2023 seçimine doğru siyaset ve ekonomide vade uyuşmazlığı

Maruf BUZCUGİL
Maruf BUZCUGİL ANKARA NOTLARI

Geçen hafta TBMM Anayasa Komisyonu’nda kabul edilen seçim yasasında önemli değişiklikler getiren yasa teklifi bu hafta TBMM genel kurulunda görüşülecek. Ankara ve Türkiye gündeminde seçim hazırlığı ve siyasi hesapların öne çıkacağı bir döneme doğru hızla ilerliyoruz. Bu gelişme elbette ki ekonomik sıkıntıların gündemdeki yerini ikinci plana itmeyecek. Artık orta vadeli bir programla ve toplumsal uzlaşmayla çözülebilecek hale gelen ekonomideki sorunlar yumağı için politika önerileri, 18 Haziran 2023’de yapılacak genel seçim ve cumhurbaşkanlığı seçiminin en temel tartışma alanlarını oluşturacak.

İktidar seçim önlemlerini erkene aldı

Gündemdeki iktidar kaynaklı seçim yasası değişiklik teklifi, temelde 2018’deki genel seçim ve yerel seçimlerde CHP ve İYİ Parti’nin hesap edilmeyen yönelimlerle Millet İttifakı olarak kaydettiği ilerlemelerin önünü kesmek amacını taşıyor. Anayasa Komisyonu’nda müzakereler sırasında yaşanan tartışmalar, Ak Parti ve MHP yetkililerin açıklamaları bunu açıkça ortaya koyuyor. Yasa teklifinin Millet İttifakı cephesinde mevcut konumların tekrar gözden geçirilmesine neden olduğunu belirten MHP Genel Başkan Yardımcısı  Semih Yalçın’ın “Cumhur İttifakı karşısında saf tutan partiler açısından ortalık toz duman, işler karışık, durum vahimdir” sözleri aslında teklifin amacını da yansıtıyor.

Ekonomik çözümler 2023 seçimlerini bekliyor

Nereden bakarsak bakalım, nedenlerini hangi bakış açısıyla sıralarsak sıralayalım ekonomide önümüze çıkan tablo çok sıkıntılı. Ekonomide en az orta vade perspektifli reform ve istikrar programı ihtiyacı giderek belirginleşiyor. 2021 yılının son çeyreğinde ekonomi hedeflerini 3 yıllık bir perspektifle koyan orta vadeli bakış açısını kaybettik. Yaşanan iç ve dış gelişmeler nedeniyle Eylül ayında yayımlanan OVP (2022-2024) hedefleri bir ay geçmeden anlamını yitirdi. Bu ortamda hazırlanan 2022 bütçesi de hızla bozulan dengeleri yansıtmakta yetersiz kaldı. Şimdi ise 2023 seçimlerine 14 ay kala ekonomide kapsamlı çözümler, reformlar beklemek artık giderek zorlaşıyor. TÜİK verilerine göre tüketici fiyatlarında yüzde 54,4, üretici fiyatlarında yüzde 105 oranına ulaşmış enflasyonla, fiyat denetim timleri, zincir market cezalandırmaları, tüketicileri daha ucuz marketlere yönlendirilen cep telefonu uygulamalarıyla mücadele edilemeyeceği ekonomi aktörlerince biliniyor. Şimdi artık gözler ittifakların ve siyasi partilerin seçim bildirilerindeki ekonomik hedeflerde.

Ankara EKO İklim zirvesine hazır

AB Yeşil Mutabakatı ve Paris İklim Anlaşması gereğince Türkiye, 2053 yılına kadar 60 milyar Avro tutarında “Karbon Vergisi” yükü ile karşı karşıya. Bu devasa kaynağı ülke ekonomisine kazandırmak için küresel ısınma kaynaklı iklim değişikliği konusunda toplum genelinde farkındalık oluşturmak büyük önem taşıyor. Ankara’da 30-31 Mart tarihleri arasında ATO Congresium’da düzenlenecek EKO İklim Zirvesi ve Fuarı’nın ana temasını, “İklim Değişikliği” ve “Yeşil Dönüşüm” konularında küresel düzenlemelere en hızlı uyumun sağlanması için özel sektör öncülüğünde farkındalığı artırmak oluşturuyor. ATO ve Ankara Kent Konseyi’nin öncülüğünde ASO, ATB, üniversiteler ve sivil toplum kuruluşlarının yekvücut halde yer aldığı zirvede devlet başkanları, 20 dolayında uluslararası kuruluşun temsilcileri ve kanaat önderlerinin katılımıyla 20 dolayında oturum yapılacak. Ulaşımından toplantı sunumlarına kadar en az karbon izi bırakma duyarlılığı ile düzenlenen zirvede DÜNYA Gazetesi olarak biz de yer alıyoruz.

Su gelecek yüzyılın petrolüdür…

Ankara’da geçen hafta Dünya Su Günü etkinlikleri kapsamında Danimarka Büyükelçisi Dany Annan’ın ev sahipliğinde geçmişten günümüze ibretlik derslerle dolu INTO DUST belgeselini izledik. Gerçek bir hikayeye dayanan belgesel, Pakistan’ın Karaçi kentinde yoksullarının su haklarını korumak için yorulmadan çalışan ve bu uğurda hayatını feda eden kadın aktivist Pervin Rahman’ın mücadelesini anlatıyor. Belgesel, dünya çapında suya sağlıklı erişim ve kullanım ürünleri, pompalar ve sistem çözümleri üreten Danimarka kökenli Gundflos firması ve vakfının saha çalışmalarından edindiği deneyimi de yansıtıyor. Gundflos vakfının “değişim ve farkındalık projesi” olarak hayata geçirdiği INTO DUST belgeseli, Goldman Sachs’ın 2008 yılı global raporunun kapağındaki “su gelecek yüzyılının petrolüdür” ifadesini alıntılayarak başlıyor. Belgeseli izlerken perişanlık bakımından Karaçi ve Adana’nın kenar mahallelerini karşılaştıran Süleyman Demirel’in sözleri aklımıza geldi. 90’lı yıllarda Pakistan gezisi sonrası, Demirel’in Adana’da baraj yakınında sürekli sular altında kalan Siverek mahallesinde dolaşırken, ağzından dökülen “burası Karaçi’nin arka sokaklarına benziyor” sözleri çok tartışılmıştı. Adana’da bugün bu görüntülerin ortadan kalktığını ve son 30 yılda biraz çarpık da olsa büyük bir kentsel dönüşümün yaşandığını hatırlamak gerekiyor.

 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Başkentin 101.yılı 14 Ekim 2024