Enflasyon detayları ve beklentilerdeki "yakıcı" başlık: Şirketlerin finansal riskleri

Enflasyonda düşüş sürecinin beklentilere yansımaması sadece hanehalkı değil firmalar açısından da risk oluşturmaya başladı. EY Türkiye Piyasa Riski Danışmanlığı Kıdemli Müdürü Çağdaş Gündüz, beklentilere ve finansal risklere, enflasyon verisi detaylarıyla dikkat çekti.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME
Enflasyon detayları ve beklentilerdeki "yakıcı" başlık: Şirketlerin finansal riskleri

Yaklaşık 140 ülkede faaliyet gösteren uluslararası denetim ve danışmanlık hizmetleri firması Ernst & Young (EY) Türkiye Piyasa Riski Danışmanlığı Kıdemli Müdürü Çağdaş Gündüz, enflasyon verisinin detaylarında, bozulan fiyatlama davranışlarına yönelik yaptığı incelemeyle finansal risklerin daha hassas hesaplanması gerektiğini vurguluyor.

Gündüz, Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından ağustos ayına ait enflasyon verilerinin, ağustos ayında enflasyon aylık olarak yüzde 2.47, yıllık ise yüzde 51.97 olarak gerçekleştiğini hatırlarken, aylık enflasyon patikası hem para politikası yapıcılarının hem de enflasyon genel eğilimini izleyenler için önemli bir veri olduğunu belirtti. Gündüz, enflasyonun, 2023 temmuz ayındaki zirve seviyesinden günümüze kadar bir düşme eğilimi çizdiğine işaret ederken, şu detaylara dikkat çekti:

Enflasyon gerçekleşmeleri ve beklentileri neye işaret ediyor?

"Yıllık enflasyon da buraya bağlı olarak ve baz etkisinin de desteklemesiyle düşüş eğilimine girdi ancak hedeflenen yıllık enflasyon oranına ne kadar yakınsayacak sorusu belirsizliğini koruyor. Aylık enflasyon gelişimine bağlı olarak herhangi bir sürpriz yaşanmazsa düşüş eğilimi devam edecek gibi görünüyor.

Tam da bu noktada bir enflasyon verisine daha bakmak faydalı olacaktır. Özel kapsamlı TÜFE göstergelerinden “Enerji, Gıda ve Alkolsüz İçecekler, Alkollü İçkiler, Tütün Ürünleri ve Altın hariç TÜFE” isimli C endeksi bir anlamda kur, enerji ve vergi etkisi altındaki mal ve hizmetler dışında kalan kalemlerin fiyatlar genel seviyesinde ne durumda sorusunu yanıtlıyor.

“Fiyatlama davranışlarının bozuk olduğu görülüyor”

Burada da aylık gelişmelere baktığımızda düşen bir trendin söz konusu olduğu görülüyor. Ancak bu düşüş bir anlamda uyarı niteliği de taşıyor. Aslında enflasyona sebep olan çoğu şeyi dışarıda bıraktığımızda dahi fiyatlama davranışlarının ne kadar bozuk olduğunu görüyoruz. Tüm sepetteki aylık enflasyon yüzde 2.47 iken, C endeksindeki aylık enflasyon yüzde 2.99.

Yüksek enflasyon dönemlerinin genel olarak en büyük problemi ilerleyen dönemlerdeki fiyatlamaları da etkisi altında bırakması. Bu aslında davranışsal ekonomi ile yakından ilintili bir konu olarak karşımıza çıkıyor. İnsan, geleceğe dönük beklentilerini oluştururken, bugünkü durumdan yola çıkıyor ve bugün ne kadar karamsarsa geleceğe yönelik de benzer bir beklenti içerisinde oluyor. 

“Yakın dönemde bir faiz indirimi söz konusu olmayabilir”

Tam da bu noktada iki şeyi not etmekte fayda var. Beklentilerin aksine yakın dönemde bir faiz indirimi söz konusu olmayabilir. Gelecek dönemlerdeki enflasyon beklentileri içinse, TCMB Başkan Yardımcısı Cevdet Akçay’ın temmuz ayında verdiği bir röportajdaki şu cümlelerine kulak vermemiz gerekiyor:

"Fiyat belirleyici role sahip olmaları nedeniyle özellikle firmaların enflasyon beklentilerinin, Merkez Bankası tahmin aralığına yakınsaması enflasyonu düşürmek için gereken ekonomik yavaşlamanın dozu üzerinde belirgin bir etkiye sahip. Firmaların fiyatlama ve bütçe süreçlerinde, TCMB'nin tahminleri ne kadar çok gösterge olarak kullanılırsa, enflasyon hedeflerimize ulaşmanın üretim ve istihdam üzerindeki maliyeti o kadar az olur. Beklentiler sıkı duruşumuza ne kadar duyarsız ve tepkisiz kalırsa, dezenflasyon politikasının üretim ve istihdam açısından maliyeti de o kadar yüksek olacaktır.”

Akçay’ın konuşmasında firmaların fiyatlama mekanizmalarını TCMB’nin beklentilerine göre ayarlamaları talep ediliyor ve eğer bu olmazsa faizlerin de buna tepkisiz kalacağı ifade ediliyor.

“Firmaların enflasyon beklentilerini düşürmesi yüksek faiz ortamında zorlaşıyor”

Firmalar açısından durum bu yüksek faiz ortamında gittikçe zorlaşıyor. Özellikle net işletme sermayesi ihtiyacı bulunan şirketler; ki bunlar KOBİ segmentindeki firmalar ve ekonomik aktivitenin hem istihdam hem de canlılık anlamında önemli bölümünü oluşturuyor.

Konkordatolar, aciz vesikaları ve dahi iflaslar duyulmaya ve bir yöntem olarak tercih edilmeye de başlandı. Bu durum yönetilmesi ve çözülmesi gereken bir sorun olarak gündeme geliyor.

“Finansal riskleri yönetmek 'yakıcı' bir başlık olmaya başladı"

Firmalar için kurumsal olan ya da olmayan KOBİ segmentindeki, büyük veya küçük ve faaliyet alanı ne olursa olsun, fiyatlama davranışlarına etki eden tüm finansal risklerini (kur, enerji-emtia ve faiz vb) yönetmesi ve bu alana özel bir ilgi göstermesi artık her zamankinden daha yakıcı bir başlık olmaya başladı. Çünkü hem ekonomi yönetimi hem enflasyon gerçekleşmeleri ve gelecek dönem enflasyon beklentileri hem de Sayın Akçay’ın beyanatları beraber düşünüldüğünde firmalar için daha iyi bir alternatif bulunmadığı ortaya çıkıyor. Gelecek, evet belirsizlikleri içinde barındırıyor ancak bunlar azaltılabilir ve dahi önlenebilir riskler olduğu için firmalar açısından üzerinde durulması gereken başlıklar."

İş Dünyası