2020 biterken; dış politika muhasebesi
2020, AK Parti hükümetinin diplomasi, ekonomik güç, etkinlik alanı, demografi gibi “yumuşak güçleri” ön plana çıkarmak yerine, sert güce, yani askeri önlemlere ağırlık verdiği yıl oldu.qBu politika nedeniyle Türkiye’nin hanesine “kazanç” olarak yazılacaklar da var, “kayıp” olarak yazılacaklar da;
• Karabağ krizi Türkiye’nin “kazanç” hanesine yazılacakların başında geliyor;
Azerbaycan’ın işgal altındaki topraklarını geri kazanmasına destek veren Türkiye, Bakü üzerinden Kafkasya’da yeniden “aktörlerden biri” olmayı başardı. Ancak bunun bedeli, Azerbaycan’a aynı zamanda Rusya’nın askeri olarak geri dönmesi ve bölgedeki “başat aktör” kimliğini tescillemesi oldu.
Türkiye’nin etkinliğini artırması için bundan sonra atacağı adımlar kritik önemde. Ermenistan’a yönelik orta/uzun vadede başlatılacak bir açılım politikası, Ankara’nın Kafkasya’daki ağırlığını Rusya seviyesine getirmeye aday. Ancak bunun için, iç politikada daha “esnek” bir tavır alınması, Bakü’nün ikna edilmesi gibi zor unsurlar da olduğu bir gerçek.
• Libya’da 2020’deki gelişmeler ise görünürde Türkiye açısından “kazanç” hanesine yazılsa da, pek çok riski de beraberinde getirdi;
2020’nin ilk aylarında Libya’da, Trablus hükümetinin yanında çok aktif olan Türkiye, ne yazık ki sahadaki ağırlığının karşılığını henüz masada alabilmiş değil. Libya’da Türkiye’nin karşı cephesinde yer alan Mısır, “barış masasını kuran ülke” olarak, etkinlik açısından Ankara’nın epey önünde görünüyor. Çatışmalar sırasında Hafter güçlerini destekleyen Mısır’ın, ateşkesle birlikte Trablus hükümetiyle de aktif temasa geçmesi, Libya’da Ankara’yı zorlayacak gibi görünüyor. Türkiye’nin Libya’da 2021’de başarı oranını, sadece tek tarafı / Trablus hükümetini desteklemekle kalmayıp, çatışan diğer taraflara ulaşıp ulaşmayacağı belirleyecek.
• 2020’de kesinlikle “kazanç” hanesine yazılacak olan ise Irak’ta yaşananlar;
Türkiye, bugüne kadar tek başına yürüttüğü PKK ile mücadeleye, 2020’de Kuzey Irak Kürt Bölgesel Yönetimini de aktif olarak dahil etmeyi başardı. 2020 sonunda Irak Başbakanı’nın Ankara ziyaretinde de ana gündem PKK ile mücadele oldu. Bağdat’ın daterörle mücadele konusunda verdiği sözleri tutması halinde, 2021 PKK terör örgütünün Irak’tan dışlandığı, Kandil’in ve Mahmur’un temizlendiği yıl olmaya aday. ABD de bu konuda Türkiye’ye şu an için sessiz destek vermeye devam ediyor. Ancak bu desteğin bir karşılığı olacağı da unutulmamalı; Washington’dan2021yılında Suriye’de, Fırat’ın doğusundaki PKK uzantısı yapılanmanın “zımnen tanınması” için Ankara’ya yönelik gelebilecek baskının artmasını beklemek mümkün.
• Suriye krizi bir önceki yıla oranla “kayıplar” hanesine yazılmaya aday;
Bunun nedeni AK Parti hükümetinin defalarca “çekilmeyeceğiz” dediği İdlib’deki gözlem noktalarını Esad yönetimi güçlerine sessiz sedasız bırakmaya başlaması.
2021’de İdlib’deki başarıyı, Rusya’nın artacağı daha şimdiden görünen “çekil” baskısına karşı Ankara’nın, bölgedeki “sessiz ortağı” ABD’nin desteğini alıp alamayacağı belirleyecek.
Fırat’ın doğusundaki durum ise çok daha karmaşık; Türkiye’nin PKK terör örgütünün uzantısı olması nedeniyle mücadele ettiği PYD-YPG güçleri, sadece Rusya’nın değil, ABD’nin de tam desteğini almış durumda. Ankara, 2020 yılında PYD-YPG’nin Fırat’ın doğusundaki etkinliğini bitirmek için istediği askeri adımları atamadı. 2021’de de bu konuda fazla bir ışık görünmüyor.
• Doğu Akdeniz ve Ege konuları ise Ankara’nın 2020 yılında diplomatik açıdan “gerileme” yaşadığı alanlar oldu;
Doğu Akdeniz’de Yunanistan ve Mısır arasında imzalanan anlaşma doğrudan Ankara’nın “kayıp” hanesine yazılmaya aday. AK Parti hükümetinin seri Navtex ilanıyla attığı adımlar, Türkiye’nin bölgedeki etkinliğini arttırmak yerine, karşı cepheyi daha da büyüttü. Avrupa Birliği, Doğu Akdeniz krizini bahane edip Türkiye’ye yönelik küçük yaptırımlara başladı, 2021’de büyük yaptırımların gelebileceğinin işaretini ise son AB zirve sonuç bildirisinde verdi. ABD’de Trump yönetiminin Rum-Yunan cephesinde durması da Ankara’yı iyice yalnız hale getirdi.
Ankara 2021’de Doğu Akdeniz/Ege konusunu söz hakkı olmadığı AB platformundan, tam üye olduğu NATO platformuna çekebilirse, bir soluk alma imkanı bulabilir.
• S-400 krizi ise Türkiye’nin kesin kayıp hanesine yazılmaya aday;
2020’de Türkiye’nin dışlandığı F-35 projesine Yunanistan ve Birleşik Arap Emirlikleri uçak satın alarak dahil oldular. Yunanistan aynı zamanda Doğu Akdeniz krizinde beraber saf tuttuğu Fransa’dan Rafael uçakları da satın alıyor. Bu durum Türkiye’nin Ege ve Doğu Akdeniz’de Yunanistan’a karşı hava üstünlüğünün büyük ölçüde darbe almasına yol açacak gibi görünüyor. Uğruna F-35’lerden olduğumuz S-400’leri en gerekli olduğu anda -Suriye’de Mehmetçik Rus hava saldırısı altındayken- 30’dan fazla şehit verirken kullanamamış ve Rusya’ya karşı hiçbir zaman kullanamayacak olmamız nedeniyle 2020’nin kayıplar hanesine geçti.
S-400’ler 2020 yılında da, CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun deyimiyle “en pahalı hurda” olmaya devam etmesine rağmen, Türkiye, ABD’nin CAATSA yaptırımlarına da maruz kaldı. 2021’de de “pahalı hurdayı” kullanıp kullanmayacağımız meçhul. 2021’in hepimizin kaderini belirleyen dış politika açısından daha kazançlı bir yıl olması dileğiyle;
İyi seneler....