Yarın başka bir hikaye anlatmamız gerekebilir
Gazeteci, yazar Murat Yetkin, ‘Meraklısı İçin’ serisine dördüncü kitap olarak Meraklısı İçin Ortadoğu’yu ekledi. Doğan Kitap’tan yayınlanan kitabı için Murat Yetkin, “Yarın bambaşka bir görünüm, bugüne dek konuştuklarımızı geçersiz kılabilir. O zaman başka bir hikaye anlatmak gerekebilir” dedi.
Şebnem TURHAN
Duayen gazeteci Murat Yetkin’in ‘Meraklısı için Ortadoğu’ kitabı Doğan Kitap’tan çıktı. Tam da Suriye meselesinin gündeme damga vurduğu günlerde okurlarıyla buluşan kitap her ‘meraklısı’ serisinde olduğu gibi bir yandan geçmişte yaşananlar hikayeleriyle anlatılırken bir yandan da ünlü simaların eski ve yeni ilişkilerini ortaya koyuyor.
Murat Yetkin ile birebir çalışma fırsatı bulamasam da birlikte mesaim oldu deme şansına sahip olmaktan büyük mutluluk duyuyorum. Yetkin’in ‘meraklısı için’ serisinden Meraklısı için Casuslar ve Meraklısı için Darbeler kitaplarını okudum. Belirtmeliyim ki iki kitap da ufkumu açarken uluslararası siyasette bilmediğim bir çok ilişki ağına ve politikaya da şahit oldum. Meraklısı için Ortadoğu kitabını okumayı da dört gözle bekliyorum.
Yazar Murat Yetkin yeni kitabı için Hafta’nın sorularını yanıtladı, hatta Suriye meselesine ilişkin beklentilerini de bizimle paylaştı. İşte Yetkin’e sorularımız ve yanıtları;
Meraklısı için Ortadoğu kitabı tam Suriye meselesinin en sıcak günlerine denk geldi. Aslında Ortadoğu hep sıcak ama siz nasıl başladınız, kitabı yazmaya, fikir nasıl oluştu, böyle bir kesişmeyi hayal etmiş miydiniz?
Hem evet, hem hayır. Hayır, çünkü kitabı yazmaya bir kaç yıl önce başladım, araya başla kitaplar girdi, dolayısıyla ne Hamas’ın 7 Ekim 2023’te İsrail’e saldıracağını ne İsrail’in Filistinlileri toptan yok etme savaşına başlayacağını ne de 13 yıllık Suriye iç savaşının 11 günde biteceğini tahmin edebilirdim. Öte yandan evet, çünkü Ortadoğu’nun binlerce yıllık tarihinde çatışma ve entrikaların sürekliliği var. Bir yerden başlamak ve bir yerde bitirmek gerekiyordu ve bilgiçlik taslamadan “İşte çözdüm denklemi” kibrine kapılmamak.
Meraklısı için serisinin hayranlarından biriyim, kitapların akıcı dili ile o iç içe geçmiş zor ilişkiler ağını çözmekte çok yararlı oluyor. Gazetecilik yetkinliklerinizin bunda etkili olduğunu düşünüyorum ne dersiniz? Ve her Meraklısı için serisinde olduğu gibi bilmediğimiz ya da üstü örtülen gerçekler yine ortaya konulacak mı? Meraklısı serisinden okuduklarım bazı gerçeklerin bize aktarıldığı gibi olmadığını hep gösterdi.
Estağfurullah. Böyle düşünmenizden memnun oldum. Çünkü Meraklısı İçin serisi gerçekten meraklıları için bir hikaye, ama kaynaklarıyla temellendirilmiş bir hikaye anlatmayı amaçlıyorum. Temellendirme işin doğal olarak en zor kısmı. Çok araştırma, okuma yapmak, olabildiğince yaşayan kaynaklara ulaşıp soruşturmak, perde arkasında kalmış, olayların gerçekleştiği sırada ortaya çıkmamış ayrıntıları bulmaya çalışmak gerekiyor. Meraklısı İçin Entrikalar Kitabı da Casuslar Kitabı da Darbeler Kitabı da şimdi Ortadoğu Kitabı da bu bakışla yazıldı. Evet, bu kitapta da daha önce pek rastlanmayan bilgi, bağlantı ve açılar bulacak okur. Her meyvenin ayrı olgunlaşma zamanı olduğu gibi her bilginin de miadının dolduğu bir zaman oluyor. Okur bazen gazeteci, yazar her şeyi biliyor da başka nedenlerle yazmıyor diye düşünüyor. Halbuki tarih de dinamik bir süreç; yarın bütün bildiklerimizin yanlış olduğunu ortaya koyan bir gelişme ortaya çıkar, çıkarılabilir.
Kitapta Türkiye ve komşuları için dikkat çekilen en kritik sonuçlar sizce nedir? Başka bir yola çıkar mıydı çok oynanmasaydı üzerinde? Casuslar ve darbeler kitaplarından edindiğim bilgilere göre Ortadoğu hep bir oyun alanı olmuş emperyalist devletlerin...
Ortadoğu kavramı bile şunun şurasında yüz küsur yıl kadar önce, emperyalist çağda icat edilip kullanılmaya başlamış bir kavram. Oysa bölge binlerce yıldır uygarlıkların, kültürlerin, dinlerin ve çatışmaların merkezinde yer almış, tarihin merkezinde yer almış. Petrol de öyle; onun da şunun şurasında yüz, yüz elli yıllık geçmişi var. Bu ne bir tarih ne bir gazeteci kitabı; doğal olarak Türkiye odaklı ve İmparatorluğun dağılması süreciyle ayrıntılara girip gerektiği zaman geri dönüş ve hatırlatmalarla bugüne getiriyor. Dediğim gibi yarın bambaşka bir görünüm, bugüne dek konuştuklarımızı geçersiz kılabilir. O zaman başka bir hikaye anlatmak gerekebilir.
Son olarak Suriye'de bizi ne bekliyor? Normal nasıl tanımlanır bilemiyorum ama biz normal yaşıyor muyuz onu da bilemiyorum ama Suriye normal bir ülke gibi yönetilebilir mi? Bitti mi artık çatışmalar?
Bugün biter, yarın başkası başlar. Ortadoğu tarihinde savaş zamanları barış zamanlarından defalarca kere daha fazladır. Suriye elbette normal bir ülke gibi yeniden yönetilebilir ve yeniden kaosa sürüklenebilir. Birinci dünya savaşı sonunda İngiliz-Fransız marifetiyle kurulan ülkelerin çoğu artık sadece BM tarafından kabul edilmiş sınırlardan ibaret. Türkiye bir bölge gücü olarak, diğer bölgesel ve küresel güçler gibi Suriye ve diğer iktidar boşluğundaki ülkelerde daha fazla etkili olmaya çalışacaktır. Suriye’yle ilgili bir yanılsama da var özellikle Türkiye’deki muhalefette. Sanki Suriye’de Libya’da laik, demokratik bir muhalefet var da iktidar onlarla çalışmak yerine dincilerle çalışıyor algısı var. Oysa malzeme bu. Bir de “Ortadoğu’da ne işimiz var” söylemi var. Dört cumhurbaşkanımız Filistin’de bilfiil savaşmış, ikisi esir kamplarından çıkıp Kurtuluş Savaşına katılmış. Üç Cumhurbaşkanımız 1950’lerde Türkiye, İran, İsrail arasındaki gizli güvenlik anlaşmasında yer almış. Nasıl Balkan, Kafkas, Karadeniz coğrafyasının parçası isek Ortadoğu’nun da parçasıyız, siyasi ve kültürel olarak da. Gerçek bu.