2019’u nasıl bilirdiniz?

Alaattin AKTAŞ
Alaattin AKTAŞ EKO ANALİZ

Şunun şurasında yarım gün sonra tarihin derinliklerine gömeceğiz 2019'u. Aklımızda neler kalıyor, neler hatırlayacağız 2019’dan...

Hani bir bebek doğar; anne iyi beslenmemiştir, dolayısıyla iyi besleyememiştir bebeğini hamileyken, bebek bakımından da habersizdir adeta. Taşınır durursunuz doğumdan sonra hastaneye. Bitmez bu taşınmalar.

Tam iyileşti derken bir başka hastalık çıkıverir. Ezberlersiniz hastanenin yolunu.

Ya da ailenizin büyüğü iyice elden ayaktan düşmüştür. Zamanında kendine de iyi bakmamıştır zaten. Ne yediğine dikkat etmiştir, ne içtiğine. “Acı patlıcanı kırağı çalmaz” temel düsturudur. Dinlememiştir de sizi üstelik. Bir de terslemiştir, “Benden iyi mi bileceksiniz” diye. Ama artık size muhtaçtır. Yine hastane yollarındasınızdır, hafta geçmez ki hastaneye gitmeyesiniz.

Türkiye ekonomisi bir bebek gibi mi, yoksa yaşlı bir dede ya da nine gibi mi?

Pek farkları yok. 2019’da ha bire hastaneye taşınmamıza yol açtılar.

İnsan durup dururken hastaneye gider mi?

Ekonomi hasta değilse neredeyse her aya bir tane sığacak şekilde ekonomik önlem paketi açıklanır mı?

2019’un özeti bu olsa gerek. Ay geçmedi ki bir ekonomik önlem paketi açılmasın, ekonomiyi iyileştirmek adına yeni yeni önlemler alınmasın, kredi düzenlemesine gidilmesin, bankalara faiz oranı dikte edilmesin.

Her ekonomik önlem paketi ya da köklü diye nitelenen ekonomik düzenleme, bir öncekinin pek işe yaramadığının ya da yanlış veya eksik olduğunun itirafı değil mi?

Esnafa kredi, borç erteleme, çiftçiye destek, vergi indirimleri ya da ertelemeleri, harç düzenlemeleri, faiz indirimleri vs. vs... Bitmedi yıl boyunca.

Türkiye ekonomisi 2018’in ikinci yarısında, özellikle de son çeyreğinde öylesine derin sorunlarla boğuşmaya başladı ki biraz normalleşmek bile hepimizi mutlu etti.

Ateşinizin çok yükselip kaygı verici boyuta ulaşmasından sonra normal değere yaklaşmasıyla hissettiğiniz ferahlama gibi bir durum yaşadık. Ölümü görmüştük, sıtmaya dünden razıydık adeta.

2019’un özeti

Neredeyse her ay bir önlem paketiyle tanıştığımız 2019 yılında belli başlı göstergelerde neler mi yaşandı, bakalım:

Enflasyon: Geçen yıl yüzde 25’leri gören yıllık fiyat artışından sonra tek haneye inmek elbette az şey değildi. Ama matematik bunun olacağını zaten söylüyordu, bu yıl tek haneye inmemizin altında da geçen yılki o yüzde 25’leri bulan oran yatıyordu zaten.

GSYH: Benzer bir durum GSYH için de geçerli. 2018’in çok olumsuz verileriyle yapılan kıyaslama bu yıl küçülmenin giderek azalması ve artıya geçilmesi gibi bir sonuç verdi. Aynı etkiyle bu yıl son çeyrekte önemli bir büyüme göreceğimiz de kesin gibi.

İstihdam: Ekonominin temel hedefi olan refah artışı ve bunun en temel yolu olan istihdam açısından hiç de iyi bir yıl geçirmedik. İşsizlik oranı rekor üstüne rekor kırmaya devam ediyor. İşsizlik oranı yaz aylarında bile yüzde 14’ler dolayında seyretti. Normal koşullarda yıl sonuna doğru mevsimsel etkiler yüzünden işsizliğin daha da yükseldiğini görmemiz beklenir. Ancak sanayi üretiminin biraz kımıldamış olması sayesinde bu yıl yazdan kışa geçişte eskiden yaşandığı gibi çok hızlı bir artış görmeyebiliriz. Ama şu gerçek değişmiyor, ekonomide en büyük sorunumuz işsizlik ve bu sorun her geçen gün derinleşiyor.

Dış denge: Cari açığımız küçüldü küçüldü ve artıya geçtik. Her ne kadar son dönemde artıda küçülme başlamışsa da geçmiş yıllarla kıyaslanmayacak ölçüde görünür bir iyileşme yaşandı. “Görünür” diye altını çizme gereği duyuyoruz, çünkü cari dengede fazla vermek, birincisi amaç mıydı; ikincisi iyi bir şey mi, çok tartışılır. Cari fazlayı yeni döviz geliri yaratarak değil, döviz harcamamızı azaltarak sağladık. Döviz harcamasının azalması da az üretim, az yatırım, hatta hiç yatırımla gerçekleşti. Bunun sonucunda aralıktaki hareketi saymazsak döviz kuru çok uzun bir süre yataya yakın seyretti. Ama bütün bunların bir bedeli vardı. Biraz önce değindiğimiz gibi işsizlik tırmandıkça tırmandı.

2020 sağlık, mutluluk ve biraz daha refah getirsin. Mutlu yıllar...

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar