Stilin ağır topları
Onlardan satın almayı seçseniz de seçmeseniz de, lüks moda devleri erkek giyim dünyasını hem baştan yaratıyor hem de günlük giyim alışkanlıklarının kodlarını oluşturuyor.
Alexander Kokoreskiia
Tişörtünüzün üzerindeki baskıdan tutun, pantolonunuzun rengine kadar hatta her gün ne giyeceğiniz ya da mevsimlere göre gardıroplarınızı hangi trendlere göre oluşturacağınız doğrudan veya dolaylı olarak artık bazı dev markalar sayesinde şekilleniyor. 2025 yılında en büyük, en havalı, en konuşulan ve en etkili olmaya devam eden erkek moda tasarım markalarını daha yakından tanımanız için onları tüm çıplaklığıyla bir araya getirdik. Özenle seçilmiş bu markalar, erkeklerin giyim stillerini hem gündelik, hem özel dikim hem de aksesuarlar açısından daima şekillendirmiştir.
Minimalizmin tanrıçası
Modanın en ikonik isimlerinden biri olan Prada, pek çok lüks moda evinin geçmişte yaptığı gibi burjuvaziye yönelik lüks deri ürünleri üreterek moda hayatına başladı. Günümüze gelindiğinde ise, Prada’nın koleksiyonları terzilikten logolu tişörtler ve her şeyi kapsayacak ürün yelpazesiyle de tamamen genişledi. Her ne kadar ayakkabı ve deri çantalar hâlâ markanın ana satış direği olsa da, son dönemdeki koleksiyonlar yetenekli Raf Simons ve minimalizm tanrıçası Miuccia Prada tarafından ortaklaşa tasarlanıyor ve bu da markanın artık yalnızca aksesuar değil, birçok farklı kıyafeti satmasına da büyük olanak tanıyor.
Ana trendlerin belirleyicisi
İtalyan moda evi Gucci birçok ana trendin de belirleyicisidir ve özellikle birkaç yıldır dünyanın en popüler lüks markası haline geldi. Gucci erkek giyim klasiği olarak kabul edilebilecek pek çok ikonik tasarımına imza atmış durumda. Günümüzde ise özelikle yeni atanmış kreatif direktörü olan Sabato De Sarno sayesinde, Gucci, çiçek baskılar, 1970’lerden ilham alan renk paletler ve kesimler, androjen silüetler, gösterişli kumaşlar ve abartılı aksesuar seçimleri ile daha çok ön planda çünkü markanın genlerinde göz kamaştırmak ve alışa gelmiş olan kalıpları yıkmak var.
İleri vizyonlu Avrupa şıklığı
2011’de piyasaya sürülmesinden bu yana, Alexandre Mattiussi’nin AMI markası çağdaş erkek giyiminde en popüler isimlerden biri. Marka, zarif Avrupa şıklığını ileri vizyonlu tasarımlarla dengeliyor ve sade ama oldukça lüks logolu eşofmanlar ve tişörtlerden, modern silüetlere ve sıra dışı kesimlere sahip parçalara kadar çeşitli giysileri barındırıyor. AMI’nin en iyi yaptığı şeyi anlamak için, kış aylarında De Coeur imzalı örgü kazaklara ve yaz aylarında ise baskılı kamp yaka gömleklerine hemen hemen her yerde rastlamak mümkün.
Çanta dünyasının tartışmasız kralı
Louis Vuitton, 1800’lü yıllardan bu yana lüks bavul ve çanta dünyasının şüphesiz kralıdır. Bu devam eden başarı ve gerçeklik de markayı halen var olan en eski moda evlerinden biri haline getiriyor. İkonikleşmiş Monogram ve klasik LV logolu baskılı çantalar, bavullar ve cüzdanlar gibi parçalar, onları satın alan birçok kişi için bir statü sembolü haline gelmiş durumda ve bu Fransız dev birçok seveni için adeta lüks yaşamın simgesi gibi. Bugün Parisli marka, Amerikalı müzisyen ve stil insanı Pharrell Wiliams’ın yaratıcı yönetimi altında olup moda dünyasının en ileri noktasında yer alıyor. Ayrıca, unutmayalım ki, Louis Vuitton markası sokak giyiminin yüksek moda tarafından benimsenmesinde de epey etkili oldu, çünkü 2017’de kaykay markası olan Supreme ile tasarım güçlerini birleştirerek ortaya havalı bir koleksiyon çıkardı ve önümüzdeki yıllar boyunca modanın gidişatını değiştirecek niteliğinde bir hamle yaptı.
Bu ikiliye dikkat!
Sizi 2025’te yıldızı parlayacak, modanın yeni rotasında söz sahibi olacak tasarımcılarla tanıştırıyoruz. İşte sürdürülebilirlik ve pazarlama anlayışlarıyla fark yaratacak iki isim…
Ellen Hodakova Larsson
Stockholm merkezli tasarımcı bu yıl prestijli LVMH Ödülü’nün ilk İsveçli sahibi olarak tarihe geçti. Tasarımcı, Strängnäs’teki kırsal yetiştirilmesinden ilham alıyor ve eski deri çantaları ve çiftlik kumaşlarını orijinal yeni güzellikteki eserlere dönüştürüyor. Hodakova’nın sürdürülebilirliğe olan bağlılığı ve ustaca uygulaması onu kendi sınıfına koyuyor. İster binlerce kaşığı Cate Blanchett için bir elbiseye dönüştürsün, ister eski deri kemerleri zamansız zarif çantalara dokusun, sürdürülebilirlik onun dünyasının erdem göstergesi olan bir sonradan akla gelen düşünceden ziyade vazgeçilmez bir parçası… Tasarımcının en büyük düşü, dünyanın tamamen sürdürülebilir ilk modaevini kurmak.
Giovanna Flores
2019’da kurulduğundan beri işleri nispeten düşük profilli tutan tasarımcı, diğer birçok yaratıcı isim gibi, markasını tam zamanlı bir işte çalışırken inşa etti. Kadın vücudunun doğal kıvrımlarını kutlayan modacı Dara Allen gibi stilistlerin ve Chloe Sevigny ve Addison Rae gibi ünlülerin favorisi olsa da, kendisini ön plana çıkarmaktan hoşlanmıyor. Yatak odası kapılarının arkasına asılı ilginç parçaların iPhone çekimlerini, doğada sokaktan alınmış modellerin görüntüleriyle harmanlayan markası, yıldırım hızında hareket eden bir sektörde ferahlatıcı bir şekilde yavaşlamış hissettiriyor.
