2024 yılında küresel ekonomi
2024 yılı, küresel ve yerel ekonomilerin dönüşüm ve belirsizlik sarmalında şekillendiği bir yıl olarak öne çıktı. Yıl boyunca yaşanan önemli gelişmeler ve olaylara göz atalım.
2024 yılında dünya genelinde enflasyon oranları, özellikle gelişmiş ülkelerde kontrol altına alınmaya çalışıldı. ABD’de yıllık enflasyon Kasım ayında %2,7 seviyesinde gerçekleşirken, Avro Bölgesi’nde bu oran %2,2 seviyesinde kaldı. Bu dönemde dünya genelinde merkez bankalarının faiz oranlarını düşürme eğiliminde olduğunu görüyoruz. ABD Merkez Bankası, yılın ilk sekiz ayında %5,5 seviyesinde tuttuğu politika faizini kademeli olarak düşürerek Aralık ayında %4,5’e kadar indirdi. Yılın önemli bir bölümünde faiz oranının %4,5 seviyesinde seyrettiği Avro Bölgesi’nde ise politika faizi yapılan kademeli indirimler sonucu Aralık ayı itibariyle %3,15’e düşmüş durumda.
Türkiye’de ise yıllık enflasyon Aralık itibariyle %44,38 olarak gerçekleşti. Merkez Bankası’nın yıl boyunca politika faizini kademeli olarak %50 seviyesine yükseltmesi, enflasyonu kontrol etme çabalarının bir parçası oldu. Aralık ayında alınan kararla faiz oranı %47,5’e düşürüldü. Döviz kurları incelendiğinde, TÜFE bazlı reel efektif döviz kuru verilerine göre Kasım ayı itibariyle Türk Lirası’nın bir önceki yıla kıyasla %20,8 değer kazandığı görüldü. Dijitalleşme yatırımları, 2024’te dünya çapında yaklaşık 2,5 trilyon dolar seviyesine ulaştı. Özellikle yapay zekâ (AI) projelerine yapılan yatırımlar %40 artarak 320 milyar dolara çıktı. Türkiye’de, teknoloji girişimlerine yapılan yatırımların toplamı 2024 yılında yaklaşık 1 milyar dolar seviyesine ulaşırken, blockchain tabanlı uygulamalara ilgi hızla arttı.
Yeşil enerji yatırımları ise dünya genelinde 2 trilyon dolar ile rekor kırdı. Türkiye’de, yenilenebilir enerji projelerine yılın ilk yarısında yaklaşık 2,5 milyar dolar yatırım yapıldı ve enerji üretiminde yenilenebilir kaynakların payı %57’ye çıktı. Elektrikli araç satışları, Türkiye’de 2024 yılında Kasım ayı itibariyle bir önceki yıla göre %39 artarak 83 bin adeti aştı.
2024’te küresel ticaret hacmi, yavaşlayan büyüme ve jeopolitik gerginliklere rağmen %3,3 arttı ve toplam 33 trilyon dolar seviyesine ulaştı. Yılın 11 ayı itibariyle Çin, ihracatını %5,5 artırarak 3,24 trilyon dolar ile liderliğini korurken, ABD’nin ihracatı ilk 10 ayda %3,6 yükselerek 2,65 trilyon dolar olarak kaydedildi.
Türkiye’nin ihracatı ise 2024 yılında %2,5 artışla 262 milyar dolar, ithalatı ise %4,9 azalarak 344 milyar dolar seviyesinde gerçekleşti. Dış ticaret açığı 24 milyar düşüşle 82 milyar dolar oldu, ancak hizmet gelirlerindeki artış bu açığı kısmen dengeledi. Türkiye’nin hizmet fazlası, 2024 Ocak-Ekim döneminde 6,8 artarak 54 milyar dolara yükseldi.
OECD tarafından Aralık ayında yayınlanan tahmini verilere göre küresel ekonomik büyüme 2024’te %3,2 olarak gerçekleşti. Bu dönemde ABD ekonomisi %2,8 büyürken, Avro Bölgesi’nde büyüme %0,8 seviyesinde kaldı. Çin ekonomisi ise %4,9’luk büyüme oranıyla yavaşlama sinyalleri verdi. OECD tahminlerine göre ABD’de ekonomik büyümenin 2025 yılında %2,4’e düşmesi, Euro Bölgesi’nde %1,3’e yükselmesi, Çin de ise %4,7 seviyesinde gerçekleşmesi bekleniyor.
Türkiye ekonomisi, yılın ilk çeyreğinde %5,3 büyürken, ikinci çeyrekte %2,4 ve üçüncü çeyrekte %2,1 büyüme oranı kaydedildi. İşsizlik oranı Ekim ayı itibariyle %8,8 olarak gerçekleşti. Genç işsizlik oranı %16,6 ile dikkat çekti. Rusya-Ukrayna savaşı ve Orta Doğu’daki gerilimler, petrol fiyatlarında dalgalanmalara neden oldu. Brent petrolün varil fiyatı, yıl içinde 68-91 dolar arasında değişerek yıl sonunda 74,8 dolar seviyesinde kapandı. Uluslararası Enerji Ajansı (IEA) tarafından yayınlanan “Dünya Enerji Görünümü 2024” raporunda fosil yakıt talebinin önümüzdeki 10 yılda zirveye ulaşmasının beklendiği belirtiliyor. Türkiye ise, son 12 aylık dönemde enerji ithalatına 65 milyar dolar harcarken, yenilenebilir enerji projeleri sayesinde bu maliyetin 2023’e göre %6,5 azalması sağlandı.
Bu veriler 2024 yılında, ekonominin hem zorluklar hem de fırsatlarla dolu bir dönemden geçtiğini gösteriyor. Teknolojik dönüşüm ve sürdürülebilirlik yatırımları, geleceğe dair umut verici bir tablo sunarken; yüksek faiz oranları, enflasyon ve jeopolitik riskler, küresel ekonomideki kırılganlığı artırdı.
2025 yılına girerken, dünya ekonomisinin yeni bir dengelenme sürecine ihtiyaç duyduğu aşikâr. ABD'de yeni yönetimin izleyeceği yol, küresel çapta yaşanan jeopolitik gerilimler, Çin ekonomisindeki gelişmeler dünya ekonomisi üzerinde belirleyici etkiye sahip olacak. Bu makroekonomik dinamikler, ülkelerin stratejik ekonomik ve politik kararlar almasına zemin hazırlayan, uluslararası ticaretin gelecekteki rotasını çizecek olan ana unsurlar olarak karşımıza çıkıyor. Türkiye özelinde ise yapısal reformlar, teknoloji odaklı yatırımlar ve dış ticaret performansı önümüzdeki yılın belirleyicisi olacak.