Türkiye bende iz bırakan yerlerden biri

Aralık ayında üç büyük şehrimizde konser verecek Kovacs, müzikle örülü hikayesini yeniden yazmanın peşinde. Turnesi öncesi müzisyenle sohbet ettik.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME
Türkiye bende iz bırakan yerlerden biri

ECE ULUSUM

2014 yılında yayımladığı ‘My Love’ şarkısıyla müzik dünyasında güçlü bir çıkış yapan ve kısa sürede adından söz ettiren Kovacs, caz pop ve indie esintileri taşıyan karanlık ve duygusal müziğiyle geniş bir dinleyici kitlesine ulaştı. Amy Winehouse ve Adele gibi isimlerle kıyaslanan derin vokali, onu modern müziğin en güçlü yorumcularından biri haline getirdi. Kovacs, özellikle 2015 çıkışlı ‘Shades of Black’ albümüyle uluslararası bir başarı yakaladı. Albümde yer alan ‘Diggin’ ve ‘50 Shades of Black’ gibi hit parçalar, sanatçının müziğinde aşk, özlem ve içsel yolculuk temalarını nasıl etkileyici bir şekilde işlediğini gözler önüne seriyor.

Etkileyici sesi, özgün tarzı ve sahnede büyüleyici bir enerjiyle Kovacs, Black Label Events'in katkılarıyla gerçekleşecek bu özel turne kapsamında Kovacs, 17 Aralık’ta İzmir Hangout PSM, 18 Aralık’ta Ankara Jolly Joker ve 20 Aralık’ta İstanbul IF Performance Hall Beşiktaş’ta sahne alacak. Öncesinde Kovacs ile yazıştık, dünya hallerinden müziğine birçok konuda konuştuk.

İzmir, Ankara ve İstanbul gibi şehirlerde sahne alacaksınız. Bu kadar geniş bir kitleye ulaşmak sizin için ne ifade ediyor? 

Türkiye, her zaman bende iz bırakan yerlerden biri olmuştur. Seyirci sıcak, şarkılara hep eşlik ediyor ve ortamda çok fazla sevgi oluyor. Örneğin İstanbul’da sahne almak, her zaman dört gözle beklediğim bir şey çünkü enerji gerçekten çok güçlü. 

Türkiye turnenizden beklentileriniz neler ve konserlerde dinleyicileri neler bekliyor? Türk dinleyicilerin müziğinizle nasıl bir bağ kurduğu konusunda ne düşünüyorsunuz?

Müziğe sadece dinleyerek değil, benimle birlikte hissederek bağlanıyorlar. Bu turnede de aynı sıcaklığı bekliyorum. Sahneye çıktığımda çok fazla duygu paylaşıyorum ve gerçekten dinlenilmeyi dört gözle bekliyorum. Türk insanına performans sergilediğimde hep şunu hissediyorum: Hepimiz birlikte bu deneyimi yaşıyoruz.

Müziğiniz genellikle aşk, özlem ve iç gözlem gibi temalara odaklanıyor ve bunları duygusal ve karanlık bir tonla ifade ediyor. Bu temalar sizin için bir tür terapi mi yoksa hikaye anlatmanın bir yolu mu?

Kesinlikle terapi. Yazıyorum çünkü yazmak zorundayım; içimdeki şeyleri dışarı çıkarıp bir yere koymam gerekiyor. Karanlık temalar, içimde olanların bir yansıması ve bu duyguları müziğe dökmek, onlarla başa çıkmama yardımcı oluyor. Yaşadığım her şeyi—acıları, mücadeleleri, kırılganlıkları—işlemek için bir yol. Ama aynı zamanda hikaye anlatmakla da ilgili ve birinin orada, benimle aynı şeyleri yaşıyor olabileceğini bilmekle. Bu sadece benimle ilgili değil; gerçek bir şeyi paylaşmakla ilgili."

Her yeni şarkı, bir sanatçı için hem kişisel bir yolculuk hem de bir ifade biçimi. En son çalışmalarınıza baktığınızda, bu şarkıların yaratım süreci önceki çalışmalardan nasıl farklılaştı? Bu yeni eserleri farklı bir bakış açısıyla mı ele aldınız?

Bu sefer kendime karşı çok daha dürüsttüm. Terapi gördüm ve daha önce yüzleşmediğim şeylerle yüzleşmemi sağladı. Bu yüzden süreç farklıydı çünkü derinlere inmeye ve yaşadıklarımla ilgili doğrudan olmaktan korkmuyordum. Her şeyi ortaya koymak istedim, hiçbir şeyi saklamadan. Vizyonumu anlayan insanlarla çalıştım ve bu, gerçekten samimi bir şey yaratmayı kolaylaştırdı. Kendimi kabullenmek ve bunu müziğe dökmekle ilgili bir süreçti.

Müzisyenler için sürekli bir gelişim çok önemli. Son şarkılarınızda yeni türler veya sesler keşfettiniz mi? 

Evet, daha elektronik sesler keşfediyorum ve her zaman orada olan soul unsurlarıyla harmanlıyorum. Yeni şeyler denemek heyecan verici ama aynı zamanda zorlu çünkü kendinizi konfor alanınızın dışına itiyorsunuz. Bir yerde sıkışıp kalmak istemiyorum; sürekli evrilmek ve hikayemi anlatmanın yeni yollarını bulmak istiyorum

Neredeyse her ülkede sağ görüşlü politik düşüncelerin yükselişe geçtiği bir dönemi yaşıyoruz. Trump’ın yeniden seçilmesi toplumun bakış açılarındaki büyük bir değişimi yansıtıyor gibi görünüyor. Bu atmosfer sizi kişisel olarak nasıl etkiliyor? Bu durum geleceğe bakış açınızı nasıl şekillendiriyor?

Bu kadar çok yerin bu yöne gittiğini görmek zor. Bu, bana özgürlüğün ne kadar önemli olduğunu ve ne kadar kolay elden alınabileceğini daha da fazla fark ettiriyor. Özgürlüğün sınırlı olduğu yerlere gittim ve şeylerin ne kadar hızlı değişebileceği ürkütücü. Beni etkiliyor çünkü müziğim açık ve dürüst olmakla ilgili ve bunu yapma özgürlüğüne sahip olmak istiyorum. Bu yüzden Freedom'ı yazdım. Sahip olduklarımızı hafife alamayız—insanlar bunun için savaştı ve savaşa devam etmeliyiz. Sesimi kullanmaya devam etmek istiyorum, bu sadece şarkılarımda bile olsa.

Bugünün müzik dünyasında eşi benzeri görülmemiş bir çeşitlilik ve yaratıcılık var. Müzik yolculuğunuzun gelecekte nasıl evrileceğini hayal ediyorsunuz? Kovacs’ın müzikal yolculuğunu nereye yönlendiriyorsunuz?

Müziğim, benim değişimime bağlı olarak değişmeye devam edecek. Her zaman öğreniyorum, her zaman büyüyorum ve yarattıklarımın bunu yansıtmasını istiyorum. Şu anda her şeyle birebir ilgileniyorum—sanat, kıyafetler, görseller, gösteriler için her şeyi tasarlayıp yapıyorum. Seyircinin vizyonumu olabildiğince yakından deneyimlemesini istiyorum. Nereye gittiğimi tam olarak bilmiyorum ama kendimi zorlamaya, gerçek hissettiren sanat, müzik ve performanslar yapmaya devam etmek istediğimi biliyorum.

Rol aldığınız Catharsis'i Türkiye’de görebilecek miyiz?

Gerçekten umuyorum. Catharsis çok kişisel bir proje ve Türkiye’ye getirmek çok şey ifade ederdi. Oradaki seyirci her zaman çok destekleyici oldu ve onların yapmak istediğim şeyle gerçekten bağlantı kuracağını hissediyorum.

 

 

HAFTA