2019: Korkulan kadar oldu mu?
Masanın bu tarafında çalışanlar için yılın en güzel zamanlarındayız. Düşünsenize, yıl boyunca oradan oraya koşturmuş, karşılaştığınız her haberden tabiri caizse “ekmek çıkartmaya çalışmış”, anladığınız kadarını karşı tarafa anlatmaya çabalamış, finansal piyasaların bitmeyen heyecanından yorgun düşmüşsünüz ama şimdilerde her yer tatil. İşlem hacmi azalmış, tartışacak başlık yok, sıkıntıdan kendi veri setlerinizi güncelleyip “farklı ne yapabilirim?” diye düşünüyorsunuz. Başkan Trump bile tweet atmıyor. Tek derdiniz bu. Meşhur ifade ile “anlayamazsınız.”
Bir klasik olduğu üzere, okumakta olduğunuz yılın son yazısı için geriye dönüp bir yıl önceki benzer yazıya göz atılır. Ben de yazıya başlamadan önce tam olarak bunu yaptım. Bir nevi geride kalan zaman içerisinde kendi anlattıklarımın üzerinden geçtim. İşe de başlıktan başlamayı doğru buldum. 29 Aralık 2018’de attığım başlıktan tek farkı son kısım. O vakit “2019: Korkulan kadar olabilir mi?” demeyi tercih etmişim. Bu kez “oldu mu? ile güncellemek istedim. Gelin birlikte üzerinden geçelim, yazıyı toparlamaya çalışalım.
O zamanlar “2018’i nasıl biliriz? Yerel analistler ile yabancılar arasındaki ayrışma sanıyorum ki en fazla bu noktada, üstelik ruh halinde öne çıkabilir. İçeride çok fazla sürpriz ve belirsizlik yaşadık. Öyle günler oldu ki globali unuttuk, önce kendi evimizin önünü toparlamaya, kendimiz anlamaya, anladığımız kadarını da etrafımıza, sizlere anlatmaya çalıştık. Öngörünün kaybolduğu noktada olabildiğince yardımcı olmaya çalıştık. Sektörde çalışan her yaştan kesim için iki önemli tarihi hafızalara kazıdık; 10 ve 13 Ağustos.” ifadesi ile yazıya giriş yapmışım. Şimdi kendi kendime soruyorum. Yine olsa aynı şekilde giriş yapar mıydım? Daha iyisini yapamazdım herhalde.
Birebir olmasa da 2019 yılında da benzer durumları tartışmadık değil. Yine yerli ve yabancı analistler arasında yılın genelinde ayrışma gözlemlendi. Yıl başlangıcında bizler yabancı meslektaşlarımıza göre daha iyimser kalan büyüme ve enflasyon tahminleri yapmaya çalışıyorduk. Gün sonunda büyümede terazi bizim lehimizde kalsa da enflasyon ve ödemeler dengesinde hep birlikte pozitif anlamda ters ayakta yakalandığımızı itiraf etmeli. Bir de çok şükür 10 ve 13 Ağustos gibi iki kötü gün benzeri işlemlere tanıklık etmedik. Öyle ki, Türk lirası sepet kur bazında 2019’u ortalamada yüzde 14 yükselişle tamamlamaya hazırlanıyor. Kurdaki yükseliş, liranın sepette zayıflamasını ifade ediyor. Ne demek? 2014-16 arasındaki ortalama performansı olan yüzde 13’ün hafif üzeri, 2017-18’deki yüzde 29’un ise ciddi aşağısı anlamına geliyor. Yani, tartışmalarla birlikte liranın stabilitesini 2019’da sağlamayı başardık demek.
Başka hangi başlıkları sesli düşünmüşüm? Mesela, kur şokunun özel sektör bilançolarına olan yan etkilerini ve finansal kesimin güçlü sermaye yapısının yanında artık bir yol haritasına ihtiyaç duyduğunu tartışmış ve eklemişim; “Bu cephede hala daha beklentiler mevcut.” Dışarıya da kafamızı kaldırıp bakmanın doğru olduğunu belirtip, global yavaşlama tartışmaları, Fed’in yol haritası ve GOÜ fon akışını etkileme potansiyelini, Çin yavaşlamasını, Başkan Trump’ın müesses nizamla çatışmasının da altını çizmişim. Eh, sanki az çok gündemi yakalamışız gibi.
Hikayenin espri kısmı yılın son yazısı olmasından mütevellit. Tabi ki 2019’u da heyecandan uzak kalarak geçirmeyi başaramadık. Yerel ve global gündem sağ olsun hiç eksik olmadı. Bol bol Başkan Trump ile Çin’in karşılıklı tepişmelerini konuştuk durduk. Arada birkaç kez ABD ekonomisini getiri eğrisi üzerinden resesyona sokup çıkartırken, Türkiye ve Arjantin karşılaştırmalarının ne denli hatalı olduğuna değinmedik bile. Amerikan dolarında global değerlenmenin bu boyuta ulaşmasını bekliyor muyduk? Şahsen hayır. Ama zayıflama da beklemiyordum. Keza Fed’in dönüşü… Yılın oyun değiştirici hamlesidir. Herkes için.
Yeni yıl her zaman umutla gelir. Yaşanan her ne ise geride kalmıştır ve devam edebilmek için umut gerekir. Piyasaların ya da ekonomilerin insan hayatından farkı yok. Zira içindeki insan. O nedenle global ekonomide toparlanma beklentilerimizi 2020’ye taşıyoruz. Mümkünse Avrupa için gelen gideni aratmasın. Belli ki Fed en azından yılın ortasına dek kıpırdamayacak. Zamanı geldiğinde etrafa bakacak, anladığını bizlere anlatacak ve yeni bir yol gösterecek. O zamana dek herkes için koşullar destekleyici. Dünya ekonomisi ters yönde bir keskin dönüşü kaldırır mı? Sanmıyorum. O nedenle sözlü yönlendirme olmadıkça maliyet tarafında majör değişiklik olmaz diyorum. Bu da politikacılar sakin kalmayı başarabilirse global toparlanmada stabilizasyon demek. Bize gelince… Mümkünse lira enflasyon kadar değer kaybetmeyi sürdürsün. Büyüme toparlanacak ama rakamdan ziyade kalitesine odaklanalım. Bankalar bilançolarında daha rahat hareket etsin. Bu da sorunlu kredilerin çözümü demek. Eğer büyürken ödemeler dengesini “dengede açabilirsek” en ciddi başarımız bu olur. 2020 yılı her anlamda test olacak.
Ve başlığın cevabı: 2019 korkulan kadar olmadı.