Suyun gücü: BMW iX5 Hydrogen

80’lerin 520 Wasserstoff ve 2000’lerin H2R prototiplerini, hep çok hayalci bulmuştum… Fakat şimdi hidrojen yakıt hücreliler ciddi ciddi geliyorlar. BMW iX5 Hydrogen bunun en iyi kanıtlarından…

YAYINLAMA
GÜNCELLEME
Suyun gücü: BMW iX5 Hydrogen

OKAN ALTAN

Gelecek, tam elektriklilerden mi oluşacak? Yoksa sentetik yakıtlar, solar besleme ya da atom enerjisi mi, seçenek olacak? Tartışmalar, araştırmalar, tüm hızıyla devam ediyor. Son aylarda ise PHEV’ler, yeniden popüler olmaya başlıyor. Ancak, yakın gelecekte çok konuşacağımız, yeni nesil hidrojen teknolojisi için de önemli adımlar atılmaya devam ediyor. Mayıs ayının sonunda antik otomobillerin en önemli Avrupa buluşması Concorso d’Eleganza’da, yakında seri üretime girecek BMW iX5 Hydrogen’i deneyimleme şansım oldu ve “su gelecektir” diyenlere inanmaya başladım…

Geçen 20 yıl içinde Japon ve Güney Koreli prototiplerini de kullanmış ve fiyatlarını duyunca “bu iş çok zor” dediğim için; BMW mühendislerine ilk sorum kaça satılacağı olmuştu. Cevap ise, ‘benzinli, dizel ya da hibrit X5’lerden daha ekonomik’ denilince, ilgim yükselmeye başlamıştı. Bir dizel X5’e göre fiyat farkının yüzde 10 aşağıda kalabileceğini öğrenince şaşırmıştım. En ileri teknolojileri taşıyan hidrojen yakıt hücreli bir modelin, serinin en ekonomiği olarak planlanması, heyecanlandırmıştı…

Masmavi Como Gölü’nün etrafındaki yeşil tepelerin virajlı yollarında sınırlı sayıda üretilmiş iX5 Hydrogen’lerden biriyle çevreye sadece biraz nem bırakarak ilerlerken, kimse bunun hidrojenli bir elektrikli olduğunu fark etmiyordu. Oysa dış tasarımında, çift böbrek ızgaradan kabin içine uzanan mavi çizgiler, bilinen tüm X5’lerden değişik olduğuna dikkat çektiriyordu. Alternatif bir güç aktarma organına sahip olmasına rağmen, dış detaylarında olduğu gibi geçen yılın LCI’ıyla G05 X5 gibi aynı kabin içinde farklılık olarak, büyük ölçüde el işçiliği ile üretilmiş olduğunu hissettiriyordu.

Aslında 2019’dan bu yana devam eden Ar-Ge süreci ve 2023’te üretime alınmasının ardından yüzden fazla iX5 Hydrogen, tüm dünya yollarında testlerini sürdürüyor. Bu arada BMW’nin hidrojen yakıt hücrelerini Toyota’dan tedarik ettiğini, fakat geri kalan tüm geliştirmeleri ve üretimi kendi bünyesinde gerçekleştirdiğini biliyoruz. İki yüksek basınçlı hidrojen deposundan büyük olanın orta tünelde, diğerinin ise bagaj hacmini biraz azaltarak arkada yatay konumlandırılmış olduğunu da belirtelim.

2.425 kg’lık BMW iX5 Hydrogen’i kullanırken ilk fark ettiğimiz, istendiğinde kapatılabilen Hans Zimmer’ın ‘BMW i’lere özel hazırladığı viyola ve kontrabas ses efektleri hariç, sürüşünün aşırı sessiz olmasıydı. 0-100 km/h hızlanmasını 6 saniyede gerçekleştirdiği 295 kW 401 beygir gücünün performansını da arka aks üzerindeki 170 kW 231 HP’lik elektrik motoru ve 125 kW 170 HP’lik hidrojen yakıt hücresinden topluyor. 

205 km/h’ya kadar çıkabilen 720 Nm maksimum torklu bu iX5’in hızı arttıkça hidrojen tüketiminin yükseldiğini ekranlardan okurken, ortalamada 100 kilometrede 1,45 kg hidrojen tüketimi ve 6 kilogramlık depo kapasitesiyle 414 km menzil sunduğunu da not aldık. 504 km potansiyel menziliyle bu değerlerin tam elektrikli SUV’larla çok benzer olduğunun da altını çizelim.

Çalışma prensibinden kısaca bahsedecek olursak; aslında elektrikli alt yapıya sahip iX5 FCEV, büyük bir batarya yerine daha küçük bataryalı bir yakıt hücresi sistemine sahip… Tankındaki hidrojenle havadaki oksijeni birleştirirken çıkan enerjiyle elektrik üretiyor. Sakin giderken kW’ları bataryaya aktarırken, hızı yükselttiğinizde elektriği doğrudan çekiş sistemine gönderiyor. Tüketim maliyeti benzinli araçlara yakın, fakat çevreyi hiç kirletmeme üstünlüğü sunuyor. Bataryasının küçüklüğü de sürdürülebilirliği artırıyor.

Ancak; Art Basel’de bile herkesi ümitlendiren iX5 Hydrogen ile ‘seçenek enerji’ heyecanı yaşasak da hidrojenin yaygınlaşması için altyapıya ciddi yatırımlar yapılması gerektiği aklımızdan çıkmıyordu.

İKİ MARKANIN GÜÇ BİRLİĞİ

Otomotiv sektörü, sürdürülebilirlik hedefleri doğrultusunda karbon emisyonlarını azaltmaya yönelik yeni teknolojilere odaklanmaya devam ediyor. Tam elektrikli araçlar bu dönüşümde başı çekerken, uzun yolculuklar ve ticari kullanımlarda alternatif çözümler de geliştirilmekte. BMW ve Toyota, hidrojen yakıt hücreli araçlar konusunda güçlerini birleştirerek bu alandaki yatırımlarını hızlandırma kararı aldı. 

BMW, 2028’de satışa çıkarmayı planladığı bu ilk seri üretim hidrojen yakıt hücreli araçla, yalnızca elektrikli mobiliteye odaklanmakla kalmıyor, aynı zamanda yenilenebilir enerjinin entegrasyonu ve depolama kapasitesinde önemli bir rol üstleniyor. Toyota ise bu süreçte BMW ile iş birliği yaparak hidrojen teknolojisini daha erişilebilir hale getirmeyi amaçlıyor. İki şirketin ortak hedefi, hidrojen ikmal noktalarını yaygınlaştırarak hem maliyetleri düşürmek hem de sıfır emisyonlu mobilite seçeneklerini artırmak.

Ancak altyapı hâlâ büyük bir sorun. Almanya’da bile 700 bar basınçla dolum yapılabilen hidrojen istasyonlarının sayısı 100’ü geçmiyor. Buna rağmen BMW, hidrojenin enerji depolama ve dağıtımında önemli bir rol oynayacağına inanarak yatırımlarını sürdürüyor. Toyota’nın Hydrogen Hilux ve BMW’nin iX5 Hydrogen modelleriyle yapılan testler, bu teknolojinin ticari filolar için de düşük emisyonlu bir alternatif olabileceğini gösteriyor. 

Bu gelişmelerle, mobilitenin geleceğinin yalnızca elektrikli araçlarla sınırlı olmayacağını, hidrojen teknolojisinin de otomotiv sektöründe önemli bir yer edineceğinin kanıtı.

 

 

 

 

 

HAFTA