Yaşın altıncı evresi: Yeni oluşum
Yaşın ‘kabullenme’ evresi kendini daha iyi tanıma, olanlardan ders çıkarma, geleceğe yönelik hazırlık yapma aşamasıdır. Yeni oluşum evresi ise kendini gerçekleştirmeye yaklaşmaktır.
TUNÇ DİPTAŞ
Kaybettiğiniz işinizin arkasından hüngür hüngür ağladığınız, insanların yüzüne nasıl bakacağınızı kasvetli kasvetli düşündüğünüz, öz sevginizin dibe vurduğu oldu mu?
Ya da aynaya bakıp kendinizi değersiz hissettiğiniz, özgüveninizin yerlerde süründüğü bir döneminiz…
Sabah kalktığınızda nereye gideceğinizi bilemediğiniz, amaçsız, hedefsiz oraya buraya çarpınıp durduğunuz zamanlar peki?
Benim oldu.
Kurumsal kariyerimin başlarında, kendimi başarılı hissettiğim bir zamanda yaptığım bir hata yüzünden işten çıkarıldığımda böyle hissetmiştim.
Gece gündüz fedakârlık yaparak çalıştığım, hedeflerimi düzenli olarak tutturduğum, müdürlerimle aramın iyi olduğu işimden ayrılmak zorunda kalmıştım.
İşimi kaybettikten sonraki günlerde önce olan biteni kabul edemedim. Müdürümün beni arayacağını ve beni yeniden işe alacağını düşündüm. Aileme, arkadaşlarıma durumu açıklarken olan biteni anlamadığımı, hata yapmadığımı, herhangi bir suçumun olmadığını söyledim. Kaybetmenin verdiği acıyı hafifletmek için bir süre yaşadıklarımı inkâr etmeyi sürdürdüm.
Haber beklediğim müdürüm beni işe geri almadığında ona sinirlendim. Çalıştığım kurumu mahkemeye vermeyi, müdürümün, çalışma arkadaşlarımın mobbing uyguladığını, bunun hesabını vermeleri gerektiğini düşündüm. Bana karşı tavır alındığına inanıyor, öfkeleniyordum. Ancak bir süre sonra tüm bu düşüncelerin bana bir yarar getirmeyeceğine kanaat getirdim ve kendimi sorgulamaya başladım.
“Oraya gitmeseydim daha iyi olurdu”, “Keşke müdürümle öyle konuşmasaydım”, “Daha fazla çalışsam böyle olmazdı” gibi söylemlerle kendimle pazarlık etmeye koyuldum. Bu düşünceleri zihnimde döndürüp durarak durumu kontrol etmeye çalıştım. Bir yandan da işimin bana geri gelmesi için Tanrı’ya dua etmeyi sürdürdüm.
Hayatta en zor durumlar, belirsizlik durumunda ne yapacağınızı bilmediğinizde ortaya çıkar. Öfkenin yerini tükenmişliğin aldığı evreye geçtim. Zihnimin düşünmekten yorulduğu, uyku ve yemek düzenimin kalmadığı anlar yaşadım. Şaşkınlığın yalnızlığa, öfkenin sessizliğe, acının üzüntüye dönüştüğüne şahit oldum. Depresyonda gibiydim.
Üzüntü zaman içerisinde kendini kabullenmeye bıraktı. Üzüntüden, sessizlikten, yalnızlıktan sıkıldığımı, olayları kontrol etmeye çalışmanın yarar sağlamayacağını fark ettim. Her şeyin bir nedeninin olduğunu ve her nedenin bir faydaya hizmet ettiğini düşünmeye başladım. Durumu değiştiremeyeceğimi, işime geri dönemeyeceğimi kabullendim.
YENİ OLUŞLARA YELKEN AÇMAK…
Yıllar sonra öğrendim ki o zamanlar yaşadıklarım Elizabeth Kübler-Ross’in ‘Ölüm ve Ölmek’ kitabında dillendirdiği ‘yaşın beş evresini’ temsil ediyormuş. Psikiyatrist, yazar Kübler-Ross, kitabında kayıplar sonrası her insanın bu evreleri yaşadığını, bunların farkındalığında olursa evreleri daha kolay geçirebileceğini söyleyerek önemli bir teori ortaya koymuştu.
Benim de kaybedilen iş sonrası önce durumu inkâr etmem, kendime ve etrafımdakilere öfkelenmem, Tanrı’yla ve kendimle pazarlık içerisine girmem, büyük üzüntü yaşayıp kendimi depresyonda hissetmem ve en sonunda olayı kabullenmem yaşadığım kayıp sonrası tuttuğum yası simgeliyormuş.
Bugün de işini ya da çok önem verdiği herhangi bir şeyi kaybeden mentorluk ve koçluk yaptığım kişilere bu hikâyeyi anlatıyor ve şunu ekliyorum:
“Beşinci evreden sonra yapmanız gereken altıncı evreye geçmektir. Bana göre yaşın altıncı evresi ‘yeni oluşum’ dur. Yani, yeni bir bakış açısıyla, yeni bir ‘ben’ yaratabilmektir.” Bu son evrede birey ya yeni bir kariyere ya da kendine ait yeni bir işe, oluşa yelken açmalıdır.
Kabullenme aslında kendini daha iyi tanıma, olanlardan ders çıkarma, geleceğe yönelik hazırlık yapma aşamasıdır. Yeni oluşum evresi ise kendini gerçekleştirmeye yaklaşmaktır. Birçok bireyin dördüncü aşamada tıkanıp kaldığı günümüzde son aşamaya geçebilmek bilgeliğe atılan adımdır.
Yaşadığımız kayıpların, farkındalığı ve cesareti yüksek olanlar için böyle bir misyonu vardır. Aksi takdirde hayat sadece bir israftan ibaret olur.
Bana göre yaşın altıncı evresi ‘yeni oluşum’ dur. Yani, yeni bir bakış açısıyla, yeni bir ‘ben’ yaratabilmektir. Bu son evrede birey ya yeni bir kariyere ya da kendine ait yeni bir işe, oluşa yelken açmalıdır.