Taş devri aletleriyle Lego taşları yan yana
Yaşayan en önemli sanatçılar arasında gösterilen Çinli Ai Weiwei’nin Londra Tasarım Müzesi’ndeki son sergisi ‘Making Sense’ taş devri aletleriyle Lego taşlarını yan yana koyarak “sergiye nasıl bir anlam verebiliriz” sorusunu ortaya atıyor.
Gila BENMAYOR
Klasik teknolojik bir ilerleme hikayesi mi yoksa zaman geçtikçe en önemli değerlerimizi kaybettik mi üzerine kafa yormamızı sağlıyor.
Sanatçı, film yapımcısı, mimar, aktivist, koleksiyoner hangi şapkasıyla olursa olsun dünyanın durumuyla ilgili bir sözü olan Weiwei’nin sergisini ziyaret etmeden önce The Guardian Gazetesi’ndeki söyleşini okudum.
Weiwei halen yeni stüdyosunu kurduğu Portekiz’de Lizbon yakınlarında bir çiftlikte yaşıyor. Çin Hükümeti’nin 2018 yılında yerle bir ettiği Beijing’deki stüdyosunun bir kopyasını inşa etmekle uğraşıyor.
Rejim muhalifi olarak ülkesinde üç ay hapis yatan, ardından evinde göz altına alınan Weiwei 2015 yılında pasaportunu alır almaz ülkesini terk etmiş, bir daha da dönmemiş.
Bir süre halen bir stüdyosunun olduğu Berlin’de yaşamış, sonra bir süre İngiltere’de oturmuş şimdi Portekiz’de olmaktan gayet mutlu.
Güneşini, yemeğini, insanlarını seviyor.
Arada Cambridge’de okuyan 13 yaşındaki oğlunu görmek için İngiltere’ye gidiyor.
Nitekim Tasarım Müzesi’nde yeni açılan ve 30 Temmuz’a kadar devam edecek olan sergisini hem bizzat tasarlıyor, hem açılışını yapıyor.
250 BİN TANE ÇAYDANLIK UCU
Kaçırmamanız gereken müthiş detaylar var. Müzenin bahçesine yerleştiriyen mermer tuvalet kağıtları, bunların pandemide pek değerli bir şeye dönüştüğüne atıfta bulunuyor.
Tasarım müzesine girdiğinizde sanatçının yıkılmak üzereyken kurtardığı Qing hanedanından kalma, canlı renklere boyayarak hayata döndürdüğü bir evin direkleri arasında geçiyorsunuz. Evin bulunduğu alandaki rengarenk neşeli duvar kağıtlardaki detayları ancak çıkarken fark ettim.
Önce çiçek sandığım şeyler meğer, sanatçının evini, stüdyosunu gözetleyen kameralarmış.
Güvenlik kameraları Ai Weiwei’nin işlerinde sürekli tekrarladığı bir tema.
Weiwei’nin büyük tek bir sergileme alanına dönüştürdüğü bölüme girdiğinizde öncelikle zeminde yerleştirmeler görüyorsunuz.
Sanatçının 1990’lardan beri biriktirdiği değerli, değersiz objeler. Beijing’de iktidarın yıktırdığı stüdyosunda zarar gören seramik vazoların parçaları, M.S 960 ile 1279 yılları arasında hüküm süren Song hanedanına ait 200 binden fazla küçük çaplı gülle, yine Song zamanında el yapımı çaydanlıklardan geriye kalan 250 bin çaydanlık ucu, Çin’de Taş Devri’nden kalmış 4 bin balta başı, bıçak gibi aletler.
Sanatçı, Çin’in görkemli geçmişinin kalıntılarını nereden bulmuş diye merak ediyorsunuz haliyle. The Guardian’daki söyleşinde bunun cevabı var.
Tümü sanatçının sıkça gezdiği bit pazarlarından. Çaydınlık uçlarını örneğin, üretildikleri bölgedeki çiftçiler yer altında bulup bit pazarına satmış.
SANATÇININ LEGO TAKINTISI
Ai Weiwei 2014 yılından itibaren işlerinde lego kullanmaya başlamış.
Çinli siyasi tutukluların portrelerini legoyla yapmaya başlayınca Lego Şirketi sanatçıya bir süreliğine satışı durdurmuş.
Ancak sanatçı bunu sosyal medyada duyurunca halktan stüdyosuna tonlarca lego bağışı yapılmış.
Bu sergide, bağışlanan legolar zeminde Qing Hanedanı’ndan kalma eşyalar ve direkler arasında duruyor. Ancak Weiwei’nin lego taşlarıyla muhteşem işi yerde değil duvarda.
Fransız empresyonist ressam Claude Monet’nin ünlü Nilüferler tablosunun yeniden yorumlayan sanatçının işi 15 metre uzunluğunda ve 650 bin lego taşından oluşuyor.
İtalya’da 10 günde 100 işçi tarafından yapılmış.
Karşıdan bakınca mozaiği de andıran eser bakış açınıza göre şekil değiştiriyor.
Duvardaki çarpıcı eserler arasında Ai Weiwei’nin öğrencilerin sırt çantalarından ve can simitlerinden yaptığı iki tane kocaman yılan var.
Öğrencilerin sırt çantalarından üretilen eser 2008 Siçuan depreminde hayatlarını kaybeden öğrencilerin anısına.
Can simitlerinden yapılan ise Ege Denizi’nde can veren mültecileri hatırlamak için.
Hatırlayacaksınız 2015-2016 yıllarında Midilli Adası’nda mülteci krizini yakından takip eden Weiwei adada bir stüdyo kurmuştu.
Yılan motifi karmaşık ve öngörülemez krizlere referans.
Diğer duvarlarda ise sembol binalara, mekanlara karşı orta parmağını kaldırdığı ‘Perspektif Çalışması’ serisinden yeni işler, 2000’li yıllardan itibaren Çin’in belli başlı şehirlerinde başlayan vahşi ‘kentsel dönüşümü’ belgeleyen fotoğrafları görüyorsunuz.
Sergiden ayrılırken bir kez daha emin oldum.
Ai Weiwei daima muhalif, daima insan hakları aktivisti.
Aİ WEİWEİ’NİN İKİ ESERİNİ ATLI KÖŞK’TE GÖREBİLİRSİNİZ
İstanbullu sanatseverler, Sabancı Üniversitesi Sakıp Sabancı Müzesi’nin 12 Eylül 2017 ile 15 Nisan 2018 tarihleri arasında ev sahipliği yaptığı ‘Ai Weiwei Porselene Dair’ Sergisi’nde sanatçının işleriyle tanışma fırsatını bulmuştu. Serginin bir bölümü daha sonra Mardin Bienali’ne paralel olarak Mardin Dilek Sabancı Sanat Galerisi’nde izleyicilerle buluşmuştu. Her iki sergiyi de gördüğüm için şanslıyım. Londra’da Tate Modern, Paris’te Louis Vuitton Vakfı, New York’ta MoMA ve Solomon R. Guggenheim gibi dünyanın önde gelen müzelerinin kalıcı koleksiyonlarında yer alan Weiwei’nin iki eseri de İstanbul Sergisi’nden sonra Sabancı Müzesi’nin koleksiyonuna katıldı. Müze’nin kalıcı koleksiyonuna ev sahipliği yapan Atlı Köşk’te, Weiwei’nin Çin porselen üretimi geleneğinden ilham alarak yaptığı, ikişer metre uzunluğundaki “anıtsal” iki sütun Boğaz’a nazır yerleştirilmiş.