Yıldızlar nereye kayboldu?
Çoğu zaman sayılar pek çok şey anlatır bize. Bazen sayfalarca yazmaya ya da saatlerce konuşmaya bedeldir rakamlar. Bu hafta da sayıların dili ile konuştuk. Bakalım sayılar neler söylüyor?
Gülseren Üst POLAT
Orhan Veli’yi ‘deli eden’, Bedri Rahmi’nin ‘yaşamına şahit olan’ yıldızlar… Nazım Hikmet’in “Delikanlım! İyi bak yıldızlara, onları belki bir daha göremezsin” dizelerindeki gibi kayıp mı olacaklar? Nereden çıktı şimdi bu yıldız meselesi demeyin. Bilim adamlarına göre, LED ve diğer aydınlatma biçimlerinin artan kullanımı insan ve vahşi yaşam sağlığına zarar vermenin yanı sıra gece gökyüzünü dramatik bir oranda aydınlatıyor. Bu da Samanyolu görüşümüzü karartıyor. 2016’da artık insanlığın üçte biri tarafından Samanyolu görülemiyordu. Işık kirliliğinin o zamandan beri önemli ölçüde arttığını düşünürsek bilim insanları mevcut hızla, büyük takımyıldızların çoğunun 20 yıl içinde anlaşılamaz olacağını tahmin ediyor. Fizikçi Christopher Kyba’nın araştırması, ışık kirliliğinin artık gece gökyüzünün yaklaşık yüzde 10 oranında aydınlanmasına neden olduğunu ortaya çıkardı. Bu da demek oluyor ki bugün geceleri 250 yıldızın göründüğü bir yerde doğan bir çocuk, 18 yaşına geldiğinde ancak 100 yıldız görebilecek. Ne diyelim, hala görebildiğiniz kadarının kıymetini bilin…
YÜZDE 90
DEĞİŞİM İÇİN ESNEKLİK ŞART
Yapay zeka hayatımızın her alanına son hızla yayılıyor. Mesela, ChatGPT’yi konuşmayan, merak etmeyeniniz var mı? Meta evreni keşfe çıkmayanınız ya da? İşi, gücü -en azından şimdilik- yapay zeka ile direk bağlantılı olmayanlar bile yapay zekanın gerçek ve sanal alemi arasında gezinirken, global şirketlerin bu teknolojiden kaçışları da imkansız gibi. Business Edit’in paylaştığı son veriler, dünyaca ünlü şirketlerin yüzde 90’ının yapay zekaya yatırım yaptığını gösteriyor mesela. Yüzde 75’i de yapay zekanın yeni işler kurmakta yardımcı olduğunu düşünüyor. Bir de girişimler var tabi. Son 5 yılda yapay zeka bağlantılı olanların sayısının 10 kat arttığını biliyoruz. Kısacası, kaçışı olmayan bir dijital evrene doğru yol alıyoruz. Bize düşen ise değişim için kendimizi esnetmek…
463 İŞÇİ
İŞ KAZALARINDA ZİRVEDEYİZ!
Global listelerde ülke olarak ilk sıralarda olduğumuz başlıklar genellikle ‘keşke olmasaydık’ dedirtiyor insana. İşte onlardan biri: Eurostat verilerine göre Türkiye, ölümlü iş kazalarının en fazla olduğu ülke. İSİG raporuna göre Türkiye’de 2022 yılında iş kazalarında en az bin 843 kişi hayatını kaybederken 2023 yılının ilk üç ayında da en az 463 işçi yaşamını yitirdi. Oysa araştırmalar, iş kazalarının yüzde 98’inin gerekli tedbirlerle önleneceğini söylüyor. Yıl 2023… Biz ‘işi nasıl daha iyi yaparız’ı değil, ‘iş güvenliğini sağlamalıyız’ı konuşuyoruz.
2050
EŞİT ÜCRET HAYAL Mİ?
İngiltere’de İşçi Partisi tarafından yapılan bir araştırma ücretlerde cinsiyet eşitsizliğini bir kez daha göz önüne serdi. Veriler, cinsiyete dayalı ücret farkında en yüksek oranın 50-59 yaş arası kadınlar arasında olduğunu gösteriyor. Bulgulara göre özellikle 50’li yaşlarındaki kadınlar için eşit ücretle ilgili değişim oranı oldukça yavaş ve bu hızda ilerlerse cinsiyetler arası ücret farkının 2050’den önce kapanması da mümkün görünmüyor.
566 BİN
1 MİLYON BEBEK KURTULABİLİR
Yeni bir analize göre gelişmekte olan ülkelerde annelere vitaminler, sıtma ilaçları ve aspirin gibi basit, düşük maliyetli sağlık önlemlerine erişim verilirse yılda bir milyondan fazla bebeğin hayatı kurtarılabilir. Lancet’te yayınlanan analizin yazarları, 81 düşük ve orta gelirli ülkede doğum öncesi ağırlıklı basit önlemlerin tam olarak uygulanması durumunda her yıl 476 bin yeni doğan ölümü ve 566 bin ölü doğumun önlenebileceğini tahmin ediyor.