2020 bütçesi ekonominin dertlerine çare olur mu?
Erdoğan yönetimi tarafından hazırlanan 2020 yılı bütçe teklifi Meclis Plan ve Bütçe Komisyonu’ndan “virgülüne dokunmadan” geçti. Aynı durumun Meclis Genel Kurulu’nda da tekrarlanacağı herkesin malumu. Genel Kurul’daki bütçe tartışmaları da sonuca bir etkisi olmayan bir protokol gösterisinin ötesine geçmeyecek.
Bu durum demokrasilerin temel ilkelerinden birisi olan “bütçe hakkı”nın kırıntısının bile var olmadığının açık bir göstergesi. Yeni anayasaya göre Meclis, Cumhurbaşkanlığı’nın bütçe teklifini kabul etmese bile değişen bir şey yok. Eskiden bu durum hükümetin güvensizlik oyuyla düşmesi anlamına geliyordu. Şimdi ise bir önceki yılın bütçe büyüklükleri yeniden değerleme oranında artırılarak Meclis’in itirazı hükümsüz sayılacak. Bu durum bütçe tartışmalarını tamamen göstermelik hale getirdiği gibi toplumun taleplerinin bütçeye yansımasının yollarını da tamamen yok ediyor.
Böyle bir sistem, bütçe teklifleri kim tarafından hazırlanırsa hazırlansın toplumun ve ekonominin ihtiyaçlarına, taleplerine doğru yanıtlar verme şansını baştan ortadan kaldırıyor.
Bu durumu, Beştepe’nin 2020 bütçe teklifinde de bariz bir şekilde görüyoruz.
Yeni Ekonomi Planı’nın gerçekçilikten uzak yüzde 5’lik büyüme hedefine göre hazırlanan bir bütçenin kendisinin ayakta kalma şansı yok. Üstelik 2019’de bütçe tam anlamıyla tarumar olmuşken, bunu toparlamak yerine iyice dağıtacak bir yaklaşım.
2019’da 80.6 milyar TL bütçe açığı hedeflenmişti. 2020 bütçe teklifinde 2019 açığının 125 milyar TL ile hedefi yüzde 55 aşacağı tahmin ediliyor. Üstelik Merkez Bankası’nın ihtiyat akçesine el atılmasına ve bir dizi tek seferlik gelir yaratıcı önlemlere rağmen.
2020 bütçesinde harcamalar yüzde 5’lik büyümeye göre belirleniyor. Ama büyüme yüzde 5’in altında kalınca gelir hedefleri tutmayacak ve 2020 için 138.9 milyar TL olarak hedeflenen bütçe açığı hedefi de 2019 hedefinin akıbetine uğrayacak.
Temel dengesi bu kadar afaki olan bir bütçenin, ekonomik durgunluk, yüksek işsizlik, enflasyon ve cari açık baskısı ile şekillenen ekonomik ve sosyal sorunlara çare olma şansı yok. İç ve dış politik sorunlar ve gerilimler ile dünya ekonomisindeki sıkıntılar da hesaba katıldığında bütçenin topluma sunabileceği hiçbir umut gözükmüyor.