Zorlukları dayanıklılıkla göğüslemek
Bir araştırmaya göre, dayanıklılık seviyesi yüksek çalışanlara sahip kurumların yüzde 42 oranında daha yüksek kârlılık; dayanıklı liderlere sahip kurumların çalışanlarının yüzde 30 oranında daha fazla verimlilik gösterdiğini biliyor muydunuz?
TUNÇ DİPTAŞ
Ole Christiansen, Danimarka’nın küçük bir kasabasında marangozluk yaparak geçimini sağlıyordu. İşini zevkle yapıyor, ailesine iyi imkanlar sunuyordu. Ta ki 1929 Ekonomik Buhranı gelip çatıncaya kadar!
Krizin etkisiyle işleri bir anda tükenme noktasına geldi ve kepenk kapatmak zorunda kaldı. Hemen arkasından eşini kaybetti. Dört çocuğuyla ortada kaldı, onlara bakmak zorundaydı. Çocuklarına tahtadan oyuncaklar yapıyor, annelerinin kaybını unutturmaya çalışıyordu.
Kendi şirketini kurmaya karar verdi. İyi bir marangozdu ama yeni bir fikre ihtiyacı vardı. Çocukları için yaptığı tahta oyuncakları satmaya başladı ve kısa sürede büyük satış başarısı yakaladı.
Bir iş adamı, bu tahta oyuncaklardan haberdar oldu ve Ole’nin üretebileceğinden daha fazlasını sipariş etti. Ole, oğullarının da yardımıyla çok sayıda oyuncağı istenilen sürede üretmeyi başardı. Ancak bu iş adamı şirketinin battığını söyleyerek ödemeleri yapmadı. Ole, büyük umutlarla girdiği bu işte iflas bayrağını çekti.
Tam bu sırada oğlunun yaptığı bir hata sonucu fabrikaları yandı. Yangından dolayı bütün stoklarını kaybetti. Ancak vazgeçmeye niyeti yoktu. Sıfırdan başlayıp Danimarka’da “keyifle oyna” anlamına gelen LEGO ismiyle yeni şirketini kurdu.
İkinci Dünya Savaşı patladı. Almanya, Danimarka’yı işgal etti. Ole’nin fabrikası, savaş sırasında ikinci kez tamamen yandı. Bütün fikirler, modeller, ürünler kül haline geldi. Satışlar yerle bir oldu.
Çalışanlarına duyduğu sorumlulukla yeniden ayağa kalktı. Çocukların yaratıcılıklarını kullanabilecekleri, özgür olabilecekleri, iç içe geçen oyuncaklardan oluşan yollar, arabalar, şehirler oluşturma fikri ilk o zaman hayata geçti.
Tam bu sırada Ole kalbine yenik düştü ve hayatını kaybetti. Şirket, oğlu Godtfred’in önderliğinde başarıyla yola devam ederken kader ağlarını bir kez daha ördü. Fabrikaya yıldırım düştü ve fabrika üçüncü kez yandı. Godtfred, babası gibi azimliydi. Fabrikayı yeniden kurdu ve yalnızca plastik oyuncaklar üreterek markalaşmaya yöneldi.
1990 yılında Lego, oyuncak endüstrisinin yüzde 80’ini ele geçirdi. Pandemi süresince bütün rakipleri zorlanırken, Lego satış rakamlarını artırmayı başardı.
Gerek özel gerekse de profesyonel hayatımız zorluklarla doludur. Başarıya giden yolda hiç beklenmedik sıkıntılarla yüzleşiriz. İşler iyi giderken hiç de adil olmayan biçimde engellerle karşılaşırız. Nereden geldiği belli olmayan problemler ortaya çıkar.
İşte bu anlarda dayanıklılık ve azme ihtiyaç vardır. Dayanıklılık ve azim gibi karakter özellikleri bu hikâyede olduğu gibi babadan oğula geçebilir. Bazen de bu özellikleri daha sonradan kazanmamız gerekir.
Pozitif psikolojinin kurucuları zorluklar karşısında yılmamak, azimli kalmak, dayanıklı olabilmek için 5 konuda kendimizi geliştirmemiz gerektiğini söylüyor:
-
Duygusal zindelik: Korkulara karşı cesaret, yaratıcılık, coşku gibi pozitif duyguları harekete geçirebilme yetisi.
-
İyimser kalabilmek: Zorluklara, problemlere odaklanmak yerine, geleceğin parlak olduğuna inanabilme becerisi.
-
Öz-değer: Elde ettiğimiz küçük ya da büyük başarıların farkındalığıyla hareket edip kendi değerimizi bilmek.
-
Öz-şefkat: Başarısızlıklar, hatalar karşısında başkalarına gösterdiğimiz şefkati kendimize de gösterip yeri geldiğinde kendimizi affedebilmek.
-
Mental esneklik: Kriz anlarında sadece en kötü senaryoyu değil, bütün olası opsiyonları düşünüp, doğru kararı verip uygulamaya geçebilmek.
2020 yılında yapılan bir araştırmaya göre, dayanıklılık seviyesi yüksek çalışanlara sahip kurumların yüzde 42 oranında daha yüksek kârlılık; dayanıklı liderlere sahip kurumların çalışanlarının yüzde 30 oranında daha fazla verimlilik gösterdiği görüldü.
Bu yüzden geleceğin olası zorluklarına, sıkıntılarına, problemlerine karşı kendimizi hemen şimdi hazırlamalı, dayanıklı ve azimli hale gelebilmeyi bugünden başarmalıyız.
Gerek özel gerekse de profesyonel hayatımız zorluklarla doludur. Başarıya giden yolda hiç beklenmedik sıkıntılarla yüzleşiriz. İşler iyi giderken hiç de adil olmayan biçimde engellerle karşılaşırız. İşte bu anlarda dayanıklılık ve azme ihtiyaç vardır.