“Yazma arzusu içimde adeta çağladı”
Cangül Soydemir, yaşamı bir neyin yolculuğuyla ele alarak anlattığı son kitabı ‘Bir de Neyden Dinle’ ile okurla buluştu. Ayrılıklara, gerçek aşka ve zamanın sonsuz döngüsüne kısacası, hayata dair konulara dokunan ve okuru içsel yolculuğa çıkaran bu kitabın serüvenini Soydemir’den dinledik.
HELİN KAYA
Yazma hikayeniz nasıl başladı?
Çocukluğumdan beri yazarım ben. Şiir, makale, hikaye… Ortaokul ve lisede hem Türkçe hem Almanca ve İngilizce makale ve hikayeler yazardım sık sık.
Sonrasında kurumsal hayatın o insanı hapseden enerjisinin içinde yazmaya pek vakit ayıramadım. Ama işte içteki öz er veya geç bizi asıl yapmamız gerekene doğru itiyor. Kurumsal hayattan kalbimin mesleğine doğru bir yola çıkınca zaten hem yazmaya hem de anlatmaya başladım. Anlatmayı da yazmak kadar çok severim.
Aslında bir kitap yazma düşünce ve arzusu hep vardı içimde. Ama işte zamanı şimdiymiş. Bazen düşünüyorum geç mi kaldım daha önce kitap yazabilirdim diye. Sonra ise, hayır diyorum. Tüm yaşadıklarımı yaşadıktan sonra yazmam doğru oldu. Nihayet 2023 yılı başında içten gelen o sözcükler bir kitapta hayat buldu. Şimdi ise ikinci kitabım ‘Bir de Neyden Dinle’ yayımlandı.
Psikolojiye ayrı bir merakınız var. Kitaplarınız için çalışma yaparken bu daldan yararlanıyor musunuz?
Psikolojiye merakım öylesine büyük ki bu merak orta yaşta ikinci öğrencilik dönemi yaşamama neden oldu. Nitekim önce Oxford Üniversitesi psikolojiye giriş programı, sonra San Francisco Psikosentez Merkezi’nde toplam üç seneyi bulan bir öğrencilik evrem oldu. Kitabımı yazarken elbette bu bilgilerden faydalandım. Zaten kitaplarımın ana unsuru insan. İnsanın yaşam yolculuğu, içindeki özüne inişi ve umulur ki dönüşümünü gerçekleştirmesi… Bu tema insan psikoloji ile direk bağlantılı tabii.
‘Bir de Neyden Dinle’nin çıkış yolculuğu nasıl gerçekleşti?
Yirmi bir yıldır süren tasavvuf temelli manevi yolculuğumda büyük Sufi öğretmen Mevlâna’nın yeri çok önemli. Son iki senedir Mevlâna ile ilgili konuşmak ve yazmak arzusu, içimde adeta çağladı. Bu arzu içte mayalandı ve nihayet bu kitapta maddeleşti. ‘Bir de Neyden Dinle’ doğdu. Mesnevi’nin ilk on sekiz beytini temel alarak yazdım bu kitabı. Her beyit derin katmanlar halinde çok önemli manevi bilgiler içeriyor. Malum Sufi öğretmenlerin eserlerindeki bilgiler farklı katmanlara sahiptir. Ve denir ki okuyan kendi idrak seviyesine göre bu gıdadan pay alır. Her beyit için bilgi aktarmak dışında özellikle meditasyonlar yaptım. Ve bu meditasyonlardaki ilhamlarla bilgiyi harmanlamaya çalıştım.
Okuyucular bu kitapla nasıl bir dünyaya kapı aralayacak?
Her kitap yazarın enerjisini titreştirir. Ve okuyucu da bir anlamda o titreşimin içine girer. Manevi bilgiler bazen bu konuyla direk ilgisi olmayanlar için fazla derin ve hemen anlaşılması zor olabilir. Bu çok normal. Oysa bu bilgiler çok değerli, önemli ve dünya yaşamının içinde yararlı olarak kullanılmalı. ‘Maneviyatı dünyanın içine yedirmek gerekir’ derler büyükler. Bu şekilde daha bilinçli, farkında olarak yaşayabilir ve yaşamımızda kalıcı bir anlam oluşturabiliriz. İnsanı ‘öz’ünden ayrı ele alırsak, benzer sınırlı kalıplar ve salt hazlara dayalı dürtüsel arzularla nefes alıp veren bir canlı haline gelir. Oysa insan, Kâmil insan, çok değerlidir.
Bu kitapta, Mesnevideki ilk on sekiz beyitin her birinin anlamının belli katmanlarına karşılık gelen yaşam örnekleri verdim. Yani yaşamın, dünyanın içinden, o beyitlere pencereler açmaya çalıştım. Hem kendi yaşamımdan hem de tanıdığım başka kişilerin yaşamlarından canlı örnekler var içinde. ‘Ney ustası’ bölümlerinde ise kendi manevi yolculuğumda bana öğretilenleri belli beyitleri açmak için kullandım. Bir içsel yolculuğun anahtar evreleri gibi konuları ele aldım. Maneviyatın derinlerine inmek isteyenlere de sadece bilgi alıp kendi yaşamında fayda sağlayacak şekilde kullanmayı yeğleyenlere de uygun, içsel bir gıda sunmayı arzu ettim.
Size göre yaşam yolculuğu ve ney arasında nasıl bir bağlantı var?
Ney ustaları, ney yapacakları kamışları kendileri seçerlermiş. Her kamıştan ney olmazmış. Gerçek bir ney en son haline gelince ilahi tınıya sahip olmalıymış. O yüzden de senenin belli zamanlarında, dünyanın belli bölgelerindeki kamışlardan az sayıda uygun olabilecekleri seçerlermiş. Ancak hemen işlem yapmaz o kamışları bir süre bekletirlermiş. Oradaki hava ve diğer koşullara dayanabilecek mi diye hem kendileri bekler hem de kamışı bekletirlermiş. Nihayet bu koşullara uygun olan bir kamışı alır, içini özel bir aletle kazımaya başlarlarmış. Kamışın içi boşalıp üzerinde perdeler oluşturuluncaya kadar bu işlem devam edermiş. Özetle ney yapmak da ney olmak da uzun, zorlu bir süreç…
Gelecek planlarınız arasında neler var?
Her zaman hayallerimle yaşamayı seçtim. Şimdi de yeni yerleştiğim Ege’de, ‘psikosentez’ ve ‘meditasyon’u da içine alan workshoplar ve söyleşiler planlıyorum. Daha önce yapılmamış, yaratıcı düşünceleri içeren farklı söyleşilerle daha interaktif çalışmalar yapmayı arzu ediyorum. Ayrıca yeni kitap da planlarım arasında hatta ilk çatısını oluşturdum bile. Tasavvuf yolculuğunda, yolcu ana planları yapar ama dar sınırlar çizmez. O ana çizgilerin ilhamlarla genişleyip yeni yollar oluşturmasını bekler. Sanırım ben de öyle yapacağım.