2023 düzenlemeleri için son düzlüğe girilmek üzere...

Alaattin AKTAŞ
Alaattin AKTAŞ EKO ANALİZ

✔ TÜİK'in bugün açıklayacağı kasım enflasyonuyla birlikte 2022'nin nasıl kapatılacağı daha tahmin edilebilir hale gelecek. Zaten gidişat yüzde 65-70 arasına, ağırlıkla da yüzde 67'ye işaret ediyor.

✔ Memur ve emekli zammı ile asgari ücret artışında bugün açıklanacak oran önemli. Ancak daha da önemlisi seçim anketlerinin ne söylediği.

TÜİK bugün kasım ayının fiyat endekslerini açıklayacak ve yılın tümüne ilişkin fotoğraf artık daha net olarak ortaya çıkacak. Kasım ve aralıkta yüzde 3 dolayında artışlar görebiliriz. Bu düzeyde bir gerçekleşme durumunda 2022 yılının fiyat artışı yüzde 67 olacak. Çok daha geniş aralıkta ifade edersek yılı yüzde 65-70 arasında kapatacağız. Zaten orta vadeli programda dile getirilen oran da yüzde 65.

Bugün açıklanacak kasım oranıyla birlikte yıllık bazda zirveden iniş başlayacak. Çok muhtemeldir ki ekim sonundaki yüzde 85.51 zirveye işaret ediyor.

Kasım oranı yüzde 3.51’den düşük gelirse, ki beklenti o yönde, yıllık oran da bir miktar gerileyecek.

Ama asıl gerileme tabii ki aralıkta başlayacak. Kasım ve aralık yüzde 3’lük artışlarla geçildiği takdirde kasım sonunda yüzde 84.6’ya inecek olan yıllık artış, aralıkta tam 17 puan birden düşerek yüzde 67.4’e gerileyecek.

Bakalım “Enflasyonun belini kırdık” denilerek ilk davul nerede çalınacak!

Dizler kırıla kırıla halay çekildikten sonra dağılma zamanı geldiğinde eve gidilirken alınan ürünlerin fiyatının ocakta aralık ve kasıma göre yine arttığı görülecek. Ama olsun; kasımda yüzde 85 olan yıllık artış aralıkta yüzde 67’ye indi mi, indi! Fiyatlar ocakta önceki aylara göre artmaya devam etse de olur!

Zam oranını anketler belirleyecek

2022’nin enflasyon oranının ne olacağını iyi kötü biliyoruz; en geniş marjda bile yüzde 65-70 arası. Ama yine de bugün açıklanacak kasım oranıyla durum daha da somut hale gelecek.

Kasım ve aralıkta yüzde 3'lük artışlarla yıl yüzde 67’de tamamlandığında yılın ikinci yarısındaki artış da yüzde 17.60 düzeyinde gerçekleşmiş olacak.

Memur ve emeklilere bir kere bu yüzde 17.60’lık fark ödenecek. Son toplu sözleşme gereğince yüzde 8’lik zam da yapılacak. Bu oranları üst üste toplamak doğru bir yaklaşım değil tabii ki, bir önceki zammın düşülmesi ve bileşik hesaplama yapılması gerekiyor.

Mevcut durumda bu şekilde yapılacak hesaplamalar sonrasında bulunacak artış oranının aslında pek de önemi yok. Uygulanacak artış oranı ekonomik olmaktan çok siyasi bir karar çünkü.

Enflasyon farkının ne olacağı üç aşağı beş yukarı belli; bu enflasyon farkının üstüne uygulanacak zam oranı zaten belli... Ama toplam artış oranını şu aşamada aslında kimse bilmiyor. O oranın ne olacağını seçim için yapılan anketlerin sonuçları belirleyecek.

Cumhur ittifakı seçimi kazanma şansını düşük gördüğü ölçüde artışı yukarı çekecek.

Maaşlardaki artış oranının hesaplanandan yüksek belirlenebileceğini söyledikçe zaman zaman şu itiraz dile getiriliyor:

“Zam oranı toplu sözleşmeye göre zaten belli, enflasyon farkı da eklenecek ve toplam artış ortaya çıkacak. Bunun dışında bir oran nasıl olur ki?”

Ben de bunu söyleyenlere şunu soruyorum:

“Diyelim bu şekilde bulunan oran yüzde 20 oldu. Ama iktidar tuttu ve dedi ki ‘Ben memuruma, emeklime yüzde 40 zam yapıyorum’, kim itiraz edecek ya da niye itiraz edecek?”

Dolayısıyla seçim anketlerini iyi izlemekte yarar var.

Galip olan yine de enflasyon

Kaldı ki enflasyon ölçüsünde artırılmış maaş ve ücretler bile yalnızca ilgili ay ya da izleyen birkaç ay enflasyonun üstünde kalınmasını sağlıyor, o kadar.

Bu yılın ilk yarısı bunun en tipik örneğidir. Bu yılbaşında memura yüzde 7.5 artış verildi ve yapılan bu artışla oluşan maaş altı ay boyunca sabit kaldı. Oysa fiyat artış hızı yalnızca ocak ayında yüzde 11.10’a ulaştı ve zammın ömrü bir ay bile olmadı. (ekonomim. com 6 Haziran 2022.)

Dolayısıyla önemli olan yüksek zam vermek değil, fiyatların artışını önleyebilmek, en azından yavaşlatabilmek. Ama sandığa gidilirken 2023’te işin tümden kolayına kaçılacak ve tek yapılacak yüksek zamla ağızlara bir parmak bal sürmek olacaktır.

ASGARİ ÜCRET ARTIŞI DA BİR BAŞKA MERAK KONUSU

Hem çalışan, hem işveren; tüm kesimleri çok yakından ilgilendiren bir başka konu da kuşkusuz asgari ücret.

Asgari ücret her ne kadar işçi, işveren ve hükümeti temsilen beşer kişinin katılımıyla oluşan 15 kişilik komisyon belirliyorsa da nihai sözü hükümetin söylediği ortada.

Asgari ücret konusunda da tıpkı memur ve emekli zammında olacağı gibi seçim anketlerinin ne söylediğine bakılarak bir karar verilecek. Bu kararı da iktidar verecek.

Halen 5.500 lira olarak uygulanmakta olan asgari ücretin 10 bin liraya çıkarılacağını söyleyen de var, bu kadar artış yapılamayacağını ve tutarın 8-9 bin lira dolayında kalacağını söyleyen de...

Asgari ücretin çok boyutu var

Asgari ücret tek bir ücreti gibi düşünmek, yalnızca çalışanı ilgilendiren bir ücret gibi dikkate almak tabii ki söz konusu olamaz.

Bir tarafta bu ücreti ödeyecek olan kesim var. Çalışan cebine girecek net tutara bakar elbette ama bu ücret ödeyecek olanın cebinden çıkan çok daha fazla. Çok artırılmış bir asgari ücret bu ekonomik koşullarda nasıl ödenecek? İşveren dönüp dolaşıp yine devletten destek talep edecek.

Ülkenin yarısı asgari ücretli olmuşken, daha da artırılacak ücretle bu oran biraz daha yukarı çıkacak. Bugünün asgari ücretini bile kağıt üstünde ödeyenler, yarın bu uygulamaya daha çok başvuracak.

Asgari ücretteki artış çalışanlara biraz nefes aldıracak ama işten çıkarmaları tetikleyebilecek bir etki de doğuracak.

Ama seçime giderken her şey günlük yaşanıyor; uzun vadeli çözüm peşinde olan var mı ki?

EYT’DE DE SONA YAKLAŞILIYOR

Yıllardır sürüncemede bırakılıp seçim döneminde hatırlanan bir sorun da tabii ki EYT. Artık sona yaklaşılıyor. Herkesin memnun olmasını sağlamayacaksa da çeşitli formüller üstünde çalışılıyor.

Yıllarca bu uygulamadan dolayı sıkıntı çekenler biraz olsun rahat bir nefes alacak ama bu kez de iş alemini bir kaygı sardı. İşveren kesimi, EYT’lilerden kaynaklanacak kıdem tazminatı yükü ve nitelikli işgücünü kaybedecek olmaktan dolayı kaygı duyuyor.

İş alemi hem kıdem tazminatı yükü için bir şekilde destek bulabilmek, hem işe devam etmek isteyecek olanlar için prim desteği sağlayabilmek adına girişimlerini sürdürüyor.

Aralık ayı bu konunun da büyük ölçüde netleşeceği bir ay olacak.

Dolayısıyla yıl sonuna kadar ekonomi gündemi çok yüklü...

 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar