1 milyar dolarlık yatırımla Türkiye’deyiz COVID-19 için birlikteyiz

Vahap MUNYAR
Vahap MUNYAR İŞ DÜNYASINDA DİYALOG

SANOFI Türkiye Ülke Başkanı Cem Öztürk, COVID-19 vakalarının ülkemizde ilk görüldüğü günlerde şirketin Medikal Direktörü Turgay Aydınlar ve ekibini topladı:

- Sağlık Bakanlığı, hidroksiklorokin içeren ilaçları COVID- 19 hastalarının tedavisinde kullanıma açtı. Bizim bu ilacın üretimiyle ilgili son durumumuz nedir?

Turgay Aydınlar yanıtladı:

- Sanofi Türkiye olarak, söz konusu ilacı romatoloji ve dermatoloji alanında kullanılmak üzere zaten üretiyorduk.

Toplantıdan şu karar çıktı:

- Sanofi, 60 yıldır Türkiye’de. Lüleburgaz’daki fabrikamız, Sanofi dünyasında ilk 3’te yer alıyor. Sağlık Bakanlığı’na hidroksiklorokin bağışı için kolları sıvayalım.

Öztürk, ayrıca şu noktanın altını çizdi:

- Sanofi, deneyim ve uzmanlığı ile COVID-19 salgınına karşı yürütülen mücadeleye tam destek verecek.

Sanofi dünyası ile irtibata geçildi, hammadde tedariki sağlandı, ilaç üretildi. Öztürk, açıkladı:

- Sağlık Bakanlığımızla işbirliğimiz ve izinleri doğrultusunda 3 milyon doz hidroksiklorokin bağışını gerçekleştirmiş bulunuyoruz.

Kamuoyuna da şu mesajı verdi:

- COVID-19 mücadelesinde ilk günden itibaren devletimiz ile tam işbirliği içerisinde en ön saflarda çalışıyoruz. Bu mücadelede üzerimize düşen her göreve hazırız.

Cem Öztürk, Turgay Aydınlar ve Sanofi Kurumsal İletişim Direktörü Pınar Kaya ile söz konusu bağış sonrası görüntülü sohbet yaptık.

Öztürk, Türkiye Ülke Başkanlığı görevine 1.5 yıl önce Sanofi Tayland’dan geldiğini belirtti:

- Türkiye’de 1 milyar dolarlık yatırımımız var. Lüleburgaz’daki fabrikamız dünya 3’üncüsü. Tuzla’da büyük bir depomuz var.

Sanofi Türkiye’nin 1800 kişilik istihdamı olduğunu vurguladı:

-Kendimizi Türk şirketi olarak görüyoruz. Lüleburgaz’daki fabrikamızın yıllık üretim kapasitesi 445 milyon kutu. Geçen yıl 327 milyon kutu üretim yaptık.

Pınar Kaya araya girdi:

- Kendi ilaçlarımızın yanısıra yerli-yabancı 22 farklı firma için de üretim yapıyoruz.

Öztürk, Sanofi Pasteur’un dünyada aşı konusunda ön sıralarda olduğunu anımsattı:

- Sanofi Pasteur, SARS aşısı konusunda ilerleme sağlamıştı. Ancak, virüs mutasyona uğradı. Sanofi, Glaxo (GSK) ile aşıda güçbirliği yaptı. COVID-19 aşısı için 18 ay gibi bir hedef belirlendi.

Sanofi Türkiye’nin bu çalışmada rol alıp alamayacağını merak ettim, Turgay Aydınlar yanıtladı:

- Klinik çalışma aşamasına gelindiğinde belki Türkiye de o kapsama girebilir.

Lüleburgaz’daki fabrikanın üretim temposunu sordum, Öztürk anlattı:

- Akut ürünlerde düşüş var. Kronik ürünlerde düşüş yok. Mesafeleri koruyarak, önlem alarak üretime devam ediyoruz.

Zentiva, Eczacıbaşı İlaç’ı alarak Türkiye’ye yerleşmiş, sonra da Sanofi bünyesine geçmişti. Ekim 2012’de yaptığımız sohbette Zentiva’nın Başkanı Jerome Silvetre, şu mesajı vermişti:

- Zentiva’nın dünyada sattığı her 4 kutu ilaçtan biri Lüleburgaz’da üretiliyor.

Sanofi Grubu, Zentiva’yı Ekim 2017’de Advent International’a sattı. Lüleburgaz’daki fabrikayı elinden çıkarmadı. Adı Ekim 2018’den itibaren Sanofi İlaç Sanayi ve Ticaret A.Ş. oldu.

Fabrika, bugün de Sanofi’nin dünyadaki 75 üretim tesisi arasında 3’üncü sırada bulunuyor.

Türkiye’nin ilaç üretim tesisi gücünü artık “araştırma-geliştirme” de de yukarı taşıması gerekiyor…

Hammadde için yeni merkez arayışı olursa

Türkiye gündeme gelir SANOFİ Türkiye Ülke Başkanı Cem Öztürk, Lüleburgaz’daki tesislerden 49 ülkeye ihracat yaptıklarını belirtti:

-Geçen yılki ihracatımız 35 milyon dolar düzeyinde gerçekleşti.

Hammadde konusunu sordum:

-İlaç hammaddesi Hindistan ve Çin’den sağlanıyor. Birçok sektör, tedarikte Çin’in fazla ağırlık kazanmasının rahatsızlığını yaşıyor. İlaç hammaddesi konusunda Türkiye de rol alamaz mı?

Şu yanıtı verdi:

-Sanofi’nin hammadde konusunda farklı arayışları olursa, Türkiye ilk akla gelecekler arasında yer alır.

Huzurevi değiştirirken arşivi için telaşlandı

AĞUSTOS 2015, Darıca… Türkiye Gazeteciler Cemiyeti’nin (TGC) Sosyal Hizmetler Kurumu tarafından işletilen huzurevindeyiz.

TGC Genel Sekreteri Sibel Güneş’le birlikte huzurevinde konaklayan meslek büyüklerimizi ziyaret edip, binanın yıkımı ile ilgili kararı paylaştık:

-Kocaeli’ndeki ilgili kamu kurumları binayı inceletti. 29 Temmuz 1993’te hizmete giren binamız maalesef depreme dayanıksız çıktı.

Aslında durum TGC Huzurevi yönetimine bildirilmiş, binayı boşaltma hazırlıkları da başlamıştı. Ziyaret sırasında meslek büyüğümüz tarihçi-yazar Orhan Koloğlu’nun odasına da uğradık, arşivini taşınmaya hazırlamakla meşguldü:

-Benim için en zor olanı taşınırken arşivimi koruyabilmek.

Orhan Koloğlu, TGC Basın Müzesi’ne katkılarının yanı sıra, kitap çalışmalarını sürdürebilmek amacıyla arşivinin bir bölümünü konakladığı huzurevi odasında tutuyordu. 

Nitekim TGC Başkanı Turgay Olcayto ve Genel Sekreter Sibel Güneş, kendisine plaket takdimi için Temmuz 2019’da Tuzla’daki Kadıköy Sağlık Eğitim Merkezi Vakfı Huzurevi’nde ziyaret ettiklerinde şu mesajı verdi:

-Bugün 90 yaşındayım. Hâlâ yazmaya devam ediyorum. 90’ıncı kitabım yakında çıkıyor.

Kitabın adını da paylaştı:

-90’a Girerken 90’ıncı…

Koloğlu, geçen Cuma günü vefat etti…

Orhan Bey’e Allah’tan rahmet diliyorum…

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar