Trump’ın popülizmi, Trudeau’nun fendini yendi
2015 yılında dalgalı koyu renk saçları ve mavi gözleriyle dünya siyaset sahnesinde adından “yakışıklılığıyla” söz ettiren, en apolitik kadınları bile Kanada ile ilgili haberleri seyretmeye teşvik eden bir aktör doğdu: Kanada Başbakanı Justin Turedau. Ancak Turedau’nun yakışıklılığı siyaset sahnesinde “sürdürülebilir” olmasına yetmedi, onu 9 yıl idare edebildi.
İPEK YEZDANİ
53 yaşındaki Kanada Başbakanı Justin Trudeau, 6 Ocak’ta istifasını verdi ve önümüzdeki aylarda halefinin seçilmesinin ardından ülkenin Liberal Parti liderliğinden de istifa edeceğini açıkladı. Ottawa’daki konutunun dışında gazetecilere konuşan Trudeau, dokuz yıllık görev süresini parti içindeki “iç çekişmeler” nedeniyle sonlandırdığını söyledi.
“Yeniden yapılanma zamanı geldi” dedi ve ekledi: “Bu ülke bir sonraki seçimde gerçek bir seçeneği hak ediyor ve iç çekişmelerle mücadele etmek zorunda kalırsam, o seçimde en iyi seçenek olamayacağımı anladım.”
Gerçek şu ki anketlere göre ülkede Trudeau’nun oy oranları gitgide düşmekteydi. Trudeau, Kanada’da yükselen enflasyon ve emlak fiyatlarındaki artış nedeniyle bir süredir zaten eleştiri oklarının hedefindeydi.
Trudeau’ya olan halk desteği, geçen Aralık ayında başbakan yardımcısı ve maliye bakanı Chrystia Freeland’ın aniden istifa etmesi ve Trudeau’nun liderliğini eleştirmesiyle doruğa çıktı.
Ülkedeki kapsayıcı göçmen politikaları nedeniyle de göçmen karşıtı kesimin de hedef tahtasına oturttuğu Trudeau’ya son darbeyi ise ABD’nin 20 Ocak’ta görevi devralacak olan seçilmiş başkanı Donald Trump vurdu. Trump, başkan seçildikten sonra yaptığı bir paylaşımda Trudeau’dan “Kanada Valisi” diye bahsetti ve Kanada’nın, ABD’nin 51’inci eyaleti olmasını önerdi!
MUSK: NE DEDİĞİNİN BİR ÖNEMİ YOK
Üstelik Trump, Kanada’nın 51’inci eyalet olması konusunda şaka yapmıyordu. Nitekim Trump, Kanada Başbakanı Justin Trudeau’nun istifa duyurusu sonrası bir kez daha iki ülkenin “birleşmesi” çağrısını yaptı. “Birlikte harika bir ulus olurduk” dedi.
Justin Trudeau ise Trump’ın Kanada’yı 51’inci eyalet olarak topraklarına dahil etmek istemesine, “Kanada’nın ABD’nin bir parçası olması gibi bir ihtimal söz konusu değildir.” yanıtını verdi.
Trump’a yakınlığıyla bilinen Elon Musk ise X’te yapılan bu paylaşımın altında, “Kızım, artık Kanada valisi değilsin, o yüzden ne dediğinin bir önemi yok.” ifadelerini kullandı.
Aslına bakarsanız Kanada Başbakanı Justin Trudeau’nun sahip olduğu kapsayıcı liberal politik görüşlerle Trump’ın sahip olduğu popülist ve göçmen karşıtı siyasi görüşler birbirlerine taban tabana zıt birer siyasi hareketi temsil ediyor. Zira şu anda Kanada’da öne çıkan siyasetçi de Trudeau’nun rakibi olan Muhafazakar Parti’nin lideri Pierre Poilievre. 45 yaşındaki Poilievre, kamuoyu araştırmalarında büyük farkla önde gözüküyor.
Bu nedenle Trump’ın yeniden iktidara gelişi nasıl tüm dünyada yükselişte olan sağcı popülist politikacıların ve göçmen karşıtı görüşlerin yükselişini temsil ediyorsa, Trudeau’nun istifası da aynı şekilde liberallerin çöküşünü temsil ediyor diyebiliriz.
TRUDEAU GÖREVDEYKEN NE YAPTI?
Trudeau’nun görev süresine iddialı ve kapsayıcı bir göç gündemi damgasını vurdu. Liderliği sırasında Kanada’nın göç hedefleri istikrarlı bir şekilde yükseldi ve 2025 yılına kadar yılda 500 binden fazla kalıcı göçmeni almasıyla sonuçlandı.
Trudeau Hükümeti, göçü ekonomik canlılık ve sosyal ilerlemenin temel taşı olarak görerek işgücü açığını gidermeyi ve Kanada’nın yaşlanan nüfusunu gençleştirmeyi amaçladı. Ancak son aylarda, bu iddialı gündem, ekonomik zorlukların ortaya çıkmasıyla eleştiri oklarının hedefi oldu.
Trudeau’nun en ünlü girişimlerinden biri mültecilerin yeniden yerleştirilmesi konusundaki kararlılığıydı. Görev süresinin başlarında hükümeti 40 binden fazla Suriyeli mülteciyi, Taliban’dan kaçan Afganları ve 200 binden fazla Ukraynalıyı ülkeye kabul etti.
ON YILLIK İKTİDAR…
Bugün eski popülaritesi olmasa da bir zamanların gözde siyasetçisi Justin Trudeau aslında kim ve siyasi kariyerinde başbakanlığa kadar neler yaptı? Kısaca göz atalım…
25 Aralık 1971’de Ottawa’da Kanada’nın en önde gelen siyasi ailelerinden birinin çocuğu olarak dünyaya geldi. Babası Pierre Trudeau, 1968’den 1979’a kadar ve daha sonra 1980’den 1984’e kadar Kanada’nın 15. başbakanı olarak görev yaptı. Annesi Margaret Trudeau ise sosyetik bir figür ve ruh sağlığı savunucusuydu.
Kariyerine lise öğretmeni olarak başlayan Trudeau, 36 yaşında Parlamento’ya seçildi. Trudeau 2013 yılında Liberal Parti’nin lideri oldu ve 2015 yılında 10 yıllık Muhafazakâr Parti iktidarını sona erdirerek iktidara geldi. 43 yaşında Kanada tarihinin en genç ikinci başbakanı oldu.
İktidarda olduğu yaklaşık on yıl boyunca Trudeau, liberal seçmen tabanı tarafından önemsenen bir dizi politikayı hayata geçirdi. Diğer ülkelerin sınırlarını sıkılaştırmaya çalıştığı bir dönemde göçmenlik lehine konuştu. Çeşitliliği ve cinsiyet eşitliğini savundu, kadın ve erkeklerden eşit oranda oluşan bir kabine atadı. Hükümeti 2018’de esrarı yasallaştırdı. Kanada’da COVID-19’dan diğer ülkelere göre daha az insan öldü ve Kanada hükümeti, işverenlere ve çalışanlara büyük mali destek sağladı.
Ancak son yıllarda, artan gıda ve barınma maliyetleri ve artan göç de dahil olmak üzere bir dizi konuda seçmenler tarafından sevilmemeye başladı. Kanada’nın eski Maliye Bakanı Chrystia Freeland’ın 16 Aralık’ta Trudeau’nun kabinesinden istifa ettiğini açıklaması ve ABD Başkanı seçilen Donald Trump’ın tehditleri karşısında Trudeau’nun bazı ekonomik önceliklerini eleştirmesiyle kriz patlak verdi.
Trudeau, Liberal Parti Başkanı olarak halefi seçilinceye kadar geçici başbakan olarak görevine devam edecek.