10.1 milyar dolarlık yatırım fırsatı kaçtı, ikinci yarıda 7.1 milyar dolar bekliyoruz
Uluslararası Yatırımcılar Derneği’nin (YASED) yeni Başkanı Engin Aksoy, düzenlediği sohbet toplantısında dernek üyelerinin Türkiye ekonomisindeki yerini, ekonomik gücünü ortaya koyarak söze girdi:
- 31 ülkeden 274 üyemiz var. Ülkemizdeki uluslararası doğrudan yatırımların yüzde 85’ini temsil ediyoruz.
- 2021 yılı sonu itibariyle 94 milyar doların üzerinde öz sermaye yatırımı gerçekleştirmiş durumdayız.
- 360 bin kişilik doğrudan istihdamımız var. Tedarikçilerimizle birlikte yarattığımız istihdam 911 bini aşıyor.
- Yüksek ve orta-yüksek teknolojili ihracatın yüzde 25’inden fazlasını gerçekleştiriyoruz.
- Her 3 uluslararası şirketten biri ülkemizi bölgesel hizmet merkezi olarak konumlandırıyor.
Ardından ekledi:
- YASED’in gücü ve ülkemize katkısı, üyelerimizin tedarik zincirlerine katkısı ile birlikte değerlendirildiğinde daha da önem kazanıyor.
Söz konusu katkıları şöyle açtı:
- Üyelerimize mal veya hizmet satışı gerçekleştiren 85 binden fazla tedarikçimiz var.
- Bu firmaların 19 bini satışlarının yarıdan fazlasını YASED üyelerine gerçekleştiriyor.
- Tedarikçilerimiz 5 milyon istihdam yaratıyor. Bu rakamın 551 bini doğrudan YASED üyeleri ile gerçekleştirilen tedarik ilişkileri ile destekleniyor.
- YASED üyelerinin tedarik zincirlerindeki firmalarda, 2021 yılında yaklaşık 680 milyar liralık net satış ve 9.2 milyar liralık ihracatı tetiklediğini tahmin ediyoruz.
Engin Aksoy, YASED Genel Sekreteri Serkan Valandova, Genel Sekreter Yardımcısı Tuba Özsezen ve Baş Ekonomist’i Mine Ergün Bakdur’un katıldığı sohbette geçen hafta açıklanan, Türkiye’deki lansmanını YASED’in yaptığı Birleşmiş Milletler Ticaret ve Kalkınma Konferansı (UNCTAD) Dünya Yatırım Raporu’na değindi:
- Uluslararası doğrudan yatırımlar pandemi öncesi 1.7 trilyon dolar düzeyindeydi. 2020’de 960 milyar dolara düştü. 2021’de 1.5 trilyon dolara çıktı. 2022’de 1.3 trilyon dolara geriledi.
Türkiye’nin son 2 yılda 13.3’er milyar dolar uluslararası doğrudan sermaye çekebildiğini kaydetti:
- Bu yatırımların yüzde 50’sini gayrimenkule gelenler oluşturdu. Bu rakam ve kompozisyon, ülkemizin iddiasını ve potansiyelini yansıtmıyor.
Türkiye’nin uluslararası doğrudan sermaye yatırımlarından yüzde 0.7-1 bandında pay aldığına işaret etti:
- Ülkemizin uluslararası doğrudan sermaye akışlarından almayı hedeflediği pay yüzde 1.5 civarındadır. Bu hedef bizce de realist ve ülkemizin potansiyelini yansıtıyor.
Şu noktanın altını çizdi:
- Küresel rekabetçiliğimizi daha fazla artırabilmek için öngörülebilirliği artırmamız, makroekonomik istikrarı sağlamamız ve yapısal reformları hayata geçirmemiz kritik önem taşıyor.
Öngörülebilirlikle ilgili şu mesajı verdi:
- Öngörülebilirliği güçlendiren bir diğer unsur da ulusal plan, program ve stratejilere bağlı kalınmasıdır. İş dünyası açısından bir çıpa vazifesi gören bu çalışmaların oluşturulması sürecinde iş dünyası ile yakın işbirliği her zaman çok önemlidir.
Türkiye’nin yılın ilk 6 ayında 10.1 milyar dolarlık yatırım çekme fırsatını nasıl kaçırdığını YASED Pulse anketinden şu diplomatik dille aktardı:
- Risk göstergelerinde gerçekleşebilecek olası iyileşmelerin geçmiş 6 ayda gerçekleşmemesinin,1 milyar dolar değerinde bir potansiyel yatırım sermayesi girişi için caydırıcı bir durum olduğu tahmin edilmektedir.
YASED Pulse anketinden çıkan mesajları paylaştı:
- Anket, döviz kurundaki oynaklığı ve enflasyonu en önemli dışsal olumsuzluk olarak işaret ediyor.
- Bununla birlikte YASED olarak, ülkemizde önümüzdeki dönemde ihracat ve istihdamın artacağını öngörüyoruz.
- Üye şirketlerimiz, yatırım ortamına dair güven verici gelişmelerin hayata geçirilmesi halinde önümüzdeki dönemde, 7,1 milyar dolar tutarındaki yatırımı programlarına almayı planlıyor.
- Bu rakam, yatırım planlarını bize yansıtmamış olan ve henüz bütçe sürecinde olan üyelerimizi içermediği için aslında oldukça muhafazakar bir tahmin.
- Ancak, şunu vurgulamak açısından önemli: Ülkemiz konumu, pazar büyüklüğü, altyapısı, genç nüfusu ve insan kaynakları ile gerçek bir potansiyel taşıyor.
Bu bölümü şöyle noktaladı:
- Ayrıca vurgulamak isterim ki, bizim kaybettiğimiz bir yatırım dünyada başka bir yerde gerçekleşiyor. Bizde olmadı diye durmuyor. Sadece yatırımı kaybetmekle kalmıyoruz, bir de yatırımı çeken rakibimizin arkasında kalıyoruz.
Türkiye’deki yabancı sermayeli şirketlerin önümüzdeki 6 ayda 7.1 milyar dolarlık doğrudan yatırım yapacak olmaları, dövizde sancı yaşandığı bir dönemde moral ve umut veriyor.
Ancak, geçen 6 ayda 10.1 milyar dolarlık doğrudan yatırımı başka ülkelere kaptırmış olmak da üzücü değil mi?
Türkiye doğrudan yatırım çekmede ilk 10’da olmalı
YASED Başkanı Engin Aksoy, Türkiye’nin uluslararası doğrudan yatırım çekmede daha ön sıralarda olması gerektiğini belirtti:
- Türkiye, bölgesel bir üretim, hizmet, yönetim ve ticaret merkezi olma yolunda sahip olduğu potansiyel ile dünyada en fazla doğrudan yatırım çeken ilk 10 ülke arasına girmeli.
YASED’in odaklandığı noktaya işaret etti:
- YASED olarak odağımız, her zaman olduğu gibi daha güçlü bir Türkiye için, yeni dönemde de ülkemizin rekabetçiliğinin artırılması hedefiyle yatırım ortamının iyileştirilmesine yönelik oluşturulacak politikalara katkı sağlamak.
Ardından ekledi:
- Ekonomimizin sürdürülebilir şekilde büyümesi, katma değerli uluslararası doğrudan yatırımların ülkemize çekilmesine yönelik olarak gerçekleştirilecek çalışmalarda kamu-özel sektör işbirliğinin gücüne inanıyoruz.
Öncelikli alanları sıraladı:
- Dijital dönüşüm, yeşil dönüşüm, küresel tedarik zincirlerine entegrasyon ve insan sermayesinin geliştirilmesi.
YASED üyelerinin bu trendlerin hepsinde dünya lideri olduğunu kaydetti:
- Üye şirketlerimizin potansiyellerini gerçekleştirmelerine imkan verecek öngörülebilir ve istikrarlı bir yatırım ortamının sağlanmasının ülkemize katkı sağlayacağı aşikardır.
Yüzde 25 kurumlar vergisi rekabet gücümüzü zayıflatır
YASED Başkanı Engin Aksoy, son dönemde gündeme gelen vergi artışları üzerinde durdu:
- Gerçekleştirilen vergi artışlarının geçmekte olduğumuz zor dönemde ihtiyaç duyulan bütçe için hasıl olmuş olduğunu anlıyoruz.
Alınan kararlar öncesi istişarenin önemine değindi:
- Bu tarz geniş ve önemli düzenlemelerin yatırım ortamının öngörülebilirliğini ve şeffaflığını temin açısından daha uzun vadeler içerisinde ilgili STK ve özel sektör ile istişare edilelerek ve gerekli etki analizleri yapılarak gerçekleştirilmesinde fayda görüyoruz.
Öngörülebilirlik konusuna işaret etti:
- Öngörülebilir düzenleyici bir çerçevenin temini ülkemize yönelik risk algısının olumlu yönde değişiminde büyük rol oynayacaktır. Kurumlar vergisi oranının da yüzde 20’den 25’e yükseltilmesinin ülkemizin rekabet gücünü sarstığını düşünüyoruz.
Dünyada kurumlar vergisi oranlarını düşürme yönünde bir trend olduğunu vurguladı:
- Acil ihtiyaç üzerine getirilen bu vergilerin 2024 yılında kaldırılması ve daha rekabetçi bir kurumlar vergisi uygulamasına geçilmesi, buna ilişkin bir bilgilendirme yapılabilmesi, öngörülebilirliğe ve rekabetçiliğe katkı sağlayacaktır.
Yatırımların hukuki açıdan güvende olduğu öngörülebilmeli
YASED Başkanı Engin Aksoy, başta Yatırım Ortamını İyileştirme Koordinasyon Kurulu (YOİKK) olmak üzere kamunun özel sektör ile oluşturduğu tüm istişare platformlarına destek verdiklerini bildirip hukuk konusuna dikkat çekti:
- Yatırımların hukuki açıdan güvende olmasının öngörülebilmesi ve olası düzenlemelerle verilen yatırım kararını etkileyecek büyük ve beklenmeyen değişikliklerin yaşanmaması büyük önem taşıyor.