2024 yılı son çeyrekte ekonomi

Serbest Kürsü
Serbest Kürsü

Raif Bakova

Darphane (E) Genel Müdürü

Dr. Şerif Yüksel

İstanbul Kültür Üniversitesi

Uluslararası Ticaret ve Finansman Bölümü

 

Türkiye ekonomisindeki son gelişmeler iktisatçıları da, siyasetçileri de şaşırtmaya devam ediyor. Kimi sektörler ve alanlarda iyileşmeler ve olumlu veriler ile güzel yorumlar yapılırken kimileri de olumsuzlukları öne sürerek karamsar tablo oluşturuyorlar. Her birinin haklı ve haksız yönleri kamuoyuna net olarak yansıtılmasa da -genelde- bir iyileşmenin varlığı da gerçek.

Örneğin ekonominin dış finansal istikrarını gösteren ödemeler dengesi Ağustos ayı verileri cari açık başta olmak üzere birçok verinin ekonominin dayanıklılığını arttırdığı gibi dezenflasyon sürecinde olumlu katkısı bulunuyor.

Bu konuda Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın (TCMB) açıklaması şöyle:

“TCMB Ağustos ayı cari işlemler dengesi verilerini açıkladı. Cari denge ağustosta 4.3 milyar dolar fazla verirken, Ağustos 2019’dan bu yana en yüksek düzeyde fazla görüldü. Aynı ayda 12 aylık cari açık 11.3 milyar dolara geriledi. Temmuzda yıllık bazda cari işlemler açığı 15.1 milyar dolar olmuştu.”

Yani ekonomide gelişmeler bazı alanlarda olumluya döndü ve dönmesi de bekleniyor. TÜİK’e göre enflasyon yıllıkta yüzde 50’nin altına indi. Ancak yılsonu enflasyon beklentisi revize edilerek yüzde 41’den 43’e yükselten derecelendirme kuruluşları açıklamaları da bulunuyor. Keza döviz kurlarından yukarı yönlü gelişmeler de yıl son tahminlerini olumsuz etkileyecek gibi görünüyor.

Ekonominin birkaç parametresindeki bu dalgalanmaları nasıl yorumlamak gerekiyor? Ortadoğu’nun jeopolitik konumuna karşın ‘İhracat İklim Endeksi’nin olumlu sürdürmesi bir başka umut verici gelişme. Bunu da Türkiye’den komşulara 18 milyar dolarlık ihracat destekliyor.

Türkiye ekonomisinin yılın son çeyrekteki kimi alanlarda pembe kimi alanlarda puslu görüntüsünü daha net ifade edebilmek ve güçlü ekonomi için zorunlu ekonomik ve finansal kriterleri irdelemekte yarar var.

Örneğin, Türkiye’nin 2002-2007 yıllarında gündeminde olan ve CHP’nin ana gündem maddelerinden birini oluşturan Avrupa Birliği için Maastrich kriterleri ile Kopenhag kriterleri olmazsa olmazlardır. Her iki antlaşmayla 1993 yılında yürürlüğe giren bu anlaşmalara göre AB para alanına katılabilmek için kriterler öngörülmüştür;

1- Fiyat istikrarı: üye devlet enflasyon oranı AB üye devletleri arasında en düşük enflasyon oranına sahip üç üye ortalamasının yüzde 1.5 puan fazla olabilir.

2- Bütçe açığı: üye devletin yıllık kamu kesimi bütçe açığının GSYH’ya oranının yüzde 3’ünü geçmemeli.

3- Borç: üye devletin yıllık kamu borcunun GSYH’na oranı yüzde 60’ını geçmemeli.

4- Faiz oranı: AB üyeleri içinde en düşük enflasyona sahip üç üye devlet ortalamasının yüzde 2 puandan fazla olmamalıdır.

5- Döviz kuru istikrarı: üye devletin döviz kuru Avrupa Döviz Kuru Mekanizmasına dahil olmalı ve dalgalanma marjları içinde kalınmalıdır.

Kopenhag Kriterleri’nde ise gereklilikler; siyasi, ekonomik ve AB mevzuatıyla ilgili uyum süreçleridir.

Türkiye Ekonomisinde bu yıl itibariyle; fiyat istikrarı, bütçe açığı, faiz oranları ile döviz istikrarı alanlarında Avrupa Birliği (Aynı zamanda güçlü ekonomi) kriterlerine yüzde yüz uyum sağlanmış değil.

Yalnız “borç” kriteri alanında Haziran 2024 itibariyle durum şöyledir;

“Türkiye’nin Brüt dış borç stoku 30 Haziran 2024 itibariyle 512 milyar dolar ve GSYH’ya oranı yüzde 42.6’dır. Aynı tarihte net dış borç stoku ise 265.4 milyar dolar olup borcun milli gelire oranı yüzde 22.1’dir.”

Yıl sonu itibariyle cari açığın GSYH’ya oranı %2.2’ye gerilemesini IMF’de öngörüyor.

Borç yönetimi ve cari açık konusundaki bu başarılı performansın gerçekleşmesi diğer alanlarda ve gelecekte olumlu sonuç elde edileceğinin göstergesidir. Aslında döviz rezervleri (brüt ve net) başta olmak üzere hizmetler dengesindeki gelir artışları (9.6 milyar dolar) ile seyehat döviz gelirleri (6.7 milyar dolar)  gerçekleşmeleri ile doğrudan yabancı yatırım girişleri de ekonomik görünümle ilgili tablonun gelecekte pembeye dönüşeceğinin işaretleri… IMF’nin geçtiğimiz günlerdeki açıklamalarına göre; büyüme 2024’de %3 ve 2025’de %2.7 olarak öngörülüyor. Enflasyon konusunda ise ülkemizin ve IMF’nin tahminleri tümüyle örtüşüyor: 2024 - %43, 2025 - %24.

 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar