2020 marka ekonomisine geçiş yılı olmalı

Salim ÇAM
Salim ÇAM Bütçe Uygulamaları

Marka ekonomisi araçlarından biri devlet destekli markalaşma programı olan Turquality, Türk markalarının global pazarda güçlü bir şekilde yer almasına ve öğrenen organizasyona dönüşümüne olanak sağlıyor. Ticaret Bakanlığı tarafından verilen Turquality Destek Programı, rekabet avantajını elinde bulunduran ve markalaşan ya da markalaşma potansiyeli taşıyan firmalara destek ile teşvik sağlayan bir platform olmanın yanında, bir Türkiye iş modeli olarak da karşımıza çıkıyor.

Turquality programının bir iş modeli şeklinde algılanması durumunda, firmaların markalaşması da hızlanıyor ve firma gelişimi artıyor. Toplam insan kaynakları güçlenirken, Türk firmalarının marka potansiyeli ve bilinci artarak, Türk malı imajının oluşturulması ve tutundurulması faaliyetleri daha da hızlanacaktır.

Aslında, bunu uygulayan işletmelerin teşvik ya da destek alıp almamasının bir önemi de kalmamaktadır. Çünkü işletmeler bu modelle, zaten maliyetlerini düşürüp farklılaşmakta ve böylece uluslararası rekabet gücü elde etmektedir.

Turquality kapsamına giren ve girmek isteyen firmalar “değer, değer, değer” diyenlerdir. Bugün Türkiye’nin ortalama ihracat birim kg. fiyatı 1,33 dolar. Turquality alan firmaların ortalama ihracat kg. fiyatı 4,5 dolara yaklaşıyor. Buradan da anlaşıldığına göre “değer, değer, değer” yani fayda/maliyet demek lazım. Değer, faydayı artır, maliyeti düşür demektir.

Ticaret Bakanlığı marka ekonomisini güçlendirmek için Turquality marka desteği veriyor. Bu destek diğer destek kalemleri ile karşılaştırıldığında işletmelerin yurt dışı araştırmalarından, pazarlama organizasyonlarına, bütçe yönetiminden satış süreçlerine kadar, daha birçok alanda destek vermektedir. Bunları şöyle sıralayabiliriz.

• İstihdam giderleri (ürün ve hizmet ihracatı)
• Sertifikasyon giderleri (ürün ve hizmet ihracatı)
• Yazılım ve bilişim giderleri (ürün ve hizmet ihracatı)
• Depo hizmetleri giderleri (ürün ihracatı)
• Gelişim yol haritası (ürün ve hizmet ihracatı)
• Tanıtım, reklam ve pazarlama giderleri (ürün ve hizmet ihracatı)
• Hedef pazarlara yönelik danışmanlık giderleri (ürün ihracatı)
• Pazar araştırması çalışması ve raporlama giderleri (ürün ve hizmet ihracatı)
• Mağaza ve franchise kira ve kurulum giderleri(ürün ve hizmet ihracatı)
• Kurulum, dekarasyon, konsept mimari giderleri (ürün ihracatı)
• Ofis, depo, showroom kira ve kurulum giderleri (ürün ihracatı)
• Yönetim danışmanlık giderleri (ürün ve hizmet ihracatı)
• Tasarım giderleri (ürün ve hizmet ihracatı)
• Uluslararası hukuk danışmanlık giderleri (ürün ve hizmet ihracatı)
• Marka, patent, faydalı model ve endüstriyel tasarım tescil giderleri (ürün ihracatı)
• Ürün, hizmet ve marka tescili ve korunması ile ilgili giderler (hizmet ihracatı)
• Ön tanı merkezi, klinik, eğitim merkezi kira ve kurulum giderleri (hizmet ihracatı)
• Satış sonrası servis, reyon, raf, deklarasyonlu köşe kira ve kurulum giderleri (ürün ve hizmet ihracatı)

Yukarıda sıralanan bu destekler şirketleri marka ekonomisine geçişini hızlandırmaktadır.
Burada en kritik konuların başında hedefledikleri ülke ya ülkeleri çok doğru şekilde belirlemeleri gerekmektedir. Turqaulity projesinin de en önemli ayaklarından birisi olan Pazar araştırması sonucunda çıkan bulgular doğru şekilde incelenerek firmanın mevcut durumu da göz önüne alınarak stratejilerin belirlenmesi gerekiyor.
Hepimizin bildiği gibi ticaretin kodları da uygulamaları da değişti. Artık işler eskisi gibi gitmiyor. Çağımız yoğun teknoloji çağı ve bilinçli müşteri sayısı da her geçen gün artmaktadır. Bununla beraber zorlanan rekabet şartları da firmaları yeni ve hedefe katkı sağlayacak stratejileri belirlemeleri ve hayata geçirmeleri konusunda teşvik edici unsur olarak ifade edilebilir.

Bunları yaparken, şirketlerin ayakta durması ve rekabet etmesi için dört denge unsuru var. Bunlar, finans, müşteri, operasyon ve öğrenme ve gelişme. Şirketler rekabet stratejilerini bunların üzerine kurmaları gerekmektedir.

Markalaşmanın iki temel unsuru vardır. Bunlardan biri “vaat” diğeri “güven”dir. Verdiğin vaadi tutup, güven oluşturabilmek için asıl olan “tüm süreçlerinizi” –değer– ile çarpmanız lazım.
Bu süreç uzun soluklu bir süreç olduğu için nihai olarak bir veriye ulaşmamız oldukça zor bir durum. Fakat belirli periyotlarla aldığımız geri bildirimlerimizin neticesinde marka ve markalaşma, markaların sürdürülebilir hale getirilmesi yolunda gitmemiz gereken çok yolun olduğunu rahatlıkla ifade edebilirim.

Bugün ülkemizde Turqality desteği almayan firmaların kg başına ihracat rakamları 1.33 dolar civarında. Aynı rakam destek alan firmalarda ise ortalama 4.5 dolar civarında. Bugün ihracat birim kg. rakamı 4.5 dolar olsaydı 2023 hedefimizi aşmıştık. Yani “para, para, para” yerine “değer, değer, değer” diyenler kg. ihracatını artırmaktadır. O yüzden Ar-Ge ve değer üzerine gitmemiz ve “Marka Ekonomisi”ne geçmemiz gerekmektedir.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar