazara adımımı atmadım. Bu arada bilmem nereliler, bilmem nerelileri dövüp ve birkaçını bıçaklayıp pazarı ele geçirdi.
Biz anlamadığımız bu kavgayı gazeteden izledik. Bu arada sweatshirtler hakikaten ucuz ve güzeldi; iki tane aldım. Birinin üzerine vişne suyu döküldü diye çamaşır suyuna yatırdım; lacivert sweatshirt gül kurusu sweatshirt oldu. Şimdi bunları bile hatırlatacak kadar işaret bile kalmadı; otobüsle geçerken otoparka girip çıkan otomobilleri görüyorum. Bunları yaşadıktan sonra benim eğilimimden ne olacak?
İleri mi gidiyoruz, geri mi; yaksa yerimizde mi sayıyoruz
Tabii, yürek yakan boyutu şu: Eski yönetim sırasında İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin cep telefonu verisi ile trafiği ve ulaşım sistemin ne kadar iyi yönettiği ile ilgili bültenler geliyordu. Beğeniyle karşılıyor ve dünya örnekleri ile birleştirip üzerine yazıyor ya da konuşuyordum.
Ta ki bir gün füniküler girişinde bir üniversite öğrencisi kendisi ile anket yapıp yapmayacağımı sorana kadar… Bana işe giderken kaç araç değiştirdiğimden yolculuğun ne kadar sürdüğüne kadar birçok şey sordu ve sonuçları anket formuna işaretledi. Yanından ayrılırken içimden “Bari” dedim, “sonuçları optik forma işaretleseydiniz de bilgisayara aktarmak kolay olsaydı” dedim. Buraya kadar yazdıklarımın seçimle falan ilgisi de yok aslında. Sıkıntım şu: Ben bu kadar teknoloji ve müşteriyi tanımaya yönelik dijital araçlardan bahsederken beni hiç tanımadan bu kadar yavan bir araştırma gereksiz zaman ve para kaybı. Üstelik bahisçiler bile beni kısa mesajla ağlarına düşürmeye çalışır ve telekomünikasyon üç kağıtçıları sesli mesaj kullanırken çağrı merkezinde insan kullanma lüksünü hak edecek kadar bir oy potansiyeline sahip değilim.
Eurovision ve önemi Eurovision ile ilgili başlığımın nedeni, bizim hiçbir zaman anlamadığımız bu etkinliğin çok önemli bir göstergeye dönüşmüş olması. Aslında Avrupa’nın televizyon yayın altyapısının testini hedefleyen etkinlik, bizim için hep kavga edilecek bir şey oldu. Zamanında birinci olduğumuz şarkı yarışmasını, bize haksızlık yapılıyor diye terk ettik.
Bu da bir ölçüt ama biz zaten neye dönüştüğümüzün farkındayız. Ancak Eurovision 2023, iki NATO üye adayı olan İsveç ve Finlandiya’nın ilk iki sırayı aldığı yarışmanın üçüncüsü İsrail oldu. Dediğim gibi, biz sahnede yokuz ama YouTube’dan izleyip gelecekle ilgili öngörülerde bulunabiliriz.
Sizler çok ciddi işlerle uğraşıyorsunuz da ben Eurovision’ı bekliyormuşum gibi bir tablo oluşmasın yani.