2022: Yol haritası güncelleniyor
Geride bıraktığımız yılın son yazılarında sıklıkla dile getirdiğim bir durumu hatırlayarak yazıya başlamakta fayda olabilir: Kasım ortası ile Aralık ayının sonuna dek geçen zaman diliminde takip edilen fiyatlamalar yeni yıl beklentilerini çoğunlukla içermez. Hatta kenarından geçmez desek yanlış olmaz. Bu durumun farklı gerekçeleri elbette var; azalan işlem hacimleri, muhasebeleşme eğilimleri, pozisyonları primli kapatma isteği, traderların tatile çıkış durumları gibi. Örnekleri çoğaltmak mümkün.
Geçtiğimiz hafta ile birlikte yılın ilk fiyatlamalarını takip etmeye başladık. Global ve yerel cephedeki eğilimlerin bir kez daha ayrışma gösterdiğini gördük. Bu kez alışageldiğimiz üzere negatif patikada hareket etmedik. Aralık ayının ikinci yarısında yerel varlıkların tamamında görülen volatilitesi yüksek değer kayıpları ve portföylerdeki ciddi tahribatın kısmen dengelenme çabalarını takip ettik. BİST 100 endeksi TRY bazında haftalık performansını yüzde 9.46’da gerçekleştirirken, USD bazında fiyatlanan MSCI TR endeksi de yüzde 5.32 yükseldi. Yani, hisse senetlerinin toparlanma çabaları ana belirleyici oldu. Diğer yandan ise tahvil faizlerindeki yükseliş, risk priminin ciddi yüksek seviyelerdeki seyrinin devamı, liranın dalgalı seyri gibi fiyatlama davranışları da gözlendi. Kısmen oynaklığın yerel varlıklarda azaldığını ve fakat hali hazırda daha öngörülebilir patikaya geçişin tercihten ziyade zorunluluk olduğunu da not düşelim. Daha stabil bir tablo hepimizin lehine; yatırımlardan fiyatlama davranışlarına, yeni halka arzlardan mevcut portföy değerlerini korumaya dek geniş yelpazede.
2022’nin farklılaşan dış gündemi ile devam edelim. Elbette konu başlığımız Fed. Aralık toplantısında bildiklerimiz, bize çizilen yol haritası, 3x25bp düzeyinde federal fonlama faizi artışının katılımcıların beklentisi olduğuydu. Basın toplantısında da Başkan Powell bilançonun daraltılması sürecine yönelik konuşmalar yaptıklarını belirtmişti. Çarşamba günü yayımlanan tutanaklar konuşmaların geniş kapsamlı olduğunu gösteriyor. İlk faiz artırımından sonra bilançoda düzeltme sürecini devreye alma noktasında Fed cephesi oldukça iştahlı. Bu durumun piyasalara verdiği mesaj oldukça net: “Daha erken ve daha sıkı bir Fed duruşu”.
Tahvil piyasalarında haber akışının düzeltmesi başladı. 2021’de nasıl piyasa fiyatlamalarına merhaba dediğimizi hatırladığımızda 2022’nin ilk haftasında olanlar bizi şaşırtmıyor; tahvil faizlerindeki yükseliş. 10 ay vadeli tahvilde yüzde 1.80 civarında bir tablodan söz ediyoruz. Benzer şekilde 2 ve 5 yıl vadeli gösterge faizler de yukarı yönde hareket etmiş durumda. Piyasa katılımcıları Fed’e dair akışı 2022 portföy ayarlamalarının içerisine dahil etmeye çalışıyor. Her geçiş önce sıkıntılı, devamında ise dengeye oturan, yeni koşulları kabul ederek yoluna devam etmek anlamına geldiğinden yine benzer sürecin yaşanmasını öngörüyoruz.
2022’yi konuşurken risk ve avantajlar arasındaki dengeyi dikkatli kurmakta fayda var. Bildiğimiz, faiz hadlerinin daha yüksek olacağı bir sürecin bizi beklediği. Hisse senetlerinde de büyümeden değer grubuna rotasyon olacağı. Gelişmekte olan ülkeler cephesinin çoğunluğu önden hazırlıklara başlamıştı. O tarafta tahribat Mayıs 2013’e kıyasla sınırlı kalabilir. Elbette ülke özelinde farklı hikayeler olacak. Esas cevap aranan nokta ise gelişmiş ülkelerin sıkılaşma döngüsüne hangi ivme ile gireceği. Fed’in faiz artırırken bilançoyu daraltacak olması faiz artırımlarının ivmesini yukarı çeken bir durum. Bunu pandemi öncesindeki süreçten deneyimlemiştik. Ayrıca, diğer gelişmiş ülkelerdeki politika faizleri sabit kalsa dahi tahvil faizlerini yukarı yönde baskılama potansiyeli var.
Evet, Fed ilk defa faiz artırımı döngüsüne hazırlanmıyor. Bir önceki süreçte bilançoyu nasıl daraltacaklarına dair bilgi setleri sınırlı, hatta yoktu. O nedenle hatalar da olmadı değil. Şimdi en azından nasıl yan etkileri olabileceğine dair fikirleri var. Bu, kısmen süreci törpüleyebilir. Ancak, geçişin her zaman, herkes için sıkıntılı olduğunu unutmamak gerek. Fed’e dair tüm bu konuştuklarımız ABD’nin kendi reel faizlerini yukarı baskılayacağından diğer ülkelerin de ayarlama yapması bir diğer zaruret.