2024’te Daron Acemoğlu dışında kim Nobel aldı?
Bu hafta, değerli hocamız Daron Acemoğlu’nun kazandığı Nobel Ödülü ve kalkınmada kurumların rolü üzerine çok yazıldı ve konuşuldu. Müsaadenizle ben de bu sene verilen Kimya Nobeli’ni alan Demis Hassabis’e dair bazı değerlendirmelerde bulunmak istiyorum. Demis Hassabis, John Jumper ve David Baker ile beraber proteinlere ilişkin anlayışımıza katkıda bulundukları için Kimya Nobel’ini kazandı. Hassabis, dünyanın en büyük yapay zekâcılarından. 2010’da kurduğu DeepMind, henüz ChatGPT’yi yapan OpenAI yokken dünyanın en önemli yapay zekâ şirketiydi. Gelin, Hassabis’in kim olduğuna ve onu Nobel’e taşıyan kurumsal yapının hikâyesine beraber bakalım.
Hassabis, 1976 Londra doğumlu. Babası Kıbrıslı Rum. İngiltere’de Cambridge Üniversitesi’nde okumuş. Daron Hoca’nın bu seneki Nobel’i aldığı açıklandığında, Sırbistan’ın eski dışişleri bakanı değerli dostum Vuk Jeremic ile İstanbul’da bir etkinlikte birlikteydik. Vuk, herkes Daron Hoca’nın ne kadar akıllı ve çalışkan olduğundan bahsederken, “Evet, ben de bilim insanı olmak için Cambridge’e gitmiştim ama yurtta oda arkadaşım Demis Hassabis’ti. Onu tanıyınca bilim insanı olamayacağımı anlayıp siyasete atıldım.” dedi. Hassabis’in ideali de aslında hayatı simüle eden bilgisayar oyunları geliştirmekmiş. Ancak, oyunları teknik açıdan o kadar iyi tasarlıyormuş ki çoğu oyunu piyasada iş yapmamış. Malum oyunlar da siyaset de geniş halk kitlelerine hitap ettiği için fazla zekâ zamanla dezavantaj haline gelebiliyor.
Hassabis oyun işinde başarılı olamayınca, 2010’da insan beyni gibi çalışan bir yapay zekâ sistemi geliştirme hedefiyle DeepMind’ı kurmuş. Malum, iyi yapay zekâ sistemleri geliştirmek için iki ana girdi, bu işi bilen insan kaynağı ve işlemci gücü. İkisi de pahalı. Başlangıçta DeepMind, daha önce bu köşede haklarında yazdığım Elon Musk, Peter Thiel gibi Silikon Vadisi’nin zenginlerinden aldığı yatırımlarla giderlerini finanse etmiş. Ancak kişisel yatırımların hacmi yetersiz kalınca yeni bir yol bulmak gerekmiş.
2014’te Google, DeepMind’ı satın almış. Böylelikle DeepMind çalışanları Google seviyesinde maaş alabilmeye ve Google’ın sınırsız işlemci gücünü kullanabilmeye başlamış. Hassabis’in satıştaki tek şartı, DeepMind’ın şirket içindeki bağımsızlığının korunması ve yapay zekânın ne yönde geliştirileceğine dair karar verecek bir “etik kurul” kurulması olmuş. Bilirsiniz, büyük kurumlar böyle sözler verir ama tutmaz. Hassabis’in etik kurulu da yalnızca bir kez toplanmış. Kurulun üyelerinden biri de Elon Musk. Şimdilerde Musk’ın bir “etik kurul”da yer alması ne kadar ironik geliyor!
İlk yıllarda Google, Hassabis’e biraz otonomi vermiş ve DeepMind ilgi çekici çalışmalara imza atmıştı. Örneğin, 2016’da Çinli Go şampiyonunu yenerek Çin Komünist Partisi’nin yapay zekâ konusunda takıntılı hale gelmesine sebep olan AlphaGo bilgisayarını DeepMind geliştirmişti. Ancak Google bünyesinde olmak bir bela. DeepMind, İngiltere Sağlık Bakanlığı verisiyle çalışmaya başlayınca kamuoyu “Vatandaşlarımızın verileri Google’a satılıyor!” diye ayağa kalkmıştı. Sonuçta bu projeler rafa kaldırıldı. Google da DeepMind’a “zaten kazancımızın %90’ı reklamdan geliyor, bari siz de reklam işinde yapay zekâ geliştirin” dedi. Hassabis, DeepMind’ı Google’dan ayıracak bir hukuki çerçeve üzerinde çalışırken, satın alma sürecinde önemli vaatlerde bulunan Google’ın kurucusu Larry Page emekli oldu. Yerine gelen CEO Sundar Pichai de DeepMind’ı yeni kurulan Google Brain ile birleştirdi. Hassabis, Nobel’e layık görüldüğü protein yapısına dair çalışmalarını da Google bünyesindeyken 2020’de yapmıştı.
DeepMind, bir yandan Londra’daki ofisinde akademik çalışmalara devam edip diğer taraftan Google’ın ürünlerini geliştirmeye katkıda bulunurken 2016’da Silikon Vadisi’nde yeni bir yapay zekâ şirketi kuruldu. Hepimizin ChatGPT’den bildiği OpenAI. Bu şirket de kurulduğunda “kâr amacı gütmeyen kuruluş” yapısındaydı. Zamanla ödenecek maaşlara ve kullanılacak işlemcilere para yetmeyince, “kâr amacı gütmeyen kuruluşun içinde kâr amacı güden bir başka şirket kuralım” deyip yatırımcılara hisse sattılar. Sonra da bu şirketin %49’unu Microsoft satın aldı. 2022 sonunda yönetim kurulu, “Bu durum içimize sinmiyor!” deyince yönetim kurulu görevden alındı. Şirketin kurucusu Sam Altman şirketin tek hâkimi oldu. Altman geçen ay OpenAI’ı 157 milyar dolar değerleyen yeni yatırım turunu kapatırken, şirketin artık tamamen kâr amacı güden normal bir şirket statüsüne geçeceğini ilan etti.
Paranın gözü kör olsun! İdeallerinizi gerçekleştirmek, birçok konuda olduğu gibi, yapay zekâda da çok para gerektiriyor. O paraya ulaşabilmek için ideallerinizi değiştirmeniz şart oluyor. Zaten o kadar paranız olunca genelde siz de değişiyorsunuz. Daron Hoca’nın son zamanlarda geliştirdiği en önemli fikirlerden biri “kurumsal yapının, teknolojinin gideceği istikameti de belirlediği.” Diğer bir ifadeyle yapay zekânın, büyük şirketlerin daha da çok kazanmasına mı, yoksa getireceği faydaların tabana daha da yayılmasına mı hizmet edeceği bugünkü kurumsal yapıya bağlı olarak şekillenecek. Bu seneki iki Nobel ödülünün hikâyesi, şimdilik ilk seçeneğin daha ağır bastığını gösteriyor.
Kitap önerisi: Supremacy: AI, ChatGPT, and the Race that Will Change the World, Parmy Olson