Yas çemberinden paylaşım çemberine
Evimizdeki evcil hayvanlarımız ve sokakta bağ kurduğumuz canların kaybı da diğer kayıplarımız kadar yalnız hissettirir insanı. Bu yas tek başınıza atlatmanız gereken bir süreç değil. Küçük ve bireysel olsa da yalnız olmadığınızı hissettirecek adımlar Türkiye’de de atılmaya başladı.
Şebnem TURHAN
Son aylarda hayvan katliamına yol açan yasa süreci hepimizi çok yordu. Tüm hayvanların refahı ve yaşam hakkını savunan biri olarak gerçekten her günüm işkence gibi geçti. Ve yasa çıktıktan sonra yaşananlar da ne kadar haklı olduğumuzu gösterdi. Belediyeler ve bazı kişiler bu yasayı bekliyormuş gibi anında sokak hayvanlarına saldırmaya ve öldürmeye başladı. Bu süreç devam ediyor, hayvan hakları savunucularının da mücadelesi... Tüm hayvanlar bizim elbette ve hayatlarını kaybetmeleri büyük bir acı yaratıyor ancak evimizi paylaştığımız canlarımızı kaybettiğimizde ailemizden birini kaybediyoruz. Aile üyelerinin kaybında yas tutarken desteğe ihtiyacımız olduğu gibi evcil hayvanlarımızın kaybında da aynı durum geçerli.
Ben sevgili oğlum Alyoşa’yı 14 Kasım 2020’de kaybettim. 11 yaşındaydı ve 11 yıl birbirimizden hiç ayrılmadık. Bütün acıları mutlulukları birlikte paylaştık. Alyosa’yı kaybettiğimde evde diğer kedim Safiye de olsa büyük bir boşluk yaşadım ve yaşadığım acı çok büyüktü. O dönemde çevremde destek olma çabaları oldu ama aynı acıyı paylaşan ve yaşadıklarımı anlayacak insanların olmasını tercih ederdim. O dönemden sonra evcil hayvan yas gruplarına yönelik araştırma yapmaya başladım. 2020’de Türkiye’de hiçbir örneğini bulamadığım yas grupları ABD’de ise oldukça yaygındı. Şimdi ise yıl 2024 ve ilk kez Türkiye’de de ‘evcil hayvan kaybı yas grubu’ oluşturuldu. Birbirine destek vermek için çok büyük bir adım.
ABD’de STK destek veriyor
ABD'de The Humane Society of The United States adlı sivil toplum kuruluşu evcil hayvan kaybıyla nasıl başa çıkılabileceğine ilişkin büyük destek veriyor. “Evcil hayvanınıza veda etmek zorunda kaldığınızda kendinize, ailenize ve diğer evcil hayvanlarınıza nasıl bakabilirsiniz?” sorusuna yanıt arayan kurum, öncelikle evcil hayvan kaybının da tıpkı sevdiğiniz bir kişi öldüğünde yaşanan üzüntüye eşdeğer olduğunu vurguluyor. Ancak başka insanların bu durumu kabul edemediğine dikkat çekerek yas tutmanın normal ve hatta önemli olduğuna işaret ediyor.
Yas sürecinin dalgalı seyredebileceğini bazılarının öfke, bazılarının keder hissedebileceğini hatta suçluluk hissinin ağır basacağını belirten kurum çok üzgün olduğu için kendinden utananların bile bulunduğunu kaydediyor. Kurumun sitesinde yer alan bilgilere göre bu kayıplar sonrası içinize kapanabilir veya depresif olabilirsiniz, ancak kederle başa çıkmak için tek başınıza mücadele etmeniz gerekmiyor.
7/24 keder danışmanlığı!
Kederle başa çıkmak için öncelikle tek başınıza yapabileceklerinizi sıralayan sivil toplum kurulu kederinizi kabul etmenizi, ağlamanızı ve eğer travmatikse evcil hayvanınızın son anlarını tekrar tekrar yaşamamaya çalışmanızı öneriyor. Bunun yerine evcil hayvanınızla geçen güzel günlere ve anılara odaklanmanın daha iyileştirici olduğunu belirten kurum size sempatiyle kulak verecek insanlara da ulaşmanızı tembihliyor. Ki ABD’de bu kurumun 7/24 size danışman sağlayan bir keder yardım hattı var. Ayrıca yas kursları ve danışmanlarıyla 50 dakika birebir destek seansları da yapabiliyorsunuz. Ve eyaletlere göre yas destek gruplarının iletişim bilgileri de kurumun sitesinde bulunuyor.
Yapılabilecekler listesinde bir madde var ki Alyoşamı kaybettiğimde istemsiz bir şekilde ben de aynısını yapmıştım. Diyor ki evcil hayvan kaybı destek grubu ‘ona mektup yazın.’ Sayfalarca yazmıştım Alyoşama ne hissettiğimi neler yaşadığımızı. İnsan kendini iyileştirmenin yollarını arıyor ve bu yollar sanırım birleşiyor bir yerde.
Türkiye’de bir ilk gerçekleşiyor
Gelelim Türkiye’ye. Yoga, meditasyon, su ve nefes terapisti Gülseda Küçük iki ay önce evcil hayvanı Shivam’ı kaybetmiş. Küçük, “2 aydır neredeyse her gün arkasından ağlıyorum. Günün çoğunda aklında oğlum, her yerde onu hissediyorum. Evcil hayvan kayıpları bireyi yalnız hissettirebiliyor. Bir insan kaybedildiğindeki gibi destek gelmeyebiliyor, acı “çok da önemli” görülmeyebiliyor. İhtiyacımız olan desteği almak, acımızı bilenlerle paylaşmak için ve benim gibi kaynağa ihtiyacı olanları bu kaynakla buluşturmak niyetiyle en iyi bildiğim şeyi yapıp alan tutacağım bu yas çemberine. Çemberimiz sinir sistemi odaklı nefes pratiği ile başlayacak, meditasyon ile devam edecek. Ve ardından paylaşım çemberine geçeceğiz” diyerek yası paylaşmak ve birbirine şifa olmak için herkesi davet ediyor.
Çok kıymetli bir şey, diğer insanlar tarafından anlaşılamayan acıyı paylaşmak hissettiklerini anlatmak ve karşındakilerin de aynı şeyi hissettiğini bilmek insana iyi gelecek.