2023 ilk çeyreği bitiyor, yılın geri kalanında enflasyona dikkat edelim…
Bilindiği gibi enflasyon, yıl içindeki gelişimiyle, seyriyle bütün ekonomik olaylar üzerinde etkili oluyor. İktisadî büyüme, faizler, ekonomide fiyat yapılanmaları, ücretler, bütçeler vs…
Böyle olunca da bana göre enflasyonun takip edilmesine yılın ilk günlerinde başlanmalı ve bu yakın izlemeye ara bile vermeden yılsonuna kadar devam etmeli. Çünkü zaman hızla akıyor ve aynen bugün olduğu gibi yılın ilk çeyreği geçiliyor. Kaldı üççeyrek… Bundan sonra, bugüne kadar olan enflasyonu yıl ortalamasından giderek yılsonuna kadar düşürmek, düşürmeye çalışmak gerekli. Bu yapmaya çalıştığım bir uyarı olmasa da dikkat çekmeye yarasa yeter…
Önce bir durum tespiti yapalım. 2023 yılı Ocak ayında TÜFE %6,65 oranında artmıştır. Ocak ayındaki artışla birlikte yıllık enflasyon bir önceki aya kıyasla 6,59 puan azalarak % 57,68 düzeyinde gerçekleşmiştir. Tekrarda yarar var mı? Olsun. Daha yılın başında sayılırız ki ilk 3 ay, yani ilk çeyrek bitti bitiyor.
TÜFE deki değişim 2023 yılı Şubat ayında bir önceki aya göre yüzde 3,15 bir önceki yılın Aralık ayına göre yüzde 10,00 bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 55,18 ve on iki aylık ortalamalara göre yüzde 71,83 olarak gerçekleşti.
Şubat ayı enflasyon rakamları açıklandı
Yıllık bazda TÜFE % 57,68'den % 55,18'e geriledi. Yurt içi ÜFE Şubat’ta % 1,56 artarken, yıllık bazda % 76,61 oldu.
En yüksek artış gıda ve içecekte
TÜFE'de ana harcama grupları itibariyle şubat ayında bir önceki aya göre en yüksek artış % 7,36 ile gıda ve alkolsüz içeceklerde oldu. En çok düşüş ise % 1,76 ile giyim ve ayakkabıda görüldü. (Genel eğilim de bu kalemlerde oluyor, bilhassa son 3 yıldır.)
Yıllık bazda en çok artış lokanta ve otellerde
Yıllık bazda en çok fiyat artışı %74,34 lokanta ve oteller olurken, en az artış % 21,69 ile giyim ve ayakkabıda meydana geldi.
143 üründen 117'si arttı
TÜFE'de kapsanan 143 temel başlıktan 117 başlıkta artış, 23 temel başlığın endeksinde düşüş gerçekleşirken, 3 temel başlığın endeksinde değişim olmadı.
3 ilde fiyat derlenemedi
TÜİK, TÜFE için deprem bölgesinde yer alan Gaziantep, Malatya ve Hatay'da saha fiyatları derlenemediğini açıkladı. Deprem felâketi etkisinden ölçüm tereddütlü oldu.
Zam şampiyonu sebze
Şubat ayının zam şampiyonu % 24,56 ile sebze (patates ve bazı yumru bitkiler hariç) oldu. Onu %14,47'lik artışla şarap, % 10,47'lik artışla taze meyveler izledi. Şubatta fiyatı en çok düşen ürün % 4,40 ile kadın giyim oldu. Onu % 2,10 ile veri işlem ekipmanı ve % 1,92 ile çocuk giyim takip etti.
Görülmekte olduğu gibi, yılsonu baz etkisiyle düşme gösteren yıllık enflasyon artma eğilimi devam etmekte ise ki öyle, derhal bir önceki değerlere ulaşmayı ve geçmeyi hedefler. Bu engellenmezse uyarıda yer aldığı gibi gerçek oluverir. Peki, nasıl dikkat edilecek ve önüne geçilecek, enflasyonun bu yıl düşük olmasına çalışılacaktır…
Bu mümkün müdür? Tabii mümkündür, ama enflasyon öyle çıktığı hızla aniden düşmez ve bu durum hemen fiyatlara yansımaz. (Rocket and Feature Theory) Enflasyonu düşüş trendine sokmak bile başarılı bir uygulama kabul edilir. Hele ki bu başlarda olursa… Enflasyon oranında çift haneli sayılar, mücadele etmesi zor bir mertebede bulunulduğunu anlatır.
Mücadele konusu çok yönlüdür. Neticede tamamının aynı noktaya çıkmasına rağmen yöntemler ve yapılması gerekenler farklıdır.
Bir örnekle anlatmaya çalışalım. Bu konuyu yaklaşık 3 yıldır domates örneğiyle anlatmaya çalışıyorum. Devam edeceğim. Domates, mevsim yaklaşırken tarlada 11 TL/Kg ise, muhtemelen marketlerde 30 TL/Kg, biraz daha standart üstü noktalarda 35 TL/Kg olmuştu. İlginç bir şekilde yol üzeri kamyonet ve tezgâhlarda satış fiyatı da TL/Kg 35 idi. Pazarlık eder, heveslenirseniz (Renk, koku vs.) 30 TL/Kg öder ve alabilirdiniz. Sonra mevsimle birlikte arz fazlalaşınca fiyatlarda da düşüş oldu. Yani 35 TL/Kg’den, 25 TL/Kg düzeyine ve toplumda enflasyon düştü, fiyatlar geriledi algısı yaratılmış oldu. Oysa tarla çıkış fiyatı daha da düşmüştü. Yani satıcılar hiç olmazsa bir süre daha enflasyondan yararlanarak kârlarından enflasyondaki düşüş dolayısıyla özveride bulunmadılar, ama enflasyondan da şikâyetçi olmayı sürdürdüler.
İşte itirazım tam bu noktada. Ekstra kazanç uğruna piyasalarda enflasyonun gerçekten düşmesine izin vermeyenlerin bu anlayışına ve bu anlayışı derhal kabul eden bakışa…
Bu görüş, bu yaklaşım, ülkede çarşı-pazar enflasyonunun uzun süreli olmasına yarıyor ve tabii birbiriyle ilişkili mal ve hizmetler akışında bu durum sürüp gidiyor. Tabii bu uygulamada, sokakta olan-biten. Hayatın gerçekleri arasında. Tabii ki enflasyonun düşürülmesini yönlendirecek makroekonomik çözümler var.
Bu konuyu, enflasyonu, özellikle 2019’dan beri yoğun şekilde işliyorum, ancak herhalde 2022 yılında konunun özü, tavan yapmış olsa gerek.
Enflasyon, enflasyon ve enflasyon…
Enflasyon, iktisat disiplininde fiyatlar genel seviyesindeki sürekli artışlar anlamında bir tanım. İki gerek şartı var; süreklilik ve fiyatlardaki artış. İki tip enflasyon var. Bunlardan biri talep enflasyonu, diğeri de maliyet enflasyonu. Türkiye son zamanlarda önemli derecede maliyet enflasyonu baskısı altında…
TÜFE ve TEFE enflasyonun iki temel öğesi. Tüketici Fiyat Endeksi ve Üretici Fiyat Endeksi. Son yıl, 2022 içinde TEFE ile TÜFE arasındaki makasın da giderek açılması şartları daha da ağırlaştırmıştır. Üretimde karşılaşılan maliyet artışlarının tüketimdeki fiyatlara yansıtılmaması mümkün olmadığına göre bir süre gecikmeli de olsa üretimdeki enflasyonun tüketim endeksine de yansıdığı son derece doğal olarak, görülmüştür.
Bu kadar hatırlatma ve özetin gerisinde 2022 yılında yazdığım ve www.ekonomim.com da yayınlanan enflasyon konulu yazımlarım var. Bazılarının başlıkları aşağıda; “İthal enflasyon, Enflasyon, Enflasyon Enflasyon Enflasyon, %22 Enflasyon 2023 yılı sonunda gerçek olabilir mi?”
2022 yılında sadece enflasyon değil, giderek ekonomi hyperinflation’a doğru da hızla gitmiştir. Burada hyperinflation tanımının alt yapısı OECD kriterlerine göre; enflasyonun %100 ler üzerine çıkması, her ay aylık enflasyon oranının %50 üzerinde olması ve OECD ortalamasının on katı olması hyperinflation kriterlerinin karşılanmasıdır. %107 oranındaki yıllık enflasyon, bu süreklilik içinde artık hyperinflation olarak tanımlanmalıdır.
Eğer sorunun tanımı hiç çekinmeden doğru olarak yapılıyorsa, sorunun varlığı da kabul ediliyor ise, o zaman sorunun çözümü olanaklı hâle gelir. Aksi zor.
TCMB, ülkede fiyat istikrarını sağlamak ve istihdamı artıracak önlemleri almak görevleri ile kurulmuş, banknot bastırma yetkisi olan, özel yasa ile kurulmuş olan tek bankadır. Dolayısıyla enflasyonla mücadele önlemleri, yıllık enflasyon hedefleri, enflasyonun denetimi, kontrol altına alınması tamamen MB görevidir. Bu görevi sağlıklı yapabilmek için de MB’nin tam anlamıyla bağımsız bir yapılanma ve serbestliğe ihtiyacı vardır.
Bu arada TCMB Başkanı, MB kararlarına ve projelerine ilişkin çok detaylı konuşmalar yapmamalı, hattâ sürekli demeç vermemelidir. Bu MB’de deformasyon yaratır, ciddiyet erozyonuna neden olur. MB’ler, herhangi bir konuya dikkat çekmez, MB’lerin kuralları ve yılda bir kez belirlenen hedefleri olur.
Tekrar enflasyon konusuna dönelim. Enflasyon, faizler ve kurlar arasındaki ilişkiyi, bağlantıyı halkımız son üç yıldır yaşayarak, deneyimleyerek öğrendi. Faiz ve kurları bire bir kullanarak enflasyonu artırmak ya da düşürmek o kadar kesin ve hızlı olmasa da tabii ki bu etkileşimin varlığı gerçektir.
Bu konuya ilişkin bana en somut gelen, ABD ekonomisinde oldu. ABD Hazine Sekreteri güçlü bir dolar olsun hedefi verdi, ancak buna hızla ulaşmaya çalışmak ABD Ekonomisine yüksek enflasyon maliyetini yükledi. Son 41 yılın en yüksek enflasyonu. Benzer durum belki ekonomilerin yapılanmalarına göre ECB ve EU ülkelerinde de oldu. Davranışlar ve söylemler; FED ile ECB arasında benzer şekilde gelişti. Faiz artışları derhal uygulamaya alındı.
Son üç yıl boyunca, defalarca yazdığım enflasyon konusunda yazdıklarımın maalesef çok benzer anlatımlar olduğunun tabii ki farkındayım. Ancak konu ve konuya ilişkin gelişmelerden kaynaklanıyor bu durum.
Özetle; 2023 malî yılının ilk çeyrek dönemi bugün, yarın sona eriyor. Diyelim ki; elde kaldı üççeyrek daha. Yılsonu-yılbaşı dönemi dolayısıyla, baz etkisi falan derken kontrol elden kaçar da bunun yeniden kontrol altına alınmasının ne derece zor olduğunu biliyoruz. O halde buna göre önlemleri derhal uygulamaya almalı, yılbaşıydı, daha birinci çeyrekti, seçim ekonomisiydi gibi anlamı olmayan nedenlerin arkasına sığınmamalı… Zaman çok hızlı akıyor, hızına yetişmek şart… Yoksa; aşırı enflasyon, hiperenflasyon, resesyon gibi daha zor tedavileri gerektiren semptomlar var…