Sonbaharın en güzel habercisi: Filmekimi

13-22 Ekim tarihleri bir kez daha Filmekimi sinemaseverlerle buluşuyor. Bilet satışı yarın başlayacak festival 47 filmden oluşuyor. Cannes, Venedik ve Toronto’da ödül almış ve henüz vizyona girmemiş filmler arasında mutlaka izlemeniz gerekenleri sıraladık…

YAYINLAMA
GÜNCELLEME
Sonbaharın en güzel habercisi: Filmekimi

Canan Demiray

Poor Things

Sıradışı bir Frankenstein hikayesine hazır olun. Dünya sinemasının önemli yönetmenlerinden Yorgos Lanthimos çarpıcı bir yapımla beş yıl aradan sonra geri döndü.‘The Lobster’, ’The Killing of a Sacred Deer’ ve ’The Favourite’  gibi filmlerinde gördüğümüz farklı kadrajı, absürt mizah anlayışı şimdi izleyicileri Victoria dönemine taşıyor. Emma Stone, öldükten sonra diriltilmiş Bella Baxter rolünde. Bella kendisini çevreleyen dünyanın kısıtlayıcı ataerkil düzenini anlayıp ortadan kaldırmaya çalışan bir kadını canlandırıyor. Venedik’ten Altın Aslan Ödülü’yle ayrılan ‘Poor Things’, Türkçe adıyla ‘Zavallılar’,  Alasdair Gray’in aynı adlı romanından uyarlandı. Emma Stone’a başarılı oyuncular Mark Ruffalo, Willem Dafoe ve Ramy Youssef eşlik ediyor.

Priscilla

Festivalin açılış filmi olan ‘Priscilla’, Venedik Film Festivali’nde tüm kadroyla gösterimi yapılabilen nadir yapımlardan biri olmuştu. Film, Priscilla Presley’in Elvis’in ölümden 8 yıl sonra yayınlanan  ‘Elvis and Me'ye dayanıyor ve  Priscilla'nın evlilik yaşamının ayrıntıları ekrana getiriyor.

Geçtiğimiz yıl Baz Luhrmann’ın yaptığı Elvis filmine benzemediğini, Sofia Coppola’nın anlatımının daha farklı bir samimiyet dokunuşuna sahip olduğunu söyleyebiliriz. Adından da anlaşılabileceği gibi film Priscilla’nın bakış açısından, dünyanın en ünlü rock’n’roll yıldızının eşi olarak kurgulanmış. Elvis’in ihtişamlı evi Graceland genç kadının yalnızlığının yuvası, altın kafesi.Venedik’te filmdeki performansıyla En İyi Kadın Oyuncu ödülü alan  Cailee Spaeny’e ‘Euphoria’ dizisinden ‘Nate’ olarak tanıdığımız yakışıklı oyuncu Jacob Elordi ‘Elvis’ rolünde eşlik ediyor.

Anatomy of a Fall

Bu yıl Cannes Film Festivali’nden Altın Palmiye'yi kazanan film, yönetmen Justine Triet’in imzasını taşıyor. Konusuna gelirsek Sandra, eşi Samuel ve görme engelli oğlu Daniel ile Fransız Alpleri'nde yaşayan Alman bir yazar. Eşi buradaki evlerinin balkonundan düşerek öldükten sonra otopsi yapılıyor. Sonucunda ise bunun bir intihar mı yoksa cinayet mi olduğunu anlaşılamıyor. Ardından hukuki sürecin başlaması ile ilişkileri sorgulanmaya başlıyor, düştü  mü, atladı mı yoksa itildi mi? İnsanlarla ilgili önyargılarının bilinçli veya bilinçsiz nasıl şekillendiğini görebileceğiniz etkileyici bir hikaye.

Çocuk ve Balıkçıl

Bu yıl Toronto Film Festivali’nde açılış filmi olan ve yılın en çok beklenen animasyon filmi diyebileceğimiz Çocuk ve Balıkçıl bizleri İkinci Dünya Savaşı zamanına götürüyor. Keder ve büyüme teması üzerine kurulu filmde kahramanımız Mahito, Tokyo’daki bombalamaların ardından annesini kaybederek babasıyla taşrada yaşayamaya gidiyor. Yeni evine ve yaşamındaki yeni insanlarla alışmaya çalışırken, etrafta dolaşan gizemli gri bir balıkçıl kuşu dikkatini çekiyor. Çok geçmeden filmin mistik unsurları ortaya çıkıyor ve  Mahito, balıkçılı takip ederek renkli gizli bir dünyaya adım atıyor. Hayao Miyazaki'nin ‘emekli oluyorum’ dedikten  10 yıl sonra sinemaya geri dönüşünü de sağlayan filmde etkileyici görselleri ve renkleriyle izleyicilerini gizemli bir dünyanın kapılarını aralamaya davet ediyor. Ekleyeyim, film 7 yılda 60 kişilik bir ekiple tamamlanmış.

The Zone of Interest

Farklı bir Auschwitz filmi karşınızda. Bahçeli güzel döşenmiş bir köşkte küçük bir aile yaşıyor. Ailenin babası is Auschwitz kampı komutanı Rudolf Höss. Bu güzel ve huzurlu görünen evleri aileyi dikenli tellerle kaplı duvarın ardında süren korkunç insanlık dramından ayrı tutuyor. Martin Amis’in aynı adlı romanından uyarlanan ‘The Zone of Interest’ kötülüğü kampın yakınında yaşayan bu ailenin evinde gözler önüne seriyor.  İyi oyunculuklar Jonathan Glazer’in etkileyici sinematografisi ile birleşince filme Cannes’da bu yıl Büyük Ödülü getirmişti.

Inshallah A Boy

Ürdün’den Cannes’a seçilen ilk film olan Amjad Al Rasheed imzalı ‘Inshallah A Boy’, Nawal adında kocasını ani bir şekilde kaybeden kadın karakter üstüne odaklanıyor. Ürdün’de erkek çocuk sahibi olmanın yarattığı farkı, Şeriat Hukukunun kadınlara yaptığı ayrımcılığı gözler önüne seren yapımda, Bawal kızıyla birlikte evini kurtarabilmek için hak savaşına giriyor.

Hayat

Uzun bir aradan sonra yeniden yönetmen koltuğuna oturan Zeki Demirkubuz’un yeni filmi ‘Hayat’ ilk gösterimini Filmekimi’nde yapıyor. Film babasının zoruyla nişanlanmak zorunda kalan olan Hicran evden kaçıyor. Nişanlanacağı Rıza ise önce umursamasa da Hicran’ın onu istememesine içerliyor ve onu bulmak için İstanbul’da uzun sürecek bir maceraya atılıyor. Filmin başrollerini Miray Daner, Cem Davran, Burak Dakak gibi başarılı oyuncular paylaşıyor.

 

HAFTA